09.04.2022 - 07:03 | Son Güncellenme:
SERCAN KISMET
SERCAN KISMET
‘Kavak Yelleri’yle yıldızı parlayan ve sonrasında her projenin aranan ismi olan Pelin Karahan, tiyatroda seyirciyi şaşırtacak. 10 parmağında 10 marifet olan oyuncu, tiyatroda komedi yapacak. Karahan tiyatro için, “Kendimi geliştirmek ve oyunculuğuma katkısı olması için istedim” diyor. Oyuncuyla, ‘Şaşırt Beni’yi, projelerini ve aile hayatını konuştuk.
- İlk tiyatro deneyiminiz, heyecanlı mısınız?
Geceleri düşünüp, uyutmayacak kadar çok heyecanım var. İlk tiyatro deneyimim, hem de komedi. Oyunculukta alaylı olduğum için ilk dönemler cesaret edemiyordum. Selçuk Hoca’nın (Selçuk Aydemir) mizahını seviyorum. Onlar bana güvenince cesaret geldi.
- Oyundan beklenti yüksek, bu sizi tedirgin ediyor mu?
O kısmı düşününce, ‘Evet’ endişeleniyorsun ama biz keyif alarak yaptığımız için seyirciye de enerjinin geçeceğini düşünüyorum. Gülmediğim bir oyunda olamazdım. Aslında beklentiyi çok düşünmemek gerek. Kendimize güveniyoruz.
Hep istiyordum. Bu yönümü göstermek ve kendimi tanımam için büyük bir fırsat. Bana iyi geldi. Ekranda montajla komediyi rahat verebilirsiniz ama tiyatroda daha zor.
- Dizi, sunuculuk, tiyatro ve aile hayatınız... Bu yoğun süreç sizi yormuyor mu?
Çalışmayı çok seviyorum. Beni boşta göremezsiniz. Şu an zaten tiyatro dışında yemek programım var. Sunuculuk da keyifli... Bundan sonra belki sinema olur. Hangisine fırsat bulursam...
- Oyuncular son dönemde tiyatroya yöneldi. Bunu bir ekrandan uzaklaşma olarak düşünebilir miyiz?
Tiyatroyu kabul ederken, kendimi geliştirmek ve oyunculuğuma katkısı olması için istedim. Televizyonda senaryo ve oyunculuk anlamında kısıtlamalar var. Tiyatro özgür olduğun ve seyirciyle bire bir reaksiyon aldığın başka bir haz. Her oyuncu bunu tatmak ister.
- Hayatınızın hangi dönemindesiniz?
Dolu dolu bir dönemindeyim. Çok yoğun ama keyifli... Kendimi daha iyi ve olmuş hissediyorum. Biraz da yaşla alakalı... Hem yılların verdiği tecrübe var hem de kendime güvenim. Artık yaptığım işten daha çok keyif alıyorum.
- 15 yıldır sektördesiniz. Şöhret size bir kısıtlama getirdi mi?
Kendime hiçbir zaman kısıtlama koymadım. Bunun bir ağırlığı tabii ki var. Doğru taşımak lazım. Görüştüğüm insanlar aynı... Komşularımla, üniversiteden arkadaşlarımla hâlâ buluşuyorum.
‘Herkes uzun boylu ve güzel olmak zorunda değil’
- Formunuzu nasıl koruyorsunuz?
10 kilo verdim. Kick-boks ve fonksiyonel antrenman yapıyorum. Haftanın beş günü sabah 8’de spora gidiyorum. O disiplini oturttum. Ketojenik diyet yapıyorum. Ekrana çıkıyorum ve daha da önemlisi kendimi bu halimle iyi buluyorum. Daha sağlıklı ve hafif hissediyorum. Bu kadar tempoda yorulmuyor ve hasta olmuyorsam, spor sayesinde...
- Güzellik baskısı hissettiğiniz için mi kilo verdiniz?
Sosyal medyanın böyle bir baskısı var. Herkes güzel ve uzun boylu olmak zorunda değil. Herkesin kendini nasıl hissettiği önemli... İnsanlar ekranda güzel ve yakışıklı birini görmek ister. Benim kilo vermem bunlarla ilgili değil, kendimle alakalı...
- Estetikle ilgili ne düşünüyorsunuz?
Çok mimikliyim, çizgilerim oturmasın diye dozunda botoks yaptırıyorum. 30 yıl önceki gibi değil, şu an bir sürü teknoloji var. Tabii ki bundan faydalanmak gerekiyor ama mimiklerin kaybolup, başka insan gibi görünmek oyunculuk için hoş görünmüyor. Güzel yaş almak keyifli.
‘Hırslı değilim’
- Oynadığınız projeler yurt dışında da izleniyor. Başka ülkelerde de tanınmak nasıl bir his?
Biraz şanslıyım, oynadığım yapımlar çok başarılıydı. Amerika ve Fransa gibi ülkelerde tanınıyorum ve fotoğraf çektirmek istiyorlar. Güzel ve gurur verici.
- Yurt dışına açılma hayaliniz var mı?
Mesleğimle ilgili çok büyük hayaller kurmadım. Buna rağmen hayal edemeyeceğim noktalara gelip, çok iyi işlerde yer aldım. O konularda galiba hırslı değilim. Kariyerim iyi gidiyor. Çok çalışıyorum, onun da faydasını görüyorum.
- Projelerde Instagram takipçi sayısına göre başrol verildiği iddiaları hakkında ne düşünüyorsunuz?
Takipçi sayısına göre başrol değil, oyunculuk bile veremezsiniz. Takipçi sayısı bugün var, yarın yok. Balon sönebilir. Benim için set bittiğinde, arkamdan nasıl konuşulduğu önemli...
- Resim yapmaya devam ediyor musunuz?
Evet. Pazar günüm boşsa, hemen tablolarımı yapıyorum. Pandemi beni çok etkiledi. İstediğim şey ticari bir amaç değil. Belki bir sosyal yardım kuruluşuyla ortak etkinlik fikri olabilir. Yaptığım şeyleri insanlarla paylaşmak istiyorum.
‘Çalışmayan kadın olamazdım’
- Örnek çift olarak gösteriliyorsunuz. Bunun sırrı nedir?
Ekstra bir şey yapmıyoruz. Çocuklarımızdan biri yedi diğeri beş yaşında... İkimiz de işimizdeyiz. Önceliğimiz her zaman aile.
- Üç erkekle uğraşmak zor mu?
Çocuklar çok hareketli. Biraz zor oluyor. Çalıştığım zaman kendim için de bir şey yapmış hissediyorum. O yüzden çalışmayı seviyorum. Hiç çalışmayan kadın olamazdım. O zaman evi ve çocukları da iyi yönetemezdim. Kendime vakit ayırmanın eve de katkısı var.
- Bir kız çocuk ister miydiniz?
Çok teşekkürler, Allah isteyene versin.
- Çocuklarınız size, ‘Anne az zaman geçiriyoruz’ diyorlar mı?
Kalan bütün vaktimi onlarla geçiriyorum. 1.5 sene Kıbrıs’a gittim, geldim; hiç ağlamadılar. Çalışmama alışıklar ve bunu yaşamalarını istiyordum. Kadın ve anne çalışır, baba gibi eve para getirir. ‘Sizin hayatınızdaki kadınlar da ileride böyle olacak’ mesajını verdiğimi düşünüyorum. Böyle büyüsünler zaten... Hiç, ‘Doktora gidiyorum’ diye evden çıkmadım, hep çalışmaya gittiğimi belirttim.