17.05.2002 - 00:00 | Son Güncellenme:
Bahçe pırıl pırıl, güneş insanın iliklerini ısıtıyor. Otelin 5 yıl önceki açılışına gitmiştim. Daha sonra Polo 13ün başarılı işletmecisi Ali Sayar, İstanbula yerleşmeden önce bu otelde kaldığı için çok sık uğrar olmuştum. Ayşegül, Ali, Cenk Eren ve ben, Avusturyayı aratmayacak nitelikte olan birbirinden lezzetli şinitzelleri, kahveleri içerek keyifli anlar yaşamıştık. O gün de otelin altındaki Şinitzel Restaurantta kendime enfes bir ziyafet çektim. Artık hastalığı, diyeti filan da takmıyorum. En son bana ailem kadar yakın olan Derya-Zafer Babacan ve güzel kızları Sinem, Didem ile gitmiştik. Sinem ve Didem dünya görüşü olan, Amerikada master yapmış çocuklar. O gece yemeklere hayran kalmışlardı. Benden sonra da arkadaşlarıyla gitmişler. Neyse, kendime önce ıspanaklı krep söyledim. Ardından peynirli, az acı soslu Viyana usulü şinitzel yedim. Üstüne de çikolatalı sufle. Buranın en meşhur tatlısıdır, ikinci porsiyonu bile rahatlıkla yiyebilirsiniz. Kahrolsun kolit! Yediğim her şeyin tadı damağımda kaldı, daha sık gideceğim. Telefon numarası (0212) 231 31 61. Yazımı yazarken sevgili Melek Boz aradı. M&M Balık Restaurantın sahibesi. Yaptığı mezelerin, hele hele kalkan ızgaranın bu kadar lezzetlisine çok az yerde rastladım. Melek Boz, Bodrumda 17 Mayısta, Maki ile Maça Kızı Otelinin arasında kalan restoran-bar ve beachi açıyor. O tarihte Bodrumda antika araba yarışları varmış. Hülya-Metin Aşık, Ayşe-Sinan Ergin, Galatasarayın beyefendi başkanı Özhan Canaydın ve eşi, Portofino Solariumun sahibesi Füsun Denizaşan, sosyetenin ünlü butikçisi Muzi Karaata, sevgilisi Saffet Arıkan, Ayşe Azizoğlu konuk olacaklarmış. Melek Bozun yeni yerinde öğle yemeği kişi başı 10 milyonmuş. Akşam ise ne yerseniz yiyin, 25 milyon verecekmişsiniz. Anlaşılan Bodrumda hep Meleke gideceğim, baksanıza nasıl hesaplı. Telefon numarası (0252) 377 51 34. Efendim, dopdolu bir hafta yaşadım. Hafta sonu ise İzmirdeydim. CeCe, Outside ve SeaSideın ortağı sevgili Metin Köroğlu, bana Çeşmedeki yenilikleri göstermek istedi. İzmir geceleri hareketliydi. Kısmetse, cumartesi günü size İzmir dedikodularını aktaracağım. Hafta içi gazetede acayip bir ziyaretçi trafiğim vardı. Yaşları 18 ile 21 arasında değişen bir hayran kitlesi; Mehmet Güçlü, Iraz Naz Gökçeören, Burcu Özcan. Hepsi eğitimli, yürekli, hepsi birbirinden zeki ve güzel çocuklar. Mehmet, Sultanahmet Ticaret Anadolu Meslek Lisesi Muhasebe Bölümünde okuyor. 18 yaşında. Iraz Naz Gökçeören artistler kadar güzel. Bahçeşehir Üniversitesi Radyo ve Televizyon-Sinema Bölümü 2. sınıf öğrencisi. Irazın gazetecilik dersine, Türkiyenin en iyi anchormanlerinden Ali Kırca geliyormuş. Kırca Hoca, Iraza final projesi olarak amatör kamera eşliğinde önemli bir kişiyle röportaj yapmasını söylemiş. Iraz için hayati önem taşıyan bu projenin konuğu bendim. Ne güzel! Hem kendimle hem gazetemle gurur duydum. Çünkü POSTA sayesinde ünlendim. Iraz ile çok güzel sohbet ettik. Ardından Mehmet Güçlü geldi, onunla da öyle. Son konuğum da maşallah mankenler kadar güzel. Adı, Burcu Özcan. Yeditepe Üniversitesi Radyo ve Televizyon-Sinema Bölümü birinci sınıf öğrencisi ve okul birincisi. Kısacası Iraz, Mehmet ve Burcu sayesinde hareketli bir hafta geçirdim. Laf aramızda, sorular biraz kazıktı. Beni bayağı sıkıştırdılar. Gelen e-maillerden okuyucu profilimin 16-65 yaş arası olduğunu biliyorum zaten. Bu durum da hoşuma gidiyor, ne yalan söyleyeyim. Övünmek gibi olmasın ama o gençler büyüyecekler ve beni okumaya devam edecekler. Üstelik her biri Şenay Ablaları gibi olmak istiyor. Yani gençliğe de örneğim. Umarım onları utandırmam. Gecikmiş bir teşekkür de Rıfat Ababaya. Sevgili yayın yönetmenim bu köşeyi bana yaptırıncaya kadar çok dil dökmüştü de. Sağol Rıfat. Efendim, aylar var gitmemiştim Maçkadaki Mega Residence Oteline. Şinitzel cennetidir. Üstelik yöneticisi sevgili Ayşegül Eberdes arkadaşım. Sonunda bir öğle yemeğinde şeytanın bacağını kırdım. Maçkada işim olmasa yine gidemezdim ya neyse. Önce Tanca Ayakkabının sahibi sevgili Ergin Tancaya uğradım, yoktu. Sonra kısa bir Nişantaşı turu attım. Sırdaşım İsmail Akkayanın kızkardeşi Tansele sözüm vardı. Tansel biraz gecikince, karnım da zil çalınca, attım kendimi Mega Residencea. Conradda Manzara Restaurant, risotto çeşitlerine buyrun O nedenle de boş, kusura bakmasınlar. Çok merak ediyorsanız, güzel bir öğle veya akşam yemeği için gidebilirsiniz. Telefon numarası (0212) 227 30 00. Efendim, ukalalık olarak kabul etmeyin; risotto benim en sevdiğim yemeklerden biridir. Hele de deniz mahsullü olanı. Mayıs ayının sonuna kadar Hiltonda risotto spesyalleri var. Milano usulü safranlı risotto yedim. Modanın duayeni Canan Yaka önermişti. Ne de olsa Cananın damak tadı gelişmiştir. Hilton İstanbul The Roof&Bar-Restaurantın manzarası ise müthiş. Zaten kendinizden geçiyor, ne yediğinizi anlamıyorsunuz. Şefin diğer önerileri; tavuk göğsü ve kuşkonmazlı risotto. Bu arada risotto, Kuzey İtalyanın özellikle Piemonte, Milano, Venedik kentlerine özgü bir pirinç yemeği, bilginize. Hiltonun telefon numarası (0212) 315 60 00. Çıkışta Bolulu Hasan Ustanın Nişantaşındaki dükkanının yolunu tuttum. Nedim Saban, tiyatro dünyasının harika çocuğu. Saban, İzmirli meşhur Bolulu Hasan Üstanın sütlü tatlılarını getirdi İstanbula. Kendi adına iyi yaptı tabii. Ama bizim için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Sırdaşım İsmail Akkayayı da fena alıştırdım. Gecenin bir yarısında o da Bağdat Caddesindeki şubeye gidip ne var, ne yok alıyormuş. Geçen akşam, yemin ediyor, çatlayıncaya kadar aşure ve keşkül yemiş. Neyse, ben mideme iyi geldiği için tavuk göğsü ve keşkül aldım. Ama aklım aşure ve kaymaklı ekmek kadayıfında kaldı. Yani kötü alıştık be Nedim!. Yalnız ben mi? Rıfat Ababay da öyle. Arada bir kulağıma eğilip odasına çağırıyor, yayıyor önüme deli kızın çeyizi gibi aşureleri, profiterolleri, krem şokoloları... Yemezsen, yandın. Diyet, ülser, kolit, molit, hak getire. Aklıma geldi, Bolulu Hasan Ustada diyet kazandibi de var. Artık ona takılacağım. Telefon numarası (0212) 296 39 18. Efendim, geçtiğimiz haftalarda büyük ses getiren bir röportajım olmuştu. Dünyaca ünlü organizatör Erkan Özarman konuğumdu. Mesleğinin duayeni olan Erkan Ağabey ile özlem gidermek için öğle yemeğinde buluştuk. Randevu yerimiz, Conrad Otelinin Manzara Restaurantıydı. Erkan Ağabey burayı çok severmiş. Ben ilk kez yemek yiyorum. Personel müthiş sıcak, servis mükemmel. Açık büfe, yok yok. Saat 12.00-15.00 arası açık. O gün bize aşçı İzzet Usta ve Murat Kaya baktılar. Manzarada her an paket büfeler var. Nasıl bir şey mi? Sabahları 30 milyon liraya zengin kahvaltı veriliyor. Öğle ve akşam yemekleri 43.5 milyon. 24 milyon liraya sıcak ve soğuk büfe var. Pazar sabahları ise 36.5 milyona brunch veriliyor. 12.00-23.00 arasında cheeseburger, peynirli sandöviçler, kaşar peynirli tostlar, baget ekmeği üzerine rozbif gibi çeşitleri 11-14.5 milyona yiyebilirsiniz. Salata büfesinde de limitsiz her çeşit salatayı bulmak mümkün. Benim önerim; Uzakdoğu tavuk salatası. Ama hemen belirteyim, fiyatlar bayağı yüksek. Petek doludizgin, Süreyyada yaz, Level 4 Ama alışkanlık yapabilir, ona göre. Telefon numarası (0216) 363 67 32. Çok methetmişlerdi, bu hafta bir de film izledim. En İyi Kadın Oyuncu Oscar ve Altın Küre Ödülü alan Halle Berrynin oynadığı, 8 ödüle layık bulunan Monsters Ball-Kesişen Yolları sevgili Cenk Eren ile birlikte Akmerkez AFMde izledik. Salon o kadar soğuktu ki çıktığımızda dişlerimiz takırdıyordu. Filmin diğer oyuncuları Bill Bob Thornton ile Heath Ledger da müthiş bir oyun çıkarmışlar. Ben film eleştirmeni değilim ama sanıyorum Halle Berrye o Oscarı, cesur sevişme sahneleri nedeniyle verdiler. Gerçekten müthiş yatak ve sevişme sahneleri var. Dram, gerilim, trajedi ve romantizm de iç içe. İnce ayrıntılarla örülmüş, değişik karakterlerin kesişen yaşamlarıyla ilgili bir film. İzlemeye değer. Öykü şöyle; Tyrell (Coronji Calhoun) adlı bir oğlu olan Leticia (Halle Berry)nın kocası Lawrence ölüme mahkum edilir. İnfaz gerçekleşir, bir süre sonra küçük Tyrell trafik kazasında can verir. O anda Lawrenceı idam eden görevli çıkagelir. Leticia ile görevlinin yolları kesişir ve büyük bir aşk başlar. Devamı sinemada. Evime yakın olduğu için ara sıra uğruyorum İstinyedeki Süreyyaya. Benim gizli mekanlarımdandır. Boğaz manzaralı terası çok hoş oldu. Lezzetler de çeşitlendi. Taze otlarla hazırlanan birbirinden güzel salatalar, sandöviçler müthiş. Zeytinyağlı enginar, taze fasulye, pazı ve biber dolması gibi Türk mutfağının vazgeçilmez tadları da cabası. İtalyan makarnalarını da unutmamak gerek tabii. Bir de Süreyyanın buzlu sarı votkasını mutlaka deneyin. Pazar günleri açık büfe kahvaltı var. 18.00-20.00 saatlerinde arasında da Happy Hoursda içkiler yüzde 15 indirimli. Telefon numarası (0212) 277 58 86. Pazartesi günü Petek Dinçöz ile görüştüm. Sokaktaki çocuğun bile artık tanıdığı 21 yaşındaki Petekin ani yükselişini, ölümsüz aşkı ve televizyon dünyasının harika çocuğu Can Tanrıyara bağlayanlar var. Bence kıskanıyorlar. Petek o kadar hırslı, çalışkan, mütevazı, haddini bilen bir kız ki çevresindeki herkes ona seve seve yardım ediyor. E, yetenekli de. Maksime solist oldu bu kız yaaa. Bir ekstradan diğerine koşuyor. Allah aşkına, kim, kimin hatırına birine iş verir ki? Şakası yok, Petek dünyaya açılıyor artık. Üstelik söz ve müziğini Can Tanrıyarın yaptığı "Kazanova-Aptal Çapkın" adlı İngilizce bir şarkıyla. Petek 25 Mayısda Hırvatistanın başkenti Zagrepte dünyaca ünlü Gipsy Kings Grubuyla aynı sahneyi paylaşacak. Müzik şirketi Universal, Petekin bu şarkısına çekeceği klibi dünya ülkelerinin müzik kanallarında yayınlatacak. Bu şarkı en az 15 ülkede çalınacak, klibi de gösterilecek. Şarkı hazır. Kıvrak, oynak, tam Peteke göre, cıvıl cıvıl bir şarkı. Ümit Kuzer alt yapıları üzerinde çalışıyor. Kıyafetini de genç ve başarılı modacı Cengiz Abazoğlu dikiyor. Kısacası Petek, aldı başını gidiyor. Evet efendim, bugünlük de bu kadar. Kalın sağlıcakla, en kötü gününüz benimkinden iyi olsun. Valla her yere yetişmek istiyorum. Yakında yine bir Anadolu yakası turu yapacağım. Duydum, çok güzel yerler açılmış. Sırdaşım İsmail Akkaya şimdiden upuzun bir liste yaptı. Arkadaşım Mehmet Kurşuncunun da içinde olduğu New Yorker Group, bir ay önce Bağdat Caddesinde Level 4 Bar, Lounge ve Club açarak eğlence yaşamına değişik bir boyut getirdi. Gecenin geç saatlerine kadar açık olan bu eğlence yerinde sushi, sashimi ve tempura çeşitlerini tadabilirsiniz. Bu yakınlarda East Teras Restaurantı da hizmete sokacaklardı. Belki sokmuşlardır. Bağdat Caddesinin bana göre en havalı mekanı, Level 4. Özellikle dekorasyonda uçmuşlar, mutlaka görmeniz gerekir. Esin ve Ahmet Tercan (Norm Mimarlık) çifti konuşturmuş. Ortaklar arasında Ercan Canmutlu da var. Son yılların en gözde akımlarından lounge-club konseptini çok başarılı bir şekilde, Atelye Derinin özgün tasarımıyla uygulamışlar. Tabii Miamide, Delona Otelindeki özgün tasarımından tanıdığım ve dünya üzerindeki pek çok beş yıldızlı otelde imzası bulunan Phillip Starck, Tom Vac ve Cisotti imzalı mobilyalar da çok şık. Tokyodaki Hanaichi Restaurantın sahibi olan sushi ustası Shintaro Imainin sihirli dokunuşlarını hissediyorsunuz. Can dostum İzzet Çapa, istersen bir uzan Level 4e. Sushisever arkadaşımıza buranın lezzetlerinden bir tattır bence. Yazara e-mail: sdudek@simge.com.tr