Deliye her gün bayram misali, yıl boyunca tuhaf durumları bahane edip, parti verdik durduk. Bayram, seyran, düğün, Fenerbahçe, yıldönümü derken sıra gelmiş yıl bitimine. Yılbaşı programı haftalar öncesinden belli: Ev partileri arasında mekik dokumaca. Dışarıda kutlama konusunda “mazeretim var, asabiyim ben” durumu hakim. Ağır makyajlı assolist kıyafetli bir topluluğun en ‘olmamış’ kıvamda eğlenmeye, dans etmeye şartlanma halleri korkunç bir Hollywood parodisini andırıyor. Kasmadan kasılmadan, eğilmeden bükülmeden eğlenmenin yolu ev partisinden geçiyor. Çeşit çeşit ev partileri arasından Nişantaşı’nda hangardan bozma bir evde ‘kapımız herkese açık’ partisi, ardından birkaç adım ötede daha özel, daha steril bir ev partisini seçip, geceye hazırlanıyoruz. Gece öncesi Alka-
Sex, Drugs, Rock’n Roll
İlk partiye, genç ama hevesli, yaratıcı ama taşkın bir kitle hakim. Kimisi ruhunu Amerikan kültürüne teslim etmiş elinde sigarası, mutfakta beer bong oynuyor, kimisi ise bir Studio 54 tipinde, koluna taktığı iki kızı tuvalete götürüyor. Hollywood’daki akranlarına özenen bir grup yeni yetme genç zengin ise pek sevdikleri Demet Akalın’ı kendilerine göre yorumluyorlar: “Tozbeyaz hayaller vardı/ ‘beyazı’ gitti/tozu kaldı”. Kanı kaynayan bir partinin en hoş tarafı ise ‘sex&drugs&rock’n roll’den oluşan şeytan üçgenin, iç açıları toplamının kusursuz oluşu. Gecenin seyrini değiştirmek için kalabalıktan kopup, içerideki odalarda gizli işler çeviren grupların peşinden gidin. Tüm derdiniz gece 12’yi gösterdiğinde elinizi öpmemek ise birkaç saat öncesinden altyapı çalışmalarına başlayın. Elinde içkisi olmayan kızı bar kısmına götürüp, kendi ellerinize içki hazırlayın. Şayet erkek arkadaşı var ve onun için de içki istiyorsa buzdolabının yolunu gösterin, başının çaresine baksın. Ne geri sayım, ne de kocaman çanaktan içilen punch’lar partideki gençlik ateşini söndürmeye yetiyor. Tam zamanında, mekan değişikliğine gidip, ikinci ev partisine geçiyoruz. Akaretler’deki parti tam olması gerektiği gibi.
Biraz oldies, biraz Ajda, biraz tekila, biraz şampanya eşliğinde şehrin en cool modacısı, oyuncusu, yazarı çizeri, enteli danteli toplanmış en doğal, en şen halde yılbaşı kutlanıyor. Olmadık yerlere söndürülen sigaralar, banyoda unutulan içki şişeleri, buzdolabından aşırılan dolmalar, arka odalara gizli gizli kaçmalar, modacıyla oyuncunun, yazarla çizerin flörtöz halleri sıcak ve samimi partiden geriye kalan edepli alt başlıklar. İzlem, gözlem iştahıyla dönüş yolunda gençlik partisine tekrar göz atmadan duramıyorum. Çektiğim fotoğrafın, ‘Hangover’ filminin karelerinden pek bir farkı yok: Jakuzide sevişirken uyuyakalan çift, yerde uyurken üşüyüp kendini halıya sarmalayan bir adam ve seksi yılbaşı elbisesini üzerine geçirdiği bornoz ve ayak parmaklarının tek tek dışarı fırladığı yırtık çorabıyla tamamlayan kız, bizim gençlik partilerinde gelinen son noktayı özetliyor.