Muhterem kör ve sağır arkadaşlar, cam fanuslarından çıktıklarında kendilerini VIP locaların konforlu kollarına atıyor
Der die das’da doğum günü, Public’te moda partisi, 11:11’de eş dost ‘clubbing’ ve Şamdan’da ‘ağır abilerle’ takılmaca.
Mekan farklı, senaryo aynı. Der die das’ta özel parti için havalı fotoğrafçılar; Public’te Zeynep Tosun ve Zeynep Erdoğan’ın son tasarımları sebebiyle modacılar toplanmış eğleniyor. Yine yeniden, sahnede körlerle sağırların tek kişilik tangosu var. Herkes kendi sahnesinden, repliklerini tekrar ediyor. Alan memnun, satan memnun gibi dursa da gecenin sonunda yükselen serzeniş aynı: “Hiçbir değişiklik yok. Mekanlar aynı, insanlar aynı. Sıkıldık, yorulduk, tükendik!” Aynı gibi düzenin sebebi belli: Senin gibi olmayana, giyinmeyene, eğlenmeyene hatta konuşmayana yer yok. ‘Ötekine’ tahammülümüz yok. Başlıyoruz verip veriştirmeye.
Çok çabuk yerin dibine sokmak/ ‘anında görüntü’ aşık olma halleri hastalığın başlıca belirtileri. Eleştirmek yetmiyormuş gibi kalın kırmızı çizgilerle sınırlar belirleniyor. “Bu alemde kendini bileceksin/ Geçme sınırını çizeceksin/Önce rütbeni bileceksin” nakaratları yükseliyor dört bir taraftan. Rütbe derdindeki körlerle sağırlar, ‘tatsız kalabalıktan’ sıyrılıp kendini VIP (pek mühim insanlar) olarak kodlandırıp, ayrıcalık bekliyor. Eğlence anlayışını “Listede adım, locada şampanyam, kapıda da son model arabam” olarak özetlemek mümkün. Post modern kast sisteminde kime tapılır, kimin VIP olduğuna hangi zat karar verir, kestirmek mümkün değil. Düpedüz ırkçılık, ayrımcılık.
VIP eşittir daha fazla ciroVIP’ler de kendi aralarında çeşit çeşit. Kimisi derme çatma bir balkon, kimisi sadece bir klimadan ibaret. Taksim’den Etiler’e Nişantaşı’ndan Şişhane’ye VIP bölümlere, her mekanda yangın söndürme aleti kadar zorunlu ve mühim bir yer gözüyle bakılıyor. Mekan sahipleri “VIP eşittir daha fazla ciro” diye düşünürken, yarattıkları suni kast sistemiyle eğlence anlayışını öldürdüklerinin farkında değiller. Zira, bizdeki VIP kültürüyle beslenenler, işin özünü kaçırıp, elindeki kadehi, oturduğu locayı kendini kalabalıktan ayrı tutmak, özel hissetmek ve egosunu tatlı tatlı okşamak için kullanıyor. İlla kalabalıktan uzak, ayrı ve özel durmak anlayışı hakim. Tıpkı 11:11’de herkesin gözünün gizli odada olduğu gibi. Dar, beyaz koridordaki özel kapı, DJ’in bulunduğu, bölüme açılıyor. İçeride ‘körlerle sağırlar’ eğleniyor, arada DJ’in yanına geçip, bir iki dans figürüyle halkı selamlıyorlar. Merak edenleri sakinleştirelim. İçeride olan biten özel hiçbir şey yok. Mithatcan’ın, Tangun’un yakın arkadaşları rahatça, kendilerince eğleniyor. Biraz oralı, biraz buralı, bol baharat kokulu VIP kültürümüz de gelinen son durum bu.
Evet, tüm bunlar VIP kültürüne dair yeni bir söylem değil belki. Çekilen son fotoğraf, niye eğlenemediğimizin en gerçekçi kanıtı. Kalabalıkta bir yüz olmaktan bu kadar ödünüz kopuyor, gece karşılaştığınızda herkes size bu kadar avam, sıradan ve basit geliyor, aynı havayı solumayı bile kendinize yediremiyorsanız söz biter, serzenişler buhar olur. Kör topal eğlenmeye devam ediniz.
İÇMEDEN ÇIKMA: DOKUZ BEYAZ
Big Chefs’in gizli kokteyli, yakında şehir efsanesi olacak. Ankara’nın ‘beş beyaz’ kokteyli, Big Chefs’in İstanbul’a transfer edilmesiyle ‘dokuz beyaz’a dönüşmüş. Kokteylin içinde yok yok: Cin, votka, tekila, rum... Beyaz renkli dokuz alkolden oluşan kokteylin, içeriği Big Chefs’in barmenlerinde gizli. Dokuz beyazlı iki shot, tüm geceye bedel.
OKUMADAN GEÇME: XOXO
Yeni bağımsız hareketlerden XOXO dergisini keşfedin. XOXO, Müzik, moda, sanat, tasarım ve şehir hayatı temalı ücretsiz dağıtılan bir dergi. Androjen, kışkırtıcı ve asi fotoğraf çekimleri LOVE, POP ve PURPLE gibi kült dergileri anımsatıyor. Derginin başındaki Olga Toraman’ı bir yere not edin. 128 sayfalık dergi, şehrin farklı noktalarında ücretsiz olarak satılıyor. Yoksa siz hâlâ Vogue mu okuyorsunuz?