Şampanyalı ‘à la vogue’ bir öğlenin ardından, Antrepo’da robotlar; Zuma’da ‘a la cemiyet’ aşk oyununa geldi. Ulus 29 bitmeyen kış uykusunda, Blackk ise yine farklı havalarda
Yer İstinye Park, ev sahibi Vogue Türkiye olunca gün ortasında şampanya keyfine hayır demek ne mümkün. Başta Vogue ekibi, sıradakilerin hepsi pür şık, İstinye Park’ta ‘à la vogue’ bir hava estiriyor. Saat tam birde, şampanyalar patlıyor, derginin yayın yönetmeni Seda Domaniç, Vogue’un bir numaralı koleksiyon sayısını satın alıyor. İki numaralı sayının sahibi ise İzmit’ten kalkıp gelen blogger Koray Caner. Vogue kuyruğu her telden çalıyor: Kimi kız arkadaşı için sırada, kimi ofis arkadaşlarına sürpriz yapma derdinde. Şimdi sırada Paris’te gerçekleştirilecek Vogue Türkiye lansmanı var. Paris çıkarması İstanbul’da bir parti ile devam edecek.
Trafik sıkışık, akıllar yine karışık: Zuma, Blackk ve Ulus 29’da aynı anda farklı konseptli farklı partiler mevcut. Geceye ‘sanatsal’ bir başlama vuruşu yapıp, ilk soluğu Antrepo’daki Absolut’un ‘urban’, bağımsız film gösterimli gecesinde alıyoruz. Zencefilli kokteyl ve sıcak patlamış mısırla başlayan gece, Spike Jonze’un Absolut desteğiyle çektiği kısa metrajlı film, ‘I’m Here’in gösterimiyle devam ediyor. İki robotun kısa devresi, bol aşkını anlatan filmden geriye kalan kareler ibretlik: Kelimenin tam anlamıyla ‘tak fişi, bitir işi’ seks ve aşk uğruna kayıtsız şartsız verilen kollar, bacaklar... Bir yanda parti, bir yanda film gösterimi derken ortaya uğultusu bol bir gece çıkıyor. Bienal’e de ev sahipliği yapan Antrepo’nun ambiyansı ise nefes kesici, nabız seyreltici.
Absolut’un kokteyllerini, robotların saf aşkını Antrepo’da bırakıp, Zuma’da cemiyet aşklarının tam ortasına düşüyoruz. Zuma’nın yaş günü partisi über klas, ekstra seksi. Levent Büyükuğur’un özel davetiyle toplanmış yaklaşık 100 kişi, Zuma’nın üst katında eğleniyor. Burcu Esmersoy, Özlem Önal, Eda Taşpınar önderliğinde derin yırtmaçlar, sivri topuklar başrolde. Doors ekibi klasını konuşturmuş, şık bir partiye ev sahipliği yapmanın haklı gururunu yaşıyor. ‘Gurur’ mu dediniz? Cemiyetin en sarışın, en kendini derneğine adamış ismi, büyük bir panik ve ‘haklı’ gururla, fotoğraflarını çeken muhabirlerden kareleri tek tek silmelerini istiyor. “Buraya geldiğimden kimsenin haberi yok. Çok zor durumda kalırım. Lütfen fotoğraflarımı siler misiniz?” diyerek duruma isyan ediyor. Şehrin en havalı kulübünde, çevrenizde konuşmaktan haz duyan kitleyle örülü eğleniyorsunuz. Silinen fotoğraflar çözüm mü? Muhabirlerin keyfi yerinde. Silinen fotoğrafların yerini Tuba Ünsal’ın kareleri alıyor. Sevgili Murat Pilevneli, ‘basınla ilişkiler’ işini sevgiliye bırakıp içeri sızarken ‘Madonna’ Tuba Ünsal, önce vazifesini tamamlıyor, sonra ‘kanka’ Haluk Akakçe’yi koluna takıp, Pilevneli’nin yanında bitiyor. Çiftin yüzündeki abartılı gülümseme/ mutluluk ifadesi ise “Yağ satarım/bal satarım/ustam öldü/ben satarım” melodili, biraz teatral, biraz çocuksu. Akakçe, çiftin yanından ayrılıp, mekanın diğer köşesindeki Yalın’ın yanında bitiyor. Işıltılı kıyafetlerin, seksi gecenin altında yatan tuhaf bir oyun var. Oyunların ismine aşina olsak da kuralları çözmek mümkün değil. Kimisi köşe kapmaca derdinde, kimisi saklambaç oyununda, ebeleyen ebeleyene. “Zalim, oyunbozan” en köşeye sinmiş, oyunun kurallarını çözmeye çalışıyor. Kalkan popolar, dikleştirilmiş göğüsler yeni bir oyunun habercisi: Yerden yüksek!
29 ve Blackk’ in kapısındaki Türk bayraklı Porsche
Ulus 29 hâlâ şık yemeklerin, havalı akşamların adresi. Klas müdavimleri, güzel şarabı, zarif manzarası derken Ulus’un tepesinde, tüm şehre hakim. Ta ki yemekten kalkıp, kulüp kısmına geçene kadar... Bir zamanların en havalı kulübü bugün ne oralı ne buralı, sahte bir makyajla ‘mış’ gibi eğlenen kişilerle dolu. ‘Power XL’ parti davetiyesiyle yanan umut ışığında, “Beklenen geri dönüş mü?” hevesiyle gözden ırak, gönülden uzak 29’un yolunu tutsam da senaryo aynı: Yemek tastamam, kulübün ise kendisi orada, ruhu gezmelerde. Dilinde “O eski halimden eser yok şimdi” türküsü, elinde geçmişini aradığı mumu, boş localara çalıyor. İş kulüpte değil, gelen kitlede bitiyor. 29’un kitlesi önce Anjelique’de, ardından 11: 11’de, Public’te eğlenmeye başladı. Club 29 ise hala derin bir kış uykusunda. Karşısında Boğaz manzarası mışıl mışıl uyuyor. Ne yurt dışından gelen seksi kadın DJ’ler, ne de kuru gürültüden ibaret Power XL partisi uyandırabiliyor tatlı uykusundan. Neyse ki umut var. Ne de olsa, bahardır kışın sonu. İkinci baharını yaşayan Emre Ergani aynı gece Blackk’te siyah beyaz bir partiye ev sahipliği yapıyor. Davidoff’un sponsorluğunda, Merve Hasman’ın siyah beyaz kareleriyle ‘renklenen’ partiye asıl rengi, asker tonlarıyla Alişan katıyor. İçeride ‘en büyük asker/bizim asker’ nidaları, dışarıda Türk bayraklı Porsche Alişan, Hasman’ların sanatsal partisine kendi imzasını atıyor! Gecenin sonuna doğru kapıda sürpriz bir isim beliriyor: Kenan Doğulu. Kim için geldiğini kestirmek güç olmamalı. Kenan’ın bir şarkısı, Sezen’in bir sözü, trafiği karışık bir geceyi özetliyor. Hangisi mi?