Parti Ajanı

Parti Ajanı

parti@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

WAN-NA VEYA OTOPARKTA GERiLLA PARTiSi



Tüm milletin ağzınızın içine düştüğü dizi yıldızı mısınız? Sırada beklemenize ne gerek var, özel asansörümüz bu tarafta. Playboy cemaatinden filanca da buradaymış! Ateşiniz var mı? Çekinmeyin yakın bir tane. Ne diyebiliriz ki? Haşa!

Eğlence kültürümüze dair tüm hesap kitap sonrası geriye kalan ortak payda gayet net: “Kendini iyi hissetmek”. Hem de öyle ayrıcalık beklemeden, kırmızı halıda yürümeden, şampanyalar patlamadan. (Olsa fena olmaz tabii!) Tek derdimiz biraz yakın temas eşliğinde güzel sohbet, içki ve müzikle ‘kendini iyi hisset’ anını yakalamak. Yakalasan da tutmana izin verilmiyor. Araya giren beylik laflar, klişe senaryolar varken tut tutabilirsen. Söz konusu beylik laflardan bir demet: Kuyrukta sürüye yandan eklemelere “Sıra var kardeşim, görmüyor musun?”; mekanlarda sigaranın dumanıyla sarıp sarmalayanlara “Yasak kardeşim, yassah!” diye çemkirmek DNA’mızın borcu.
Başrol bu kez Wan-na’nın. Açıldığı geceden beri, Wan-na ajandalardan çıkmıyor, manşetlerden düşmüyor. Ardından gelen “Kanyon’u diriltti/ İşte ‘Doors’ farkı” başlıklı, altın PR değerindeki, haberler de cabası. Sezar’ın hakkı Sezar’a, Wan-na bugünün en sıcak, popüler ve seksi noktası. Wan-na’da asansör kuyruğu almış başını gidiyor. Kuyrukta can çekişen, sıkıntıdan sürekli elini yüzüne, saçına götüren bir isim var. Kapı görevlileri ‘güzeller içinden/bir seni seçtim’ misali, “Sizi böyle alalım” diyerek, özel servis asansörüne yönlendirince, sarışın jönümüze de “Behlül kaçar” demek düşüyor. Asansör kuyruğundan kaçsa da, içerideki fanatiklerden kaçış yok. Yan yana fotoğraf çektirmeler, anında görüntü facebook’a, twitter’a düşmeler, yorum üstüne yorum, tweet üstüne tweet. Behlül kaçadursun, asansör kuyruğundan köpüren sinirleri zapt etmek pek mümkün değil. Gördüğümüz sinir harbi, meğer harp filan değilmiş! Asıl harp, iki gün önce patlak veriyor.

Haberin Devamı

Sigaradan çıkan kavga
Harp, hafta sonu magazin sayfalarına ‘sosyetik mekanda ünlü isimlerin 25 dakikalık tekme tokat kavgası’ türevinde başlıklar eşliğinde düştü. Aksel Goldenberg’e benzeyen birinin Selhan Aloğlu’nun yaktığı sigaraya öfkelenmesi, karşılıklı atışmalar, havada uçuşan küfürler derken Uğur Güven’in okkalı bir yumruk savurması ve 25 dakikalık nefes kesen bir mücadele! Bu ne şiddet, bu ne celal. Mücadele karşısında başta yetkililerin nefesi kesiliyor. Karşılarında Ralf Tezman, Irmak Ünal, Çiğdem Kayalı gibi isimler olunca, basiretleri bağlanıyor, sus pus kalıyorlar. Taraflar arası kavganın sebebi ‘dumansız saha’ değil elbet. Ortada kişisel bir sorun ve sudan bir bahane var. Aloğlu’na bırakın herhangi bir müşteri, kulüp yetkilileri bile müdahale etmiyor, edemiyor. Etse de çabaları yetersiz kalıyor. Goldenberg benzeri kişi, durumdan istifade, başlıyor alttan alta gaz vermelere. Geçen hafta, benzer mekanda çıkan benzer bir kavga, tarafların yaka paça dışarı çıkarılmasıyla anında söndürülmüştü. Göz göre göre havada uçuşan “O ayrıcalıklı, siz değilsiniz”, “O yakar, siz yakamazsınız”, “O kavgasını eder, siz edemezsiniz” laflarıyla ‘kendini iyi hisset’ anını baltamalar. Yere göğe sığdırılamayan Wan-na’nın cool’luk mertebesini tekrar değerlendirmek lazım. Alt metni okuyabilene...

BEYAZ TAVŞANI TAKiP ET
Baktın/bakmadın, yaktın/yakmadın feryatlarından yoksun, kasmadan kasılmadan gece arayışına Wan-na tekmeyle tokatla cevap verince, teselliyi başka kollarda arayınca, telefona düşen mesaja uyunca, baktık Asmalımescit’te kapalı bir otoparkın içine düşmüşüz. “Mesajı kaydet, cumayı boş bırak” SMS’inden sonra gelen “Seyyar tatlıcıyı bul, gelen mesajı göster ve içeri gir” durumu netleştiriyor. Parti, cep telefonlarına mesaj gönderilen 200 kişiyle sınırlı. Tatlıcı çocuğa yavaşça eğilip mesajı gösterdiğiniz an, gri, büyük kapı yumruklanıp kapı aralanıyor. Otopark olduğu gibi bırakılmış. Kirli ve paslı. ZERO ekibinin yeni parti silsilesinin ilki, Levi’s öncülüğüne gerilla gecenin teması “Life is calling”(Hayat çağırıyor). Önce sahneye DID çıkıyor. Partiyle beraber nefis bir dergi geliyor: Dokuz. Zamansız, cinsiyetsiz dergi, ara sokaklarda yeşermiş, şık paketini tatlı bir dille reddetmiş ‘no name’ dokuz ismin fotoğraflarından oluşuyor. Yataktan yeni kalkanı, tuvaletten yeni çıkanı, bisiklete atlayıp kafasına göre gezeni Kendin olmak, zamansız olmak, sözünü sakınmamak. Kendini iyi hissetmenin özü, bu yollardan geçiyor.