“Sadece arkadaşız” söylemleri çoktan tedavülden kalktı, yerini masumane ‘takılmacalara’ bıraktı. İşte ‘takılması bol’ bir geceden izlenimler...
Gece sosyalleşmelerinde alkolle harmanlanıp tavan yapan ilişki muhabbetlerinde özne, yüklem ve ‘gizli’ özne birbirine girmiş durumda. Yanınızdaki şahısla tanıştırmaca, yoksa nasıl tanıştığınızdan, beraber vakti geçirdiğinizden, seviştiğinizden ‘kısaca’ bahsetmece ve sonrasında gelen o klişe soru: “Arkadaş mı sevgili misiniz?” Yeni cevap şu: “Sadece takılıyoruz!” Yani, ne arkadaş ne sevgili olma durumu. İki arada, bir derede aklı hep çelişkide olan ilişkiler. Sınırları kalın çizgilerle çizilmemiş bu ilişkilerde sevişme dünyalara bedel, muhabbet baldan tatlı olsa da bir adım öteye gidip ‘ilişki’ etiketi yapıştırmaktan korkuluyor, çekiniliyor. Kimisine göre sebep büyünün bozulması, sorumluluk duygusuyla gelen kasvetli durum, kimine göreyse özgürlüğünün kısıtlanması, daldan dala konmaların sonlanması. Sebebi, sonuçu, psikolojik, sosyolojik çıkarımları bol konuyu biz de tıpkı ‘sadece takılanlar’ oluruna bırakalım. Bildiği gibi aksın, yolunu bulsun. Yarını düşünmeden anı yaşayalım. “Hayat kısa tadını çıkarmaya bakın. Kategorize etmelerden, şartlanmış ilişki normlarından uzak durun. Kendi ilişkinizin kurallarını, kaidelerini kendiniz kurun” diyor takılmayı seven arkadaşlar.
O taraf bu taraf demeden Takılması, rakısı, kınası bol bir Al Jamal gecesi... Al Jamal, yine telli duvaklı taze gelinlerin istilasını uğramış, ortalık ‘kına’dan geçilmiyor. Elde mumlar, yüksek yüksek tepelere ev kurmacalar, arada Ajda, Kenan, Serdar Ortaç şarkılarıyla hayata, eski sevgililere lanetler yağdırmaca. Post-modern kına geceleri de böyle oluyor. Millet kına yakadursun, bizim merakla beklediğimiz bir isim var: Amelia Zidane. J&B ‘Start a Party’ serisinde bu gece: ‘Amelia Zidane L’oriental Fatale’. Zidane, J&B’nin geçen ay Beyrut’ta verdiği partide sahne almış, partiye katılan Türklerin dibi düşmüş, “Come to İstanbuul” diye tempolar tutulmuş. Sonuç başarılı: Zidane, Al Jamal’de! Karşımızda muhtemel Ortadoğu/Arap kökenli bir turist masası mevcut. Masa, iki başörtülü teyze, yanlarında 8-9 yaşlarında bir kız ve en Arabından, bıyıklı, güler yüzlü bir toprak ağası. Al Jamal’de oynak bir mahşerin orta yerine düşmüş gibi gözükseler de keyifleri yerinde, yüzler gülüyor. Yanı başlarında elbisesinden fırlayan memelerinin masaya saçılmasında, insanların yemeğe girmesinde, hiçbir sakınca görmeyen taşkın taşkın eğlenen, bir kına gecesinin münferitleri var. Kına gecesi kadrosunda her zaman yaşı olgun, göğüsleri dolgun, çakkıdı çakkıdı oynayan bir ‘hanım ablamız’ vardır. Muhtemel dul oluşu ya da geçkin yaşı, düğün dernek eğlencesi kaçırmasına, ‘civelek’ bakışlarla yeni koca adayı aramasına engel değildir. Bu hanım ablamız da rolünün hakkını verircesine döktürüyor da döktürüyor, rakıları deviriyor da deviriyor. Tam bu sırada ‘örtülü’ turistlerin gözünün içine bakıyorum. Duruma nasıl tepki verecekler? Gözlerinden nasıl bir nefret fışkıracak? “Ha kaçtı ha kaçacaklar” derken, Arap Ömer ve turistik familyası istifini bozmadan eğlenmesine bakıyor Ellerinde meyve suyu, başlarını hafifçe eğmiş ufak ufak el çırpmalarıyla Zidane öncesi çıkan ‘düğün şarkıcısında’ eşlik ederken ne bir “Afişteye bak” lafı ne de bir “Sizi gidi günahkârlar!” bakışı. Üstelik bu tavır turistliğinden kaynaklanmıyor. Gayet içten, derinden gelen bir kabullenme hissi hakim. O taraf bu taraf, öteki beriki demeden bir gün kol kola eğlenip, ‘fotoğraf’ çektirebilecek miyiz?
Bu Zidane başka Zidane
Zidane için fazla söze ne hacet! “Futbolcu Zidane’nin kuzeni” söylentileri bir yana, bu Zidane başka Zidane! Kıvrımlarıyla konuşuyor, bakışlarıyla sevişiyor. Yılanla dans eden ne dansözler gördük, böylesine şahit olmadık. Temel İçgüdü’deki dans pistinde, ön sevişme niyetindeki o meşhur dans sahnesini solda sıfır bırakır. Zidane sahne dans ediyormuş gibi gözükürken aslında kendisiyle sevişen, Ortadoğu’nun Shakira’sı değil tüm dünyanın tek Zidane’dır! Kıvıe kıvır, ziller elinde. Kıvır, kıvır yangın yerinde! Özümüz, Zidane’nın esir teninde.