Parti Ajanı

Parti Ajanı

parti@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Göz kamaştırıcı Aniston, mahçup ve sıkıcı Sarah Jessica Parker’a karşı! Ünlüleri ‘gerçek’ halleriyle görebileceğiniz Manhattan’ın en ‘trendy’ mekanlarındaydık...

Sürprizi bol, yıldızı parlak bir gece olacağı başından belliymiş. Otel odasından çıkıp, asansöre adım atmakla başlamış her şey, meğer yine fark etmemişiz, evde yokmuşuz. “Ünlü alerjisi” olan biri için durumu idrak etmek birkaç günü alabiliyor. Hastalığın başlıca teşhisleri burnunuzun dibindeki Hollywood yıldızlarını görmemek/görememek, oldu da gördün, bu kez tepki vermemek/verememekten ibaret. Geçmişteki ‘Entourage’ın Vincent’ı Adrian Garner’ı fark etmeyip, tuvalet sırasında öne geçti diye verip veriştirmek, Amerika’nın en meşhur dansçısı ‘Benimle dans eder misin?’in sunucusu Mario Lopez’e Los Angeles uçuşu sırasında verilebilecek her türlü rahatsızlığı verip, üstüne pişkin pişkin

MANHATTAN’DA YILDIZLARLA BiR GÜN
adamı paylama gibi anılarımla hala yüzleşmiş değilim. Son New York macerasının büyük bir bölümü ünlü kaynayan Standard Oteli ve Meatpacking bölgesinde geçince hastalık nüksediyor, olmadık çamlar deviriyoruz. Malum, otelin dışarıdan cam gibi net gözüken odaları, çoğu geceler Madonna’yı, Justin Timberlake’ı ağırlayan en üst katındaki barı otelde kalanların başlıca muhabbet konuları. Asansörde de gelenek bozulmayınca, gecikmiş yaşına rağmen ısrarla partilere damlayan, ‘rocker’dan bozma bir adamla asansördeyken, ‘rocker/f*cker’ amcanın “Sekize basar mısınız?” demesiyle bir zevzeklik hali geliyor. “Oğlum, duydun mu dün gece Madonna gelmiş buraya”, “Senin perdeler açık mı hep? Valla, millet otelin karşısına geçip, sinema gibi izliyormuş tüm pozisyonları” türünden konuşmalara karşılık, renkli gözlüğünün arkasından attığı cool ve tepkisiz bakışlardan anlamalıydım ters bir şey olduğunu. İşin çok geç olduğunu, adamın indiği katta, kendisini bekleyen müzisyen arkadaşlarından, yanlarındaki enstürmanlardan ve oteli görevlisinin “Eşyalarınız çıkış için hazır Lou Reed” demesiyle fark ettim. Biz ettik, sen etme, saygıda kusur ettiysek af ola Lou usta!

Haberin Devamı

SOHO HOUSE’DAN AJAN NOTLARI
Meatpacking’in en ‘private’ kulübü Soho House’dayız. Girişi ‘Spice Market’ın bitişiğindeki kulübün kapısı gayet sıradan, basit ve gösterişten yoksun. Kapıdan girip, en üst kata çıkmanızla işin rengi değişiyor. Binanın tepesine konmuş açık havuz ve etrafına toplanmış şehrin elit tabakası, kulübün özel davetine seksi bir eleganlık katıyor. Sadece üyelerin girebildiği kulüp, üyelerini kendisi seçiyor. Gecede ‘Lou Reed’ vakamı anlatınca, paniğe kapılıp, karşımızdaki kadını gösteriyorlar, “Bak, bak bu Sarah Jessica Parker” diye. Sarah Jessica Parker, elinde Blackberry’si, ‘Carrie’ havasından yoksun, fazla mahçup, sürekli gözlerini devirme, insanlardan kaçırma halinde. New York’un en havalı kulüp ve barlarını Cosmopolitan’ın ile altına üstüne getirmiş kadınsın! Sakil halini görünce, omzundan sarsıp, “Kendine gel be kadın” diyesi geliyor insanın. Ritüele bağladığı saçını kulağının arkasına atıp, Blackberry’sinden mesajlaşma hali fazla sıkıcı geliyor. Derken, uzaklardan bir yerden bastığı yeri sarsan bir gölge geçiyor. Öldürücü kalp çarpıntısı esnasında, hafıza sekteye uğramış, çoğu görüntüyü kaydedememiş olabilir. Göz seyrelmesi, anlık titreme esnasında gölgenin pürüzsüz bacaklarından, derin yırtmacından, meşhur saçlarından Jennifer Aniston olduğu anlaşılıyor. Muhafazakar büyüklerimizin ‘bez parçası’ olarak nitelendirdiği kıyafetiyle göz ucuyla görünüp, kulübün VIP kısmında geçiyor.