HATiCE ASLAN VE KENAN ECE LiSELi AŞIKLAR GiBi

Geçen hafta Kartalkaya’da ‘ünlüsü bol’ bir hafta sonu etkinliğine katıldım. Hayatında ayağına kayak geçirmemiş biri olarak da vaktimi gözlem yaparak geçirdim

HATiCE ASLAN VE KENAN ECE LiSELi AŞIKLAR GiBi

Ben biraz asosyal biriyim. Mesleğimden dolayı bu cümleyi ne zaman kursam insanlar “Aman canım, sen gazetecisin. Kesin geziyorsundur” der. Evet, geziyorum çünkü zorundayım ama seviyor muyum? Hayır.
Mesela hafta içi İstanbul’un birçok farklı semtine gitmek zorunda kalıyorum zira röportajlarım var. Bu da ne demek? Trafikte harcanan onlarca saat, düzensiz beslenme nedeniyle yaşanan mide sorunları ve sık sık tutan migren ağrıları.
Kısacası pazartesi-cuma arası en çok özlediğim şey evim. Hal böyle olunca da hafta sonları pijamam, kanepem, yatağım ve televizyonumla aşk yaşıyorum. Peki, bu durum en çok kimin canını sıkıyor dersiniz? Tabii ki sevgilimin.
Kendisi tam bir ‘sosyal kelebek’. Gece dışarı çıkılsın, bir mekanla da yetinilmesin üst üste birkaç yere gidilsin ister ve sabahın ilk ışıklarına kadar bir kez bile esnemeden durabilir. “İlişkilerde denge önemlidir” derler ya, biz de dengeyi kurabilmek için şöyle bir sistem uyguluyoruz: üç hafta evde kalıyorsak, 2 hafta üst üste o parti senin bu parti benim geziyoruz. Bu akşamların sonunda ben genellikle ya bar kenarında ya da takside uyukluyor oluyorum tabii o ayrı.
Her neyse, bu bahsettiğim denge meselesini birkaç haftadır epey ihmal etmiş durumdaydık. Sevgilim çaktırmasa da delirmek üzereydi. Ben de hem onu neşelendirmek hem de yakın arkadaşım Işın Görmüş’ün davetini geri çevirmemek için Vodafone ve Elle dergisinin Kartalkaya’da düzenledikleri Redwinter Weekend’e katılmaya karar verdim.
Elle’in yaz partilerini biliyorsunuzdur. Hani şu cemiyet hayatından herkesin katıldığı, ünlülerin uçakla buradan Bodrum’a, Çeşme’ye taşındıkları, Eda Taşpınar’ın avuç içi kadar bikinileriyle salındığı partiler var ya, işte onlar.
Bu, kış partisi olduğu için gündemde bronz ten ve selülitsiz vücutlar yerine kat kat giyilmiş polarlar, yürürken fışır fışır ses çıkaran ve insanı iki beden büyük gösteren kar pantolonları vardı ama yine de çok eğlenceliydi. “Beni bile masa üzerine çıkarıp dans ettirecek kadar güzeldi” diyeyim siz gerisini hayal edin.

Haberin Devamı

Ataizi’nin dansı, Berdan’ın tatlıları

Pınar Altuğ-Yağmur Atacan ve kızları Su çok sevimli bir aile. Su, gördüğüm en güzel çocuklardan biri. Durmadan gülümsüyor yani bir anda ağlamaya başlayıp anne-babasına ve çevresine hayatı zehir etmeyenlerden.
Hande Ataizi’yle daha önce röportaj yapmıştık. Uzaktan biraz ukala gibi görünen ama tanıyınca bu ön yargıyı silip atan bir kadın. Kendisi de benim gibi masa üzerinde dans edenler kervanına katıldı.
Hatice Aslan ve Kenan Ece ikilisinin dans ederken çekilmiş fotoğrafları hafta içi birçok magazin ekinde vardı. Onlarla aynı masada yemek yemiş, sohbet etmiş ve o dansı da birebir izlemiş biri olarak söylüyorum: Aralarında büyük bir aşk var. Birbirlerinin gözlerinin içine bakmadan maksimum bir dakika dayanabiliyorlar. Liseli aşıklar gibiler. Hatice Aslan, inanılmaz güzel bir kadın, Kenan Ece derseniz tam ‘genç kızların sevgilisi’. Birlikte çok mutlular. Umarım ilişkileri çooooook uzun süre devam eder.
Son olarak Deniz Berdan’ın açık büfe macerasını anlatmalıyım. Efendim, malumunuz Berdan insanı sinir hastası edecek kadar güzel bir fiziğe sahip. Ben “Herhalde bu kadın aç geziyor” derken Bir de ne göreyim elinde bir tabak dolusu tatlıyla bize doğru geliyor. Güllaç var, brownie var, kadayıf var. Yok, yok yani. Bakışlarımdan anlamış olacak ki “İnsan kendini arada sırada ödüllendirmeli” diyerek gülümsüyor. Önümdeki tabağa ve içindeki salatalıklara bakarak düşünüyorum: “Ben bu ödül işini pek beceremiyorum galiba!”

Haberin Devamı