Parti Ajanı

Parti Ajanı

parti@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

İstanbul gece hayatındaki farklı renklerden, alternatif eğlencelerden oluşan zengin mönü en büyük gurur kaynağımız. Farklılığın gerçekten de farkında mıyız? Tüm halkı geçtim, şu nüfusu on bini, on beş bini geçmeyen ‘24 saat parti insanlarının’ bile kaçı bu zenginliği dibine kadar yaşıyor? Sayı kaç elin parmaklarını geçer? Kültürümüz itibariyle mekanda ‘yolcu’ değil ‘hancı’ olmaya meyilli, bilindik yoldan, aşina yüzlerden şaşmamaya programlı gibiyiz. Üstüne bir de şu hayatı kolaylaştırma pahasına yapılan etkileme, kategorize etme çabaları eklenince iş mekan üzerinden insan tahlili yapmaya gidiyor: Çapa cumhuriyeti insanları, Reina’cı gençlik, Tünel/Asmalı tayfası. Oysa bizi biz yapan arada hicaz arada caz nefesler vermemiz, her duruma müsait olmamız değil miydi? Var olan durumun tersini savunmak, “Yok kardeşim böyle bir şey” demek için aralarında birkaç adım olmasına rağmen, kesişim kümelerinden yoksun üç farklı konser/şov/performans arasında gidip geliyorum. Sonuç şaşırtıcı.

Haberin Devamı

BiR GECE, ÜÇ FARKLI DÜNYA
Grace Jones üstü Van Buurden
İlk durak, Grace Jones konseri. Jones için fazla söze ne hacet. Konser değil görkemli bir şovun, şarkıcı değil gerçek bir sanatçının varlığına şahitlik ediyoruz. Amazon kadın denen tabirin ete kemiğe bürünmüş halinde Jones’un iki saat süren şovu karşısında Açıkhava’dan “O ne vücut, o ne popo, o ne ses, o ne enerji!” gibi şaşırmış ifadeler yükseliyor. Kulisten attığı orgazm çığlıklarından zil takıp oynamasına kadının kendisi bir ‘şov’dan ibaret. Grace Jones’u, içkisiz sigarasız, öylece oturduğun yerde, görücüye gelmiş akraba misali en edepli bir halde izlemek ise ızdıraptan başka bir şey değil. Jones sahnede fırtına olmuş kopmuş, yağmur olmuş gürlemişken sağımdakine kolum ha çarptı ha çarpacak, önümdekini ha tekmeledim stresiyle Jones’a eşlik etmek biraz sancılı. Yine doymuyoruz, doyamıyoruz Jones’u izlemeye. Grace Jones çıkışı, sırada Küçükçiftlik Parkı’ndaki Armin Van Buurden performansı var. Sırasıyla kendimde şu belirtileri gözlemliyorum: Afallama, “Nereyim ben? Siz kimsiniz?” sualleri, kabullenme, şaşırma ve müziğe içine doğru akış hali. Armin Van Buurden, dünya turnesinde uyguladığı sahne düzenin, şovun birebir aynısını sergiliyor. 4 bin kişiden oluşan manzara bir Ibiza partisinden farksız. Tek fark, Ibiza’daki yanık tenli, sarışın, melez güzellerinin yerine burada üzerinde beyaz atlet, kolbastıdan hallice bir dans figürüyle kendinden geçercesine müziğin içine akmış, sürekli dans eden bir erkek kitlesinin bulunması.

İyi geceler öpücüğü
Grace Jones ile Van Buuren arasında sersemlemişken, üstüne Nahide’den iyi geceler öpücüğü nakavt ediyor. Çapa klasiği ‘drag queen’ler, ‘go-go’ dansçılar önce akvaryumun içine girip soyunuyor, dans ediyor, sonra bar tezgahın tepesine çıkıp ‘Kudur Nahide’ diye tempo tutuyor. Nahide’deki kadınlı erkekli vitesi boşa almışçasına rahat, umursamaz eğlence tarzı başka bir yerde yok.

Haberin Devamı

Geceden çıkan sonuç
‘Ortaya karışık’ geceye dair hatırlanan son kare: Sanki fotoğraf makinem bozulmuş, kareleri üst üste çekmiş. Grace Jones’u Nahide’deki drag queen’lerle; Armin Van Buuren’deki atletli Dolapdere gençliğini, Grace Jones’daki marjinal Cihangir sakinleriyle kol kola kolbastı yaparken hayal ediyorum! “Ne vardı bu kadar karıştırdım” şeklinde serzenişler gırla. Söz konusu ‘karışım’, votka üstüne rakı içip kapanışı tekila shot’larla yapmaya benzemeyince bu karıştırma hissi müthiş bir haz, zenginlik veriyor. Karışmanın, karıştırmanın tadına varıyorum! Grace Jones’un kasırgalı dünyası, Armin Ven Buuren’in yarattığı hayal alemi ve Nahide’deki “Vur patlasın çal oynasın, Boş vermişim dünyaya” haller... Hangi dünyaya aitiz? Doğru cevap, d şıkkı, yani hiçbiri. Belki de asıl zenginlik budur. Herkesle bir ortak payda bulabilmek, her yerde kendine dair biz iz bulabilmek, tabana tabana zıt olan bir şeyden bile zevk alabilmek... İşin sırrı kişide değil, kişiye bu zenginliği sunan da gizli: İstanbul. Zaten ‘karıştırmışım’, algı değerleri hâlâ normal seyirlere gelmemiş, tam da ‘öpüjem abi’ modundayken dayanamıyorum, herkesin ortasında öpüyorum: Yarim İstanbul gel öpeyim gerdanından!