O kulüp senin bu kulüp benim turlamanın beklenmedik bir tarafı var. Partili bir gecenin ardından çıkan faturayı, ibretlik niyetine sıralıyorum
“BİR İÇKİYE BİR VESTİYERE”: Vestiyer meselesi, bol duraklı, başlı başına bir sorun. Bir gecede mekan başı 20 TL’den, toplam 80 TL ‘mont ver, mont al’ durumuna gittiğini bilirim. 80 TL indirimden de olsa basit de, bir mont alınır mı? Alınır! İki kadeh daha içki içilir. Hem de ne içilir. Hatta barda gözüne kestirdiğin sarışın bile nasiplenebilir: “Barmen! Yandaki güzele aynısından. ”Vestiyerle göz göze gelmemeye ant içmiş, kulüpte montları sarılı, Alaskalı turistler misali dans edenleri şimdi daha iyi anlıyorum.
RADYODAKİ SES: Bir partiden çıkmışsınız koşar adım ötekine yetişme halindesiniz. Taksi çevrildi, içeri doluşuldu. O da nesi? Radyodan yükselen efkarlı, gür bir Bülent Ersoy. Taksi şoförü kendinden geçmişçesine dinliyor, Ersoy’un her ‘Geceler’ diye titremesine, sert vites değiştirme eşlik ediyor. Eşi bulunmaz bir düet. Ve ne yazık ki tek şahit dinleyici sizsiniz. “Radyonun sesini biraz kısar mısınız?” deseniz bile nafile. Moraller bir anda sıfır, enerji alt üst. Gecenin devamından bir cacık olmaz. En etkin çözüm yolu “Çek abi en yakın meyhaneye!”
“TEŞEKKÜRLER AMA ÜSTÜ KALMASIN”: Taksici milleti, adamın sarhoşluğunu gözlerinden anlar. Anladığı gibi de başlar tilki oyunlarına. Gece tarifesi kalksa da taksicilerin mekan çıkışı hafif alkollü gördüklerine uyguladığı sarhoş tarifesi hâlâ tedavülde. 10 TL’lik mesafeye 50 TL uzatıyorsunuz diyelim. 20 TL vermişçesine para üstü olarak 10 TL geri geliyor. Daha enteresanı da var: “Çok teşekkürler” lafınızı “Üstü kalsın” diye anlayıp, para üstü uzatmayan, durumu fark edecek kadar ayık olup sorup sorguladığınızda, kem küm edip, “Ah, ben zannettim ki üstü kalsın demek istediniz“ diye topu size atan taksiciler de var.
TAKSİDE SARHOŞLUK TESTİ: Defalarca “Ben sarhoş değilim” deseniz de kimsenin inandığı yok. Olur da “Acaba fazla kaçırmış olabilir miyim?” tereddüdüne düşerseniz Amerikalı komedyen, stand-up’çı Dane Cook’un tavsiyesine uyun: “Taksiye bindiğiniz an, taksimetredeki sürekli değişen rakamlara dikkatlice bakın. Bir anlığına da olsa ücreti, saat zannedip, aklınızdan “Saat ne kadar hızlı atıyor” düşüncesi geçiyorsa, evet, fena halde sarhoşsunuz!”
EVİNİZ İTİNAYLA GECE KULÜBÜNE DÖNÜŞTÜRÜLÜR
“Yılbaşında ne yapıyorsun?”lar bitti, bu kez “Ne yaptın?”lar başladı. Niyet, baştan beri A46’nın Maslak’taki Ata Film Stüdyoları’nda düzenledikleri ‘Cinema Paradiso’ partisine gitmekti, ama olmadı. Son dakika, karşısına beklenmedik çetin bir rakip çıktı. Yine kendisi. A46 ekibinden Asilkan Demirer, “Şöyle bir kapıdan uğrar, oradan Maslak’a geçeriz.” niyetiyle gittiğimiz Tünel’deki ev partisinde öyle bir iş çıkarmış ki A46’nın asıl partisini plandan söküp attı. Standart genişlikteki ev, akıllıca ve pratik çözümlerle üçe bölünmüş, havalı bir kulübe dönüşmüş. Aynalı sehpalar ve duvarda fosforlu grafitilerden oluşan karanlık bir loca, içinde DJ kabinli ufak dans pisti alanı ve lounge niyetine daha aydınlık, daha şıkır şıkır bir giriş kısmı. Lounge’luk alanın orta yerine disko topu niyetine asılı yine küçük ayna parçalarından yapılmış Darth Vader figürü hayranlık uyandırıcıydı. Londra’da, New York’ta tesadüfen tam ortasına düşülmüş ‘über-havalı’ ev partilerini bile solda sıfır bırakan ev partisinde Athena Grubu, Harun Tekin ve Yaprak Dökümü’nün son yapraklarından Deniz Çakır’ın varlığı ve kasmayan, kastırmayan halleri geceye ayrı bir cool’luk kattı. Özel parti hakkında daha fazla detay vererek ev sahibinin özeline saygıda kusur etmeyelim, Asilkan Demirer’e bir kez daha şapka çıkaralım.