Her geçen gün yeni bir restoran açılıyor. Fark yaratanların ve değişik seçenek sunanların sayısıysa bir elin parmaklarını geçmiyor
Çok sevdiğim bir restoran sahibiyle laflıyorduk. Endüstriyle ilgili ilginç bir tespiti oldu. Trafiği bol olan yerlerde, fazla sofistike olmayan, kimseyi ürkütmeyen, mönüleri İtalyan mutfağı ağırlıklı restoranların ticari olarak çok daha başarılı olduğunu söyledi. Haklı bir tespit... Farklı tatları arayanlar içinse iç karartıcı bir durum...
Son yıllarda birçok zincir restoran hayatımıza girdi. İsimleri birbirinben farklı... Mönülerininse en az yüzde 90’ı birbirleriyle tıpatıp aynı... Zincir restoranlar dünyanın her tarafında mevcut ve hararetle tartışılıyor. Restorancılığın bir gerçeği... Sadece orta sınıfta değil, üst sınıfta da durum çok farklı değil....
Ünlü şeflerin de zinciri var
Gordon Ramsay, Alain Ducasse ve JoÎl Robuchon gibi birçok ünlü şefin tüm dünyaya yayılan lüks fine-dining restoran zincirleri var... Hepsinin tabelasında kendi isimleri mevcut... Şef olarak mutfakta yemek yapmadıkları bir lokantaya isimlerini vermeleri etik olarak tartışma konusu... Gordon Ramsay ile çalışırken çoğu kez mutfağı ziyaret eden misafirler, hep içeride Gordon’un yemek yaptığını düşünürlerdi. Bizler kibarca ‘bu akşamlık yoğun programından dolayı mutfakta olmadığını’ söylerdik. Kendisinin 19 restoranı, iki ayrı ülkede, iki farklı içerikte ve prime-time’da gösterilen televizyon programı, sayısız danışmanlık hizmeti ve devamlı yazmak zorunda olduğu yemek kitapları olduğu gerçeğini birçok restoran müşterisi göz ardı ediyordu.
Restoran zinciri açmak pek tabi ki bir suç değil... Özellikle ilk şubeleri ticari olarak başarılı olduğundan, ikinci, üçüncüler de birbirini takip ediyor. En büyük sıkıntı, eskiden sadece bir yemeği güzel diye bazı restoranlara gidilirdi. Aşçısının kişisel dokunuşu, o kadar büyük bir fark yaratırdı ki bazen bir lokantanın sadece hamburgeri, pizzası, tavuğu veya tatlısı güzel diye kilometrelerce yol katettiğimi hatırlıyorum. Bunların sayıları artık yok denecek kadar az... Zincir restoranlara genellikle tek bir üretim mutfağından, kolay ve hızlı pişebilen ürünler yarı pişmiş olarak geldiğinden, farklılık veya o büyülü dokunuş maalesef kayboluyor. Bazılarıysa bu durumdan memnun... Zincir restoranların mönüleri hayli uzun ve birçok seçenek sunuyor. Bu seçenekler genellikle sıradan ve genel zevklere hitap ediyor. Masadaki çoğu insanı mutlu edecek bir şeyler oluyor. Lezzet olaraksa beklentileri yüksek tutmamakta yarar var.
İş tüketiciye düşüyor
Durum süpermarketlerle bakkalların savaşından farksız... Küreselleşen dünyada süpermarketler hayatımızın bir gerçeği... Tıpkı zincir restoranlar gibi... Fark yaratmayı başarmış ve kendi renklerini dükkanlarına yansıtan bakkalların nesli giderek tükeniyor. Buna parallel olarak, kendi lezzetini yaratmış lokantaların sayısı da sıradanlaşan dünyamızda maalesef giderek azalıyor. Seçimlerimizle bu kararı verecek olan biz tüketicileriz...