‘Altın çilek’ mucizesi, üzücü bir olayla gölgelendi. Yaptığım uyarılar sonrası bana kızan hocalarımız bu duruma ne diyecek acaba?
Geçen hafta ‘mucizesi’nden bahsetmiştim ki bir ölüm haberi geldi. Tansiyon hastası bir kadın aldığı altın çilek haplarından dolayı hayatını kaybetti. Değişen ne var? Hiçbir şey! Halen her yerde reklamları yapılan ve bakkaldan bile alabileceğiniz ilaçlar, kabus saçmaya devam ediyor. Sağlık Bakanlığı sadece uyarmakla yetiniyor. İyi o zaman, gıda takviyesi adı altında herkese verin ruhsatı, sonra çıkın uyarın. Devletin tüm kanallarının bu duruma acilen müdahale etmesi gerekiyor.
RTÜK, gıda takviyesi adı altında ruhsat alan ve ilaç olarak satılan bu ürünlerin reklamına nasıl izin veriyor? Bu konudan bahsedince ne kadar çok kişinin ayağına basmışım, ben bile bu kadar tepki beklemiyordum. Hatta ne yalan söyleyeyim bu kadar okunduğumu da bilmiyordum.
Birilerini rahatsız ettim
10 kilo veren mutlu şeften söz etmiştim hani, “Sağlıklı yaşayabilmek için şunları yapın, şunlara dikkat edin, şunları sakın dinlemeyin” demiştim ya, işte orada ki “Şunlar”ı rahatsız etmişim. Bugünkü yazımda “Şu” olarak ifade ettiğim, profosörlerimizden özür dilemek istiyorum. Çünkü işlerine darbe vurdum sanırım. Bizim çakma profösör diyor ki bana: “Aşçı mısın, şef misin sen yemeğini yap, bilmediğin işe burnunu sokma.”
Sağlık, herkesin işi
Tabii ki işim yemek yapmak ama başka konular hakkında fikir beyan edemez miyim? Aklı ve fikri yerinde olan herkes kendi fikrini beyan etmekte özgürdür kaldı ki konu insan sağlığıysa işte o konu senden önce beni ilgilendiriyor! Benim işim, doğrudan insan sağlığıyla ilgili. Benim işim misafir, restoranımdan çıktıktan sonra da devam ediyor. Nereye kadar mı? Tuvalete gidip rahatlayana kadar. O insanını sağlığı benim sorumluluğumda. Ayrıca bir baba olarak gelecek nesillerin sağlığını düşünmek herkes gibi önce bana düşer. O yüzden sağda solda hiçbir bilimsel desteği olmayan, kocakarı ilaçlarını yeni bir şeymiş gibi insanların önüne sürmene engel olmak benim de görevim!
Herkesten medet ummayın
Sabah programarını dolaşan ekran şarlatanları önüne 3-5 tane ot ve taş koyarak “Bakınız, bu otları içerseniz kanserden kurtulursunuz”, “Bu taş, baş ağrınızı giderir” diyerek tanrıcılık oynayan pek değerli profosörlerimize ne diyebiliriz? Onlar kansere çare bulmuşlar, ot ve taşla ölüyü diriltiyorlar. Bu şarlatanlara inanan inansın ama aklı başında hastalar doktora gider. Aklı başında ama kilosu fazla olan insanlar da benim gibi biraz egzersiz yaparak, yemeğe dikkat ederek zayıflar. Önünüze gelen herkesten medet ummayın.