Gece hayatındaki ırkçılık en az siyah/beyazın zıtlığı kadar net ve belirgin. Durumun en canlı örneği için Lucca’ya buyrun. “Lucca cemaatinin bayramı nasıl geçer?” merakıyla Lucca’ya bayramlaşmaya gidiyorum. Son günlerde, mekana dair eleştirilerin sesi yükselince ufak bir değişiklikle Lucca’dayım. Bakalım, eleştiriler haklı çıkacak mı? Kapıda tek başıma içki bekliyorum.
İlerleyen saatlerde yanı başımda Zeyno Gönenç ve oyuncu tayfası, Zeyno’nun eski eşi Okan Bayülgen’i çekiştirip duruyor. Henüz yeni baba olmuş, medyanın kalbinde yaşayan eski eşiniz hakkında şehrin kaynama noktası en yüksek mekanında ulu orta konuşmak biraz tuhaf değil mi?
İçerinin basık havasına yenik düşmeyip, içkimi dışarıda güzel muhabbet eşliğinde tatlandırmaya kararlıyım. Ama henüz yeni boşanmış Ece Erken, Lucca’daki ‘Geri döndüm’ defilesine başlayıp, meşhur podyum yürüyüşüne geçince, maskeli balodan koşarcasına uzaklaşıyorum.
Parti kızı geri döndü
'11:11-Public' hattında sular durulmayınca, gecenin en ‘sıcak’ saatlerinde bu iki mekana uğramadan edilmiyor. 11:11, bir nevi Fight Club! Gün boyunca Ulus 29’da, Lucca’da, Masa’da, hatta iş toplantılarında, karşı karşıya geldiğiniz siyah takımlı adamların çoğu, dolaplarında üniversite yıllarından kalma cool, genç işi karizma t-shirtlerini üzerine geçirmiş, soluğu burada alıyor. Eş dostla göz göze gelindiğinde, gözler hemen yanıbaşındaki, henüz 20’lerinde olan fıstığa kayıyor. Kırkına merdiven dayamış, güç sahibi, varlıklı metropol erkeğinin yeni gençleşme çabası 11:11’de sabahlamak! Orta yaş kurtlarının ağzını sulandıran isimlerden biri de gecenin parti kızı Yasemin Kozanoğlu. Yasemin, gece boyunca ezmeden, ezilmeden dans ediyor, 11:11’in ufak odasındaki cayır cayır müziğin hakkını verircesine eğlenirken, arada ortalığa çapkın bakışlar fırlatmayı ihmal etmiyor. 11:11 miladını doldurunca, hattın diğer ucundaki Public’e bağlanıyouz. Public’ten içeri girer girmez, solumda garip bir Nurettin Hasman beliriyor. Gözünde 70’lerden kalma ufak mavi bir hippi gözlük, ‘public’e (halka) karışmış, cool bir edayla dans ediyor. Biraz ileride Teoman’ı yanında iki sarışınla görünce doğru yerde olduğumu anlıyorum. Kapıdaki kızıl, tezimi doğrularcasına yanıma yaklaşıp, kulağıma “Beni hatırladın mı?” diyor. Yüzümdeki boş ifadeden kurtulmaya çalışırken, ne kadar zayıfladığımdan bahsederek “Daha önce ta-nış-tık” noktasına getirme derdinde. Ama adım kızılın tahmin ettiği gibi Emre değil.
BAMBAŞKA BİR DENİZ SEKİ
Gecenin son durağı yine yeniden Scotch! Scotch aynı telden, damar damar giriyor. 11:11 sonrası Scotch tam bir kültürel şok. Arka arkaya devrilen viskiler ve karşımda fötr şapkasının altına gizlenmiş Deniz Seki, beni kendime getiriyor. Cezaevinde geçmek bilmeyen günler Seki’yi hafifletmiş, ‘bambaşka biri’ yapmış. Adeta başı yukarda (ve şapkasının altında) meydan okuyor hayata. Dağılan kalbinin her köşesini toplamış, Scotch’ta “Yalnız kaldım, yıkılmadım ayaktayım” mesajı veriyor. Scotch’un ışıltılı pistinden uzakta içkisini yudumlayarak gecenin tadını çıkarıyor. Söz konusu pistin o gece iki ‘hevesli’ sahibi var: Best model/oyuncu Burak Özçivit ve yakın bir dostu. Özçivit, önünde çlingir masası, amansız bir av peşinde. Bir, 'Best Model' sabahın dördünde Scotch’un pistine gözünü dikmiş ne arıyor olabilir? Tescilli mankenin durumunu görünce, insan haline şükrediyor!