* Yer: Off Pera. Dışarı atılmış tabureleri ve ufak masaları tıklım tıklım. Kapının karşısına denk gelen, yüksek platforma atılmış alana yerleşiyoruz. Ekipten birkaç kişi, boş bulduğu tabureye çöküyor. Taburelerin ayak bileği hizasına gelişi, oturma grubunun dar alana sıkıştırılmasını ve yokuş aşağı zeminin yağmura çamura batmış oluşunu hesaba katarsanız ‘tabureye çökme’ hakikaten esneklik ve beceri gerektiren bir iş. İpteki cambaz, yerden 10- 15 cm. yüksekte, aynı akrobatik hareketlerle yerinde doğrulmaya çalışırken küt diye sağındaki boşluğa düşüyor. Sonuç: Dizde çatlama, bir hafta rapor.
*Yer: Novo. Gecelerden Türk gecesi, müzikler Levent Özçelik’e emanet. Levent, Cem Karaca ve Erkin Koray arası gidip geliyor. İçerisi fazla protest, asi ve isyankar. Müziğin etkisinden midir bilinmez, beş dakika geçmeden bira yağmuruna tutuluyoruz. Arka grup, birbirine girmiş, olan etraftakilere oluyor. Uçuşan şişeler, milletin üzerine yağan biralar. Sonuç: Üç kişi hafif sıyrıklarla, biraya batırılmış, yara bere içinde.
*Yer: Eelence. Siyah giyen adamların kalkan görevindeki kolları arasında Yonca Evcimik’in gülücükler saçarak, kalabalığı yardırarak içeri girişini, güvenli bir alana yerleştirilmesini izliyoruz. İçerisi itiş kakış, insanlar alt alta üst üste. Yoncimik aşkına yapılan kalabalık yardırma operasyonunda, kimi içkisini deviriyor kimi yanındakine dirsek atıyor, kolu çapıyor, ayağına basıyor. Sanırsınız, meydan muharebesi... Olay ne? Yonca Evcimik içeri geldi. “Çılgın Bedişimiz’dir” dedik, “90’lardan kalma yadigardır o bize” dedik, hatırına sustuk.
15 dakika geçmeden yine aynı operasyon, aynı etki. Bu seferki kim diye baksam da ne ismi tanıdık ne cismi. Kulübün yetkileri için muhterem müşteriler, kalabalıktan etkilenmesin diye pamuklara sarmalanmış, kalkan- larla korunmuş içeri girip, eğlenirken kulübün geri kalanı çil yavrusu gibi dağılıyor. Birbirine çarpan çarpana... Sonuç: Vücudun muhtelif yerlerinde sigara yanıkları, hafif morluklar.
Konser nabzı
OLMUŞ: Aşkın Arsunan ve ekibi, Niş’te bir geleneği yeniden diriltiyor. Hafta içi erken saatlerde canlı müzik eşliğinde içilir, eğlenilir, dans edilir. Gözler kapıda, “Bu gecenin sürprizi kim?” diye beklenir. Bizim şansımıza MFÖ’nün Ö’sü Özkan Uğur düştü
OLMAMIŞ: Babylon’daki Sophie Ellis Bextor öncesi Biletix’e “Biletlerimiz tükenmiştir” ibaresi konsa da içerisi makul dolulukta, abartılacak bir durum yok. Ufak bir rötarla ‘bayan bacak’ sahnede. Ön taraf kendinden geçercesine şarkılara eşlik etse de iki parça sonra “Nasıl yani?” diye diye zor dışarı çıkıldı. ‘Bayan bacak’ gayet eğlenceli, fazla seksi ama ne yazık ki fazla 90’lar. Üstelik 90’ların en hatırlamak istemeyece-ğiniz türdeni: Tekerleme tadında sözler ve en klişesinden dans müziği. Bacak sergileme hali bile çok 90’lardı.
Haftanın parti adamı: ilhan Erşahin
İlhan Erşahin bizim için, zamanında “Orada bir İlhan Erşahin var uzakta” lafından ibaretti. New York’tan haber uçuranlar canlı İlhan Erşahin-Norah Jones düetinden bahseder dururdu. Bu kış, Babylon Lounge’ın yerine Nublu’nun açılmasıyla Erşahin şehre döndü. Sergi açılışında, akşam üstü partisinde, sokak arası içmelerde sağım, solum, önüm, arkam Erşahin. Son karşılaşma anı gecenin bir yarısı ara sokaktan, dağınık saçları ve renkli pijamasıyla çıkmasıydı. Erşahin, sadece müziğiyle değil hali/tavrıyla da şehre en çok yakışan insanlardan.
Gelecek Program: Köşe kapmacalı açılış
Dekorasyon meraklıları için cennet mekan Habitat, perşembe günü Kanyon’da açılıyor. İlk mağazasını, adressistanbul’da açmıştı. Daha geniş mağazayla markanın yeniden lansmanı yapılmış olacak. “Benim Habitat’ım” başlıklı açılışta, Begüm Kütük-Erdil Yaşaroğlu, Murat Pilevneli, Betina Hakko, Ümit Ünal gibi isimler, kendi Habitat dünyalarını sergileyecekler. Açılışın bonusu ise Habitat’ın kreatif direktörü, Jude Law’ın tasarım hali, Theo Williams.