Sevgili Yurtsan Atakan, geçen hafta çok genç yaşta, zamansızca aramızdan ayrıldı... Nev-i şahsına münhasır bir adamdı. Sanki Türkiye’ye de bir gömlek büyüktü. Kendisini, yaptıklarını, enerjisini özleyeceğim. Nur içinde yatsın
Yurtsan’ın en çok deli doluluğunu, yaramaz bir çocuk gibi dünyayı sorgulamaktan vazgeçmemesini ve doğru bildiği yoldan hiçbir şey pahasına sapmamasını sevdim. Hastalığının son döneminde karşılaştığımız bir şarap tadımında merakı, enerjisi ve yeni bir şey öğrendiğinde gözlerinde oluşan parıltıyla beni yine şaşırtmıştı.
Beni hep şaşırtmayı başardı
Pek çokları, kendisinin teknoloji ve internet üzerine çalışmalarını bilse de onunla saatlerce konuşmaktan büyük zevk aldığım tek konu gastronomiydi. Nereye giderse gitsin, hep ana akımın dışındaki lokantaları takip etmeye bayılırdı. Beyoğlu’nda girmeye bile çekineceğim ara sokaklardaki lezzet duraklarından, yurt dışında adını ilk kez duyduğum lokantalara kadar her zaman dağarcığında beni şaşırtacak mutlaka birkaç isim olurdu.
İyi bir centilmen ve şövalyeydi. Beğendiği veya aklına yatan bir konuyu, karşısında amansız bir ordu da olsa dünyayı umursamadan savunurdu. Hesapsızdı. Hiçbir zaman günlük çıkarların adamı olmadı. Dosdoğruydu. Tribünlere oynadığına hiç tanık olmadım. GDO (Genetiği değiştirilmiş organizmalar) konusunda tamamen zıt görüşlerimiz olsa da, saatlerce fikrimi değiştirmek için o sakin ses tonuyla anlatır da anlatırdı.
Sigaraya düşmandı
Sigaraya karşı büyük bir nefreti vardı. Kapalı mekanlarda ve dolayısıyla restoranlarda sigara içmek yasaklandığında bu kanunun fahri bir müfettişi olmuştu. Gazeteciler ve dostlar lokantalarda buluştuğumuzda, gecenin ilerleyen saatlerinde diğer masaların gitmesiyle birlikte tiryakilerden biri mutlaka sigarasını veya purosunu çıkartır, sevimli gözlerle restoran sahibine bakıp kibriti çakar. Diğerleri de ardından birer birer tüttürmeye başlarlar. Böyle 1-2 gecede, sevgili Yurtsan’ın nasıl deliye döndüğünü ve koskoca kalabalığa sigaralarını söndürtmeyi başardığını gözlerimle şahit oldum. Sorduğumda, kendisinin de eskiden çok fazla sigara tükettiğini ve hastalığa yakalandıktan ve birinci aşamada alt ettikten sonra tamamen bıraktığını söşlemişti.
“Şeytan tüyü var” derler ya
Yurtsan, nev-i şahsına münhasır bir adamdı. Sanki Türkiye’ye de bir gömlek büyüktü. İyi kalbi ve keskin zekasıyla bir yanınızdan mutlaka yakalardı. “Şeytan tüyü var” derler ya, işte öyleydi. Her konuşmamızın ardından gülümseyerek yanından ayrıldığım ender insanlardan biriydi. Kendisini, yaptıklarını, enerjisini özleyeceğim. Nur içinde yatsın...