10.03.2011 - 00:41 | Son Güncellenme:
NEŞE MESUTOĞLU - nese.mesutoglu@milliyet.com.tr
Öncelikle geçmiş olsun. Sağlığınız nasıl?
Teşekkür ederim. Sahnede zor geçen 3-4 gösteri yaptım. Baktım ki öyle devam edilmiyor. Ameliyat olmak zorunda kaldım 18 Şubat’ta. Ama iyiyim şimdi. Başladım sahneye çıkmaya.
Doktorunuz sahneye çıkmanıza ne diyor?
“Nasıl geçti?” dedi. “Komik” dedim. Komik olması yeterli oluyor. Çok sıkıntım yok.
Artık deneyimli bir orkestra şefi oldunuz.
Evet. Geçen sene de bu macerayı yaşadık. Büyük hediye tabii benim için. Üç sene önce Borusan Kocabıyık Vakfı’nın ‘konuk şef’ macerası başladığından itibaren gıpta ediyordum konuk şeflere. Geçen yıl teklif onlardan geldi. Çok mutlu oldum. Onlar sormasaydı ben teklif edebilirdim yani. İki senedir bilet satılıyor. Daha önceki böyle değildi. Seyirci misafir olarak ağırlanıyordu. Geçen sene konserin hem neşeli hem güzel geçmesi, herhalde olumlu bir reaksiyon aldı. Bu sene de ben sordum “Kim yapıyor?” diye. “Sen yapar mısın?” dediler. Maceramız öyle başladı.
Bu göreve gelecek yıllar da devam etmeyi düşünür müsünüz?
Ben devam ederim ama başka birini de duymak istiyorum. Bir misafir şefi izlemeyi çok isterim. Hem zevkli bir iş hem de başta Gürer (Aykal) Hoca olmak üzere pek çok kıymetli insanla tanıştım. Orkestra şefliği elbette ki bizim o günkü performansla yaptığımız şeyden ibaret değil. O işin esprili kısmı. Eserin temposunu takip etmenin dışında çok fazla müzikal bir kabiliyet beklemiyorlar benden. Bir de konser boyunca eğlendirici hikayeler anlatmamı.
“Orkestra beni çok rahatlattı”
Teklif ilk geldiğinde ne hissettiniz?
BİFO ’yu ilk Ahmet Kocabıyık (Borusan Holding Yönetim Kurulu Başkanı) yönetti. Sonra Rahmi Koç, sonra Bülent Eczacıbaşı. “O üçünden sonra sırada normal olarak benim olmam gerekiyor” diye bir espri yapmıştım. Tabii ki de öyle değil, ama akıllara olmasa da gönüllere ben gelmişim demek ki. Çok sürpriz olmuştu benim için. O konuk şefleri takip etmiştim, izlemiştim. Kimin aklına geldiyse tebrik ederim.
BİFO Onursal Şefi Gürer Aykal, size ‘Maestro Yılmaz’ diye hitap ediyormuş. Aykal’ın size desteği nasıl?
Çok fazla. Hem enstrümanistler için hem şef için mesele çok ciddi. Her birinin çok sağlam bir geçmişi var. Çok disiplinli bir meslek. Benim de kendime göre disiplinim var ama bu farklı.
Endişeleriniz oldu mu?
“Kaynaşmakta zorlanır mıyım?” diye düşünüyordum doğrusu. Ama hiç zorluk çekmedim. Şaşırdım. Çünkü Gürer Hoca disiplinli olmakla beraber çok esprili bir insan.
Geçen yıl bu projede sizi en çok şaşırtan ne oldu?
Ben çok gergin geçeceğini düşünmüştüm ama orkestra çok yardımcı oldu, çok rahatlattı. Normalde şefin orkestraya yardımcı olması lazım... Zaten orkestranın içinde bulunuyor hoca. Benim hata yapmam çok mümkün değil. Kurda kuşa yem etmiyor. Sürpriz olan seyircinin ilgisi oldu doğrusu. Zaten karma bir seyirci oluyor. BİFO’nun konserlerine eşlik eden seyirciyle benim seyircimden oluşan bir karma var.
Konser programında geçen yıla göre farklılıklar neler?
Aynı sayılır. Geçen sene olmayan iki eser var. Cemal Reşit Rey’in ‘Türkiye’si ve Mozart’ın ‘40’ıncı Senfoni’si. Onu perküsyon aletleriyle neşelendireceğiz.
Limona karşı tiki olan sanatçı bu senede orkestrada mı?
Nefesli sazlar karşılarında limon yendiği zaman zorlanıyor. Piccolo (bir tür yan flüt) çalan arkadaşa öyle bir şaka yapmıştım. Ama bu sene bağışıklık kazanmış başka bir meyve deneyeceğim.
Bu görev teklif edilmeden önce klasik müzik dinliyor muydunuz?
Hayır, dinlemiyordum. Bu programda seçtiğim iki eser var. O eserleri biliyordum. Mozart 25’inci Senfonisi gibi. Çoğu insanın aşina olduğu bir eser. Ama çok sıkı bir dinleyici değildim. Barok Dönem, Klasik Dönem, Romantik Dönem diye ayıramam ki ayırdım şu anda.
Eserleri tanımak için hazırlık yaptınız mı?
Tabii, dinliyorum çok uzun süredir. Neticede trafiklerine hakim olmak için takip ediyorum. Bu his meselesi. Geçenlerde internette Jonathan isminde üç yaşında bir çocuğun kendi kendine Mozart ve Beethoven eserlerini yönettiğini izledim. O üç yaşında. Ben bu meslekte bir yaşındayım. Çocuk benden çok ileri. Onları öğrenmiş olması mümkün değil. Kesinlikle içine doğuyor diyebilirim. Şaka gibi bir şey. O birazcık şevkimi kırdı ama vazgeçmedim. Biletler satılmış çünkü. Bir de Jonathan o gün dolu. Moskova’da konseri varmış.
Av Mevsimi filminde ‘Hayde’ şarkısına hazırlanırken buradan kazandığınız deneyimin faydası oldu mu?
Mutlaka. O sahne çok özel bir sahneydi hakikaten. Ritim grubu arkadaşlar çok profesyonel. Özel bir aranje yaptılar. Ben de iştirak ettim. Orada obua sanatçısı bir arkadaşım da var orkestradan. Konserde tanıştığımız arkadaşımız o sahnede rol aldı.
“Bütün tınılara açığım”
Gösterinizde “Müzikale çok özeniyorum” diyorsunuz. Böyle bir projeye sıcak bakar mısınız?
Müzikal çok teferruatlı bir şey olduğu için çekiniyoruz. Sahne için değil ama sinema için düşünüyoruz. Hokkabaz’ı yazarken öyle bir ihtimal vardı. Ama o zaman filmin yapısı tamamen başka bir yere gidecekti. Şimdi daha çok müzisyen arkadaşla tanışıyorum. Daha fazla dansçı arkadaşla tanışıyorum. Eğer yaş geçmezse, belim düzelirse belki.
Filmlerinizin müziklerinin hazırlanmasında katkınız nedir?
Müzik sinemada birçok önemli unsurdan bir tanesi. Özen gösteriyoruz ama işin içine dahil olmak gibi bir maceram yok. Gerçi Hokkabaz’da filminin ana temasını, melodisini bulmak ve onu bestelemek gibi bir durumum oldu. Müzikle ilgim yok değil. En azından dinleyici olarak aşinayım.
Besteleriniz var mı?
Yok, hayır ben müzikle hobi olarak, sesler çıkarmak babında ilgileniyorum.
Hangi müzik aletlerini çalıyorsunuz?
Elektronik dünyada aranjeler yapıyorum. Şarkı değil ama gösterilerde sahneye çıkış ve bitiriş müziğini yıllarca ben tasarladım. Ama bunlar hobisi olan bir adam için kolay şeyler.
Kimi dinliyorsunuz?
En çok babamı dinlerim... Çok karışık dinlerim, öyle özel bir tarz yok. Ne yazık ki “Caza yoğunlaştım ya da progressif rock dinliyorum” gibi bir dünyam yok. Bütün tınılara açığım. Açık Radyo gibi.
ÜCRET ALMADI
Borusan Oto İstinye’deki konser provasına programdan 15 dakika önce gelen Cem Yılmaz son derece güler yüzlüydü. Hiçbir ücret almadan üstlendiği bu disiplinli çalışmada herkesle iletişime açık olmaya özen gösteren Yılmaz, orkestra üyeleriyle sık sık sohbet etti. Belindeki ağrı nedeniyle zaman zaman oturmayı tercih etse de provayı sonuna kadar takip eden Yılmaz, çalışmanın ardından sağlık sorunları nedeniyle ara verdiği yeni gösterisi ‘CM101MMXI’ ile Maslak TİM Show Center’da izleyicisiyle buluştu.
KONSER PROGRAMI
Arasız olarak gerçekleşecek konserde BİFO, Mozart’ın ‘23. Piyano Konçertosu’ ve ‘Senfoni No. 25 ile Senfoni No. 40’tan bölümler seslendirecek. Ayrıca Cemal Reşit Rey’in ‘Türkiye’ isimli eseri, Rossini’nin Wilhelm Tell Uvertürü, Strauss’un ‘Perpetuum Mobile’ adlı yapıtı, Beethoven’ın 5. Senfonisi ve 9. Senfonisi ve Dvorak’ın ‘Yeni Dünya’ isimli senfonisini icra edilecek.
YARIN: MODERN MEDDAH