Parti Ajanı

Parti Ajanı

parti@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

iNSANLARIN EN ÇOK AŞIK OLDUĞU KULÜP



Uzun süre yazmaya elimin gitmediği, gönlümün varmadığı, gecikmiş bir Nu Teras hikayesi


Bir ön itirafla durumu netliğe kavuşturalım: “En çok aşık olduğum mekan” olması Nu Teras’ı özel bir yere koyuyor. Havasından mıdır, manzarasından mıdır bilinmez kışın Nu Club’un, yazın Nu Teras’ın böyle bir etkisi var. İnsanlar, müzik her şey başka bir şeye dönüşüyor sanki. Malum, “İçeri girmenin en zor olduğu mekan” olarak namı önden yürüyor. Zaman zaman ‘kırıcı’ olan kapısıyla defalarca küstük, barıştık. Her o kapıdan geçtiğim an ilk girişimizi hatırlıyorum. 8-9 sene önceydi.

Haberin Devamı

Burada kendimi bulmuştum
İlk denemede, günün popüler deyimiyle ‘kapıdan sekiyoruz’. Her Türk gencinin yurt dışındaki klas bir kulübe alınma taktiğine başvuruyoruz: Listeden birinin ismini söylemek. Adımın önündeki listeye göz ucuyla bakılır, cüssemize uygun bir isim seçilir ve “Filancayım. Adım listede var.” denir. O ilk gece başka bir isimle girmeme rağmen, Nu Teras’a girmemle kendimi bulmuştum. Kendi kimliğimi, kendi ismimi, kendi kulübümü... Yıllar geçti, Nu Teras’ta, Kuruçeşme hattında/Taksim’in ara sokaklarında görmediğiniz kendine has bir ‘kemik’ kitlesi oluştu. Nu Teras’ın kardeş işletmesi M.A.C.’la beraber aynı yerde spor yapıp, aynı yerde eğlenen bir grup oluştu. Devamında gündüz spor salonunda karşılıklı bakışmalarla başlayan, gece Nu Teras’ta tesadüf(!) karşılaşmalar sonucu başlayan ilişkiler geldi. Her zaman flörtöz havası ağır, libidosu yüksek mekanlardan, insanı kendini seksi hissettiren yerlerden oldu.
İstanbul kanatlarımın altında Müdavimlerinden garsonuna, kapısından barına kulübün tamamına sinmiş o sofistike hava kimilerine göre fazla iç bayıcı. Yine de dans pisti olarak kullanılan camekanın üstüne çıkıp dans etmek, ‘İstanbul Kanatlarımın Altında’yı hissetmenin belki de en güzel yolu. Çarşambaları Tarık Koray gecesidir. Dibine kadar hisseder, hissettirir. Haliç’ten bir esinti gelir. Arkadan o hep duymak istediğiniz şarkı yükselir. Bardaki sarışın size doğru yaklaşır. Kolunuzu iki yana doğru açıp, tüm havayı, tüm insanları, tüm İstanbul’u kucaklarcasına bağırasınız gelir: “Bu şehri seviyorum!”

Haberin Devamı

Kurtarılmış bölge
Bu yaz konuşulan, Nu Teras’ın farklı kitleler tarafından keşfedilmesi, popülerliğinin tavan yapması. Ses yasağı, Boğaz trafiği, Asmalı’daki yerli turist kalabalığı derken Nu Teras’a ‘kurtarılmış bölge’ gözüyle bakılmaya başlandı. Peş peşe verilen Beefeater ve Havana Club partileri çok konuşuldu. Hafta içi/hafta sonu demeden kapısı daha da zorlanmaya başlandı. Kapıdan ise otomatiğe başlamış gibi hep aynı cevap: Ya nazikçe “İçerisi yoğun.
Alamayız.” ya da açık açık “Kapıda liste var. İsimle alıyoruz.” Kapıda isminiz yoksa, filancanın oğlu olmanız, valeye ne marka araba verdiğiniz, üzerinizdeki Prada, altınızdaki Gucci burada sökmüyor. Gece hayatında ayrımcılığın, kast sisteminin belki de en somut hali. Nu Teras’ı Nu Teras yapan havayı bozmamak adına kimilerinin kalbini kırmayı göze alıyorlar. Yaklaşım, tavır tartışılır ama belki de böyle olması gerekiyor.

SAKiN AMA SEKSi
Geçen haftaki ritüel Nu Teras ziyaretimizin özel bir sebebi vardı: Bebel Gilberto. “Yüzyıllık dostum” dediği İlhan Erşahin ile sahne alacak. Önce Erşahin çıkıyor. Ortamı ısıtıp, Bebel’i çağırıyor. Brezilya deyince akla düşen “Victoria Secret modelleri” formundan hayli uzak, bol yuvarlak hatlı görünümüne rağmen seksi görünmesinin tek bir sebebi var: Sesi. Tahrik edici, cazibe unsuru, baştan çıkarıcı bir ses. Sakin ama seksi, yumuşak ama sıcak. Meşhur parçası, ‘Agunju’ ile başlıyor. Avuçlarıyla İstanbul’u yakalıyor, sesiyle Nu Teras’ı sallıyor. Bir ara sivri topuklarına takılıyor gözüm. Belli ki bu geceye özel özenmiş, giyinmiş, kuşanmış. Üç şarkı sonra ‘ara’ demeleri, tekrar sahneye çıkmalarının biraz sarkması yüzünden erken kaçıyoruz. Sabredip bekleyenlerden duyduğumuza göre Gilberto’nun tam anlamıyla döktürmüş. Tüm milleti Haliç’e dökmesi ve bundan mahrum kalmamız, geceye dair ‘ah’lardan,‘keşke’lerden ibaret.