29.11.2022 - 07:00 | Son Güncellenme:
Sercan Kısmet - Aybars Kuday, tiyatro oyunlarının dışında diziler ve sinema filmleriyle seyirci karşısına çıkıyor. Aynı zamanda Modaspor’da profesyonel olarak su topu için ter döken oyuncu, “Sporcu olmak bana her zaman planlı ve disiplinli olmayı öğretti” dedi. Kuday’la projelerini ve spor hayatını konuştuk.
Tiyatro dışında, dizi ve sinema filmleriniz de oluyor. Bu tempoya nasıl ayak uyduruyorsunuz?
Sene başında Abdullah Oğuz’un ‘Mezarlık’ isimli işinde yer aldım. Eylül ayında da bir diziye girdim. Böyle başarılı yapımların içinde olmak beni o kadar motive ediyor ki, insan ister istemez o yoğun tempoya rahatlıkla uyum sağlıyor. Ayrıca kasım ayında da yeni bir festival filmi için sete gireceğim. Üç hafta boyunca sık sık İstanbul’dan Susurluk’a gidip, geleceğim.
Uzun yıllar kurumsal olarak çalışmışsınız ve şu anda bambaşka bir hayatın içindesiniz. Nasıl gelişti her şey?
Yıllar boyu klasik bir beyaz yakalı olarak hayatıma devam ettim. 1999 senesinde Koç Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun oldum. Hemen ardından Amerika’da işletme ve uluslararası ticaret üzerine MBA yaptım. Sonrasında da askerlik ve kurumsal hayata geçiş olarak devam etti. Hayatta bazen felaket gibi görünen şeyler size çok olumlu sonuçlar getirebilir. Pandemi bir anlamda benim için öyle oldu. Çocukluğumdan beri hep içimde kamera önünde ya da seyirci karşısında olmak isteği vardı.
Kimler teşvik etti?
Bunda kendisi de uzun yıllar oyunculuk yapmış olan kuzenim Gökhan Arsoy ve eniştem Göksel Arsoy’un etkileri büyüktür. Kendimi bildim bileli etrafımdaki insanlar bana sahneye yatkınlığım olduğunu ve bunu değerlendirmem gerektiğini söylüyorlardı. İşte tam da kurumsaldan ayrılıp, pandeminin hayatımıza girdiği dönemde bu konu üzerinde uzun uzun düşünme fırsatı yakaladım ve sonunda bu alanda kendimi geliştirmeye karar verdim.
‘Kendimi geliştirdim’
Bunun için neler yaptınız?
Pandemi biter bitmez oyunculuk eğitimi almaya başladım. Haftanın her günü, hiç ara vermeden gerek kurs gerek hocam Sennur Nogaylar ile özel dersler, görsel ve yazılı eğitim araçlarıyla kendimi geliştirmeye çalıştım. Bu eğitim süreci devam ederken, Modaspor’dan takım arkadaşım ve abim Yavuz Öztop, bana yapımcılığını yaptığı reklam işlerinde kamera önünde yer alma fırsatı verdi. Aynı dönemde hocam Çiğdem Tunç da tiyatrosunda çalışma fırsatı sundu ve bir anda eğitimle kendimi yoğun ve keyifli çalışma temposu içinde buldum.
Tiyatro, dizi ve sinemada da yer alıyorsunuz. Sizi en çok mutlu eden hangisi oluyor?
Aslında bunları birbirinden ayırmak çok güç. Çünkü neticesinde oyunculuk... Sadece sahne üstünde ve kamera önünde oyunculuk teknikleri değişiyor. Dolayısıyla başlı başına oyunculuk beni mutlu ediyor. Hayatımın sonuna kadar da bu mesleği devam ettirmek en büyük isteğim.
‘Su topu, disiplinli olmayı öğretti’
Profesyonel olarak su topu sporu yapıyorsunuz. Hepsini yönetmek zor olmuyor mu?
Ben çocuk yaştan beri su topu oynuyorum ve artık bu benim için hayatımın değişmez bir parçası gibi oldu. İstanbul Yüzme İhtisas Kulübü’nde su topuna başladım ve uzun yıllar oynadım. Daha sonra da Modaspor Kulübü’ne geçtim ve 2010’dan beri Türkiye 1. Ligi’nde yer alıyoruz. Şu anda 45 yaşındayım ve gücüm yettiği kadar oynamaya devam etmek istiyorum. Sporcu olmak bana küçük yaştan itibaren hayatta her zaman planlı ve disiplinli olmayı, takım çalışmasını öğretti.
Yeni oyununuz ‘Astrotürkler Geliyor-2123’ ile izleyici karşısına çıkacaksınız. Seyirciyi nasıl bir oyun bekliyor?
Oyun, 2123 yılında ‘Alsancak 1923 Uzay Gemisi’ ve mürettebatının uzayda yeni gezegen keşfetmek üzere çıktığı yolculuğu ve bu süre zarfında keşfedecekleri gezegen, oradaki canlılar ile aralarındaki komik ilişkileri anlatıyor. Ben bu oyunda geminin Alman asıllı yapay zekâsını canlandırıyorum. Geçtiğimiz sezon sahnelediğimiz ‘Şoför Nebahat’, ‘Cahide Sonku’ ve ‘Bir Eski Zaman Hikâyesi’ gibi diğer tiyatro oyunlarımız da devam ediyor.