Dünyada zeytinyağının altın dönemini yaşadığı bugünlerde, Türkiye’de kişi başı tüketim yıllık 1.2 litre. Yemek kültürümüzün en önemli parçalarından biri olan zeytinyağı için yeni ve farklı bir şeyler yapmamız lazım
Geçen sene hasat anlamında verimli bir yıl değildi. Bu yıl da zeytin ağaçlarının kıyım kararlarının gölgesi vardı. Tüm olumsuzluklara rağmen, geçtiğimiz hafta sonu Ayvalıklılar yüzyıllardır ekmeklerini yedikleri ve ‘ölümsüz ağaç’ olarak nitelendirdikleri zeytinliklerinde, hasat şenliğini kutladılar.
YUNANİSTAN BİZDEN FAZLA TÜKETİYOR
Gezip gördüğümüzde herkesin kendince sıkıntıları vardı. Türkiye’de kişi başı zeytinyağı tüketimi yıllık 1.2 litre. Başka bir deyişle ayda sadece 100 mililitre zeytinyağı tüketiyoruz. Komşumuz Yunanistan’da kişi başı yıllık tüketim 25 litre seviyelerinde.
Kıyaslamak gerekirse, bizim tam 20 katımız. Dünyada zeytinyağının altın dönemlerinin yaşadığı bugünlerde, bu rakamlar bize yakışmıyor. Anlaşılan sağlık vurgusu yeterli etkiyi yaratamamış.
Zeytinyağının Türkiye’de bu kadar az tüketilmesinin en önemli nedeni; fiyatı. Sofralarımızda tüketilen diğer yağlarla arasında en az iki-üç kat fiyat farkı var. İnsanımız birçok ürüne gözünü kırpmadan para harcarken, işin içine sağlıklı ve kaliteli gıda girince o noktada duruyor.
MERDİVEN ALTI ÜRETİME DİKKAT
Diğer bir sorun da üretim kısmında... Türkiye’de yasal olarak yıllık 65 bin ton zeytinyağı üretiliyor.
Yasal diyorum çünkü tahminlere göre bir bu kadar da, merdiven altı üretim var. Vergisini ödeyen, yatırım yapan ve bu işi ciddiye alanların en büyük sıkıntısı, içinde ne olduğu belli olmayan tenekelerde yapılan zeytinyağı ticareti. Bu tarz üretimin, korsan taksicilikten veya kaçak DVD satmaktan pek de bir farkı yok.
Gerekli ruhsat ve kontrolleri yaptırmadan, hangi koşullarda üretildiği belli olmayan, üstüne üstlük de devlete hiçbir vergi ödemeden yapılan bu ticaret, dürüst ve adil üretim yapanların karşısına büyük bir haksız rekabet olarak çıkıyor.
Tabloya bakıp, iç karartabiliriz ancak güzel gelişmeler de yok değil. Beğenmediğimiz zeytinyağı tüketim oranları son altı yıl içerisinde ikiye katlandı ve bu noktaya geldi.
Gelinen nokta iyi olmasa da, tüketim oranlarındaki bu hızlı yükseliş gelecek adına ümit veriyor. Özellikle basının ve sağlık uzmanlarının zeytinyağına olan ilgisinin sonuçlarını görmek mümkün.
ŞEFLERE BÜYÜK GÖREV DÜŞÜYOR
Zeytinyağı tüketim oranlarının artmasında, biz şeflere de önemli görevler düşüyor. Zeytinyağlılar, Türk mutfağını ayrıştıran en önemli değerlerin başında geliyor. Bu anlamda uzun yıllardır taş üstüne taş koymuşluğumuz yok. Zeytinyağı kullanımına yeni bir soluk getirmek boynumuzun borcu.
Bu bağlamda, Ayvalık zeytin hasadına birlikte katıldığım, Yudum zeytinyağlarının ‘Genç Lezzetler’ kampanyasını önemsiyorum. Tüm kutsal kitaplarda adı geçen, 1000-2000 yıl yaşayabilen ağaçlardan elde edilen bu muhteşem meyvenin değerini bilmek ve yemek kültürümüzün en önemli parçalarından biri olan zeytinyağı ile yeni ve
farklı bir şeyler yapmak hepimizin boynunun borcu...