Sigaradan çıkan kavga
Harp, hafta sonu magazin sayfalarına ‘sosyetik mekanda ünlü isimlerin 25 dakikalık tekme tokat kavgası’ türevinde başlıklar eşliğinde düştü. Aksel Goldenberg’e benzeyen birinin Selhan Aloğlu’nun yaktığı sigaraya öfkelenmesi, karşılıklı atışmalar, havada uçuşan küfürler derken Uğur Güven’in okkalı bir yumruk savurması ve 25 dakikalık nefes kesen bir mücadele! Bu ne şiddet, bu ne celal. Mücadele karşısında başta yetkililerin nefesi kesiliyor. Karşılarında Ralf Tezman, Irmak Ünal, Çiğdem Kayalı gibi isimler olunca, basiretleri bağlanıyor, sus pus kalıyorlar. Taraflar arası kavganın sebebi ‘dumansız saha’ değil elbet. Ortada kişisel bir sorun ve sudan bir bahane var. Aloğlu’na bırakın herhangi bir müşteri, kulüp yetkilileri bile müdahale etmiyor, edemiyor. Etse de çabaları yetersiz kalıyor. Goldenberg benzeri kişi, durumdan istifade, başlıyor alttan alta gaz vermelere. Geçen hafta, benzer mekanda çıkan benzer bir kavga, tarafların yaka paça dışarı çıkarılmasıyla anında söndürülmüştü. Göz göre göre havada uçuşan “O ayrıcalıklı, siz değilsiniz”, “O yakar, siz yakamazsınız”, “O kavgasını eder, siz edemezsiniz” laflarıyla ‘kendini iyi hisset’ anını baltamalar. Yere göğe sığdırılamayan Wan-na’nın cool’luk mertebesini tekrar değerlendirmek lazım. Alt metni okuyabilene...
BEYAZ TAVŞANI TAKiP ET
Baktın/bakmadın, yaktın/yakmadın feryatlarından yoksun, kasmadan kasılmadan gece arayışına Wan-na tekmeyle tokatla cevap verince, teselliyi başka kollarda arayınca, telefona düşen mesaja uyunca, baktık Asmalımescit’te kapalı bir otoparkın içine düşmüşüz. “Mesajı kaydet, cumayı boş bırak” SMS’inden sonra gelen “Seyyar tatlıcıyı bul, gelen mesajı göster ve içeri gir” durumu netleştiriyor. Parti, cep telefonlarına mesaj gönderilen 200 kişiyle sınırlı. Tatlıcı çocuğa yavaşça eğilip mesajı gösterdiğiniz an, gri, büyük kapı yumruklanıp kapı aralanıyor. Otopark olduğu gibi bırakılmış. Kirli ve paslı. ZERO ekibinin yeni parti silsilesinin ilki, Levi’s öncülüğüne gerilla gecenin teması “Life is calling”(Hayat çağırıyor). Önce sahneye DID çıkıyor. Partiyle beraber nefis bir dergi geliyor: Dokuz. Zamansız, cinsiyetsiz dergi, ara sokaklarda yeşermiş, şık paketini tatlı bir dille reddetmiş ‘no name’ dokuz ismin fotoğraflarından oluşuyor. Yataktan yeni kalkanı, tuvaletten yeni çıkanı, bisiklete atlayıp kafasına göre gezeni Kendin olmak, zamansız olmak, sözünü sakınmamak. Kendini iyi hissetmenin özü, bu yollardan geçiyor.