“Türkiye’nin Oscar’ı” söylemi koca bir yalandan ibaret olabilir mi? Neyse ki Oscar’dan umudu kestik, gözümüzü Cannes’a diktik. Yerli Cannes’ımız, başucu Portakal’ımızın kapanış partisinde neler oldu?
Tempo dergisi ve Puma’nın ortaklaşa düzenlediği kapanış partisinde oyunculardan çok Antalyalılara gözlerimi dikmiş, hal tavırlarını inceliyorum. Genel olarak “Belki şehre bir film, bir festival gelir” tınısıyla elbisesini diktirmiş, takılarını takmış hazır olda bekleyen güzel Antalya insanları hakim. Altın Portakal’dan nedense istedikleri malzeme bir türlü çıkmıyor. Aynı kitle, İsmail Cem ödülleri zamanı dublöründen yardımcı oyuncusuna herkese gereken ilgiyi göstermiş, ünlülerle foto albümü çıkarmıştı. Altın Portakal sırasında hayatında setin yanından geçmemiş insanlara “Oyuncu musunuz? Ünlüyseniz bir fotoğraf çekinebilir miyiz?” demeleri tuhaf, komik bir Türkiye gerçeği.
Öbür taraftaysa görücüye çıkmış misali, partiye yollanan geleceğin ‘yerel’ sosyetik çiftler var. Halkı selamlayan gözlerle parti alanında dört dönüyorlar. Ne gerek var ki bu edalı, cilveli, köylü güzeli skeçlerine? Çekirdek çitlemek, plajda cilveleşmek varken.
Oyunculardan kimler vardı?
Dışarıda sosyelleşmek, sigarasını tüttürürken bol sohbet etmek oyuncular için daha cazip. Engin Altan-Özge çifti ve oyuncu arkadaşı koyu sohbette. Özcan Deniz-Meral Okay buluşması yaşanıyor. Oyuncu tayfası için parti bir nevi sosyal sorumluluk gibi. Halkla takılmaca, yüze tebessüm kondurup fotoğraf çektirmece şeklinde akıp gidiyor gece. Kendi halinde olanlar da var kapıdan içeri girmesiyle beraber paranoyaklaşan da. Misal Gürgen Öz, 'Romantik Komedi'deki rol arkadaşı Begüm Kütük ile yan yana fotoğraf çekilmesinden rahatsız oluyor. Sebebi Kütük’ün yeni evli oluşu. İsmail Hacıoğlu’na geçelim. Tuhaf bir ‘Ezelleşme’ çabası çökmüş üstüne. Bir omuz ileride, bir kaş yukarıda, baş hafif eğik, Ezel bir bakışı atıyor kameraya. Eşi Vildan Atasever her daim kendine bir beden büyük gelen tuvalet giymek zorunda mıdır? Ve Saadet Işıl Aksoy... Yüzde sıfır makyaj, elinde bira, altına kotunu geçirmiş içeride kopan yaygara umurunda değil. Doğal ve gerçek.
Çamaşır manzaralı otel
Festivalin üs oteli sıfatının Hillside Su’dan Ramada’ya alınması karizmasını çizdirmiş. Ramada şehrin göbeğinde, derme çatma apartmanların sırasında konumlanmış. En havalı halinle otelin kapısına yanaştın diyelim. Oldu da inerken kafanı hafif sağa çevirdin. Karşılaşacağın manzara üç çocuklu bir ailenin arka balkonuna astığı boy boy tertemiz çamaşırları. Havaya girmek zor. İçerisi evlere şenlik. Neyse ki DJ Tarık Koray var. Setini çalarak kendinden geçiyor. Başımızdan, partilerimizden eksik olmasın!