Antalya Mardan Palace’de düzenlenen I. İsmail Cem Televizyon Ödülleri, ünlüler geçidine döndü. Ödül töreni sonrası Tempo’nun verdiği ‘after party’ ise belki de ilk kez, ekranların Ezel’i, Behlül’ü ve Bihter’inin bir arada kol kola eğlenmesine vesile oldu
Film festivali gibi, televizyon ödülleri de siyasi bir arenaya dönüşüyor. Dönemin belediye başkanın propagandasına sahne oluyor. Yetkili şahıslar, “Güzel şehrim Antalya” beylikleri arasından veriyor gazı puantiyeli kravatı ve iki beden büyük smokin takımıyla. Organizasyon için milyon dolarlık bütçe ayırmanız, yediden yetmişe yedi sülalenizi VIP kontenjanından sokmanızı mı gerektirir? Yapmayın, etmeyin. Bu kadar şov meraklısı, şöhret sevdalısı olmayın. Sahneyi sahiplerine bırakın. Antalya macerasına törenden bir gece önceki kokteylle başlayalım.
Mardan’ın kafası karışık
Bir yanda Ayvalık tostu, diğer yandan yükselen kebap kokuları ve ortada öylece duran bir suşi büfesi! Daha elit olmak yerine herkese hitap etmek istenmiş. Ufak pidelerde servis edilen dönerler iyi hoş da, terasın sağ kısmından yükselen kebap kokulu dumanların bir ara tüm terası kaplaması kokteyli, duman altı, kebap kokulu bir geceye çevirdi. Ebru Akel’in elbisesi, Tuba Ünsal’ın küçük, yuvarlak, entel gözlükleri kokteylin şık kareleri. Aşk-ı Memnu ekibi gerçek bir aile gibi. Sanat yönetmeninden kostüm tasarımcısına tüm ekip bir arada yiyor, içiyor, eğleniyor. Törenden bir gece önce otelin caz kulübünde eğlence, bir tarafta Hanımın Çiftliği, öbür tarafta Aşk-ı Memnu ekibi karşılıklı göbek atmalar, tatlı atışmalar... Beren Saat’in dansları, Selçuk Yöntem’in ıslıkları eşliğinde eğlence ilk geceden başlıyor. Ertesi gece ödül töreni sonrası otelin Monkey barında verilen Tempo After Party ise belki de ilk kez, ekranların Ezel’ini, Behlül’ünü, Bihter’inin bir arada, kol kola eğlenmesine vesile oluyor. Monkey barın enteresan bir ambiyansı var. Mor duvarlar, maymun figürleri, üst kat localardaki striptiz sopaları, demir zincirli salıncaklar, Roberto Cavalli’nin Floransa’daki kulübünü anımsatıyor. Partide bir köşede Cansu Dere, şık kıyafeti, tüm asilliğiyle zarifçe eğlenirken Beren Saat bir ara odasına kaçıp, kısa kot şortu, uzun bol gömleği ve sandaletiyle geri dönüyor. Hazal Kaya da öyle... Kotunu altına geçirip kendi deyimiyle ‘özüne’ dönüyor. ‘Yazlıkçı’ hallerine hak veren de vardı eleştiren de.
Ekipçe bir araya gelmiş, dışardaki tüm patırtıdan uzak, kendi aralarında rahatça eğlenmek istiyorlar. Olabilir. Selçuk Yöntem’in, Kıvanç Tatlıtuğ’un, Beren Saat’in aralarına Özgü Namal’ı, Kenan İmirzalıoğlu’nu alıp karşılıklı göbek atması, dans etmesi de çok güzel hareketler bunlar! Kıvanç ‘çok’ Tatlıtuğ’un bir ara gelip, “Şurada ekipçe eğleniyoruz. Millet bizi rahat bıraksa ya” diye dert yanması, yapımcı Kerem Çatay’ın fotoğraf çekimine fazla ‘tepkili’ yaklaşması gereksiz kaçıyor. Partiden ‘yorumsuz’ aktarılacak kimi karelerde mevcut: Tüm ‘Ezel’ ekibinin Ajda’da halay çekişi, Yekta Kopan’ın müthiş dans enerjisi, Cansu Dere ile Kenan İmirzalıoğlu arasındaki söylentileri doğrularcasına yüksek elektrik, Burcu Esmersoy ve bacakları...
İTiRAZIM VAR
- İsmail Cem, adına yapılması, organizasyon için en doğru seçim. TRT geçmişiyle Türk televizyonunda başlangıç vuruşu yapan isimlerden, toplumun nadir ortak paydalarından. Fakat, ödül törenine isminin verilmesi biraz tuhaf kaçıyor. Oscar, Emmy, Altın Küre, İsmail Cem? Aradaki farkı bulun.
- Organizasyonu Ay Yapım (Ezel, Aşk-ı Memnu, Yaprak Dökümü) desteklerken, TMC yapımın (Canım Ailem, Aşk ve Ceza) ‘kendi dizilerini yarıştırmama’ bahanesiyle törene katılmadı.
- Kostüm ödülleri konusunda Aşk-ı Memnu’nun kostüm sorumluları Deniz Marşan ve Başak Fransez’ın eli boş dönüşü. Dönemsel olarak NTV’nin tüm ekran yüzleriyle çalışmış, Aşk-ı Memnu dışında Samanyolu’nun kostümlerinden de sorumlu iki isim, dizilerde kostüm furyasını başlattı.
- Bir kategoride aynı diziden birden fazla adaylık çıkabilir. Emmy ve Altın Küre ödüllerinde sık rastlanan bu duruma, bizim Emmy de rastlanmıyor. Halkın ‘torpil’ olarak algılanmasından mı korkuldu?
MARDAN NOTLARI
- Kafası karışık bir havası var. Biraz barok, biraz neo klasik, üstüne bol alaturka, oryantal çizgiler ve alabildiğinde abartı, şaşaa, ışıltı, kitch...
- Detaya inince otelin ihtişamı sönük kalıyor. Gece yarısı çorba bulmakta güçlük çekebilirsiniz. Lobide ‘hızlı’ bir şeyler atıştırmak isterseniz tekrar düşünün: Bir ‘club sandviç’in siparişi ayrı, servisi ayrı merasim. Envai çeşit çatal bıçak, boy boy tabaklar adamı yoruyor. Garsonun elinden kapıp, peçeteye sarıp, iki ısırıkta bitiresin geliyor.