Murat Bozok

Murat Bozok

bozokmurat@gmail.com

Tüm Yazıları

Her gün üç öğünden bir ömür boyu yaklaşık 70 bin defa yemek yerken, bunların içeriğinden emin olamamak endişe verici bir duygu...

Benim anlayamadığım bir şey var. Yeme-içmenin insan yaşamındaki öneminin spor, eğitim, kültür ve sanat, bayındırlık gibi unsurlardan az olmadığına inanıyorum. Sanki boğazımızdan geçen lokmanın kalitesini ve kıymetini önemsemiyor muşuz gibi geliyor. Halihazırda yapılan gıda denetimlerinin ve koyulan standartların kimseyi tatmin etmediği de gün gibi ortadayken, bu konudaki boşvermişliğimizi başka türlü izah etmek mümkün değil...
Türkiye’de pazarda, manavda, kasapta, markette veya her nereden gıda alışverişi yaparsanız yapın, korkunç derecede bir güvensizlik duygusu hakim. Kimsenin aldığı ürünün etiketinde yazana ve içeriğine inancı yok.
Bu güven erozyonunun farkında olan satıcıların bir kısmı, ürünlerini farklı sıfatlar kullanarak pazarlama yolunu seçiyor. En çok kullanılanlardan bazıları; “organik”, “GDO’suz”, “doğal”...
Tabii ki bu konuda da sapla saman birbirine karışıyor. Boşluktan yararlanan kendini bilmezler yüzünden, ürünlerini büyük bir saygı ve alın teriyle üreten üreticiler de aynı çerçevede değerlendiriliyor. Bir liste yapmak gerekirse halkın alışveriş yaparken en tedirgin olduğu ibarelerin bazıları:
* “Organik” etiketi... Fiyatlarının cep yakması ve denetimin yetersizliği nedeniyle kafaların en çok karıştığı nokta.
* “Ayvalık” zeytinyağı, “Çanakkale” domatesi, “Ezine” peyniri gibi ürünlerin yetiştirildikleri yerlere yapılan göndermeler
* “GDO”suz sıfatı
* Yumurta, ekmek gibi ürünlerin doğallına atfedilen “Köy” ibaresi.
* “Tekirdağ” köftesi, “Maraş” dondurması gibi belirli bir bölgenin kültürel zenginliğiyle ilgili ön isimler.
* “Olta” balığı, “deniz” levreği gibi balıkların doğal ortamında avlandığına ilişkin sıfatlar.
* “Rum” meyhanesi, “Lübnan” restoranı gibi bir kültüre atfedilerek açılan mekanlar.
Eminim bu örnekler çoğaltılabilir. “Ne yersek, oyuz” diyoruz ancak ne ne yediğimizi biliyoruz ne de bu konuda endişelenmekten öte bir adım atıyoruz. Bu hepimizi ilgilendiren derin bir sorun. Bu konuda herkesin daha yüksek sesle konuşma zamanı geldi ve geçiyor. Kendinizi önemsemiyorsanız, ülkenizi önemsemiyorsanız, çocuklarınız için bu konuda bir adım atın...