Şarap konusunda uluslararası başarılara imza atmış İsa Bal ve Gence Alton’la, dünya şarap trendlerini ve Türkiye’de şarabın geleceğini konuştum
Türkiye’nin şarap konusundaki iki lider ismiyle, dünyadaki trendleri ve Türkiye’de şarabın geleceğini ele aldık. Biri, milli servetimiz İsa Bal. Sommelier’lık (şarap uzmanlığı) konusunda Avrupa şampiyonluğu var. Ayrıca, dünyanın en iyi üç restoranı arasında gösterilen 3 Michelin Yıldızlı Fat Duck’ın da baş sommelier’i... Söyleşimize katılan diğer isimse; yıllarını şaraba vermiş Gence Alton... Amerika’da profesyonel olarak şarap ticaretiyle uğraşıyor. Az bulunan şaraplar konusunda müzayede ve perakende alım-satımı yapan büyük bir şirketin sahibi... Güzel bir yaz akşamında üçümüz keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.
* Şarap konusunda dünyada neler oluyor?Gence Alton: Ben Amerika’dan bahsedeyim. Amerika şarap pazarı giderek büyüyor. Olanaklar sonsuz. Şarap piyasası da henüz doyuma ulaşmış değil. 4-5 senedir ciddi ekonomik kriz yaşanıyor. Bu da restoranlardaki tüketimde düşüşe sebep oldu. İnsanlar daha çok evlerinde şarap içmeyi tercih ediyorlar.
* Amerika’daki şarap fiyatları krize bağlı olarak düştü mü?
G.A.: Kaliforniya şaraplarının fiyatları şu an en alt seviyede. Bunun daha da altını görebileceğini düşünmüyorum. Ama az bulunan kaliteli Avrupa şarapları değerlerini koruyor. Örneğin ‘Lafite’ fiyatları şu anda inanılmaz... Çin ve Hong Kong başta olmak üzere, Asyalı alıcılar bu şarabı başka bir noktaya taşıdı.
İsa Bal: ‘Lafite’ tam bir mit oldu. Rekoltesi önemli değil... Tabi ki iyi yılları daha pahalıya gidiyor ama normalde de yanına yaklaşmak olanaksız.
* Peki Avrupa ne durumda?
İ.B.: İngiltere henüz Amerika kadar şaraba para harcamıyor. İngiltere’de ortalama bir şişenin fiyatı 5-6 pound, yani 15 TL civarı.
G.A.: Amerika’da bu rakam 13-14 dolar civarlarında...
İ.B.: Türk şarapçılarının dikkatini bu fiyatlara çekmek istiyorum. Bu fiyatlara içilebilir ve kaliteli şarap üretmeye konsantre olmaları gerekiyor. Gelelim İngiltere’ye... İngiltere’ye Rus ve Asyalı akımı var. Onların talebi, şarap fiyatlarını tırmandırıyor. Özellikle yüksek fiyatlı Bordeaux’larda... Bir de, İngilizler tüccardır. Çin ve Hong Kong’a giden çoğu şarabın ticaretini de yapıyorlar. Büyük şarap müzayedelerinde hep birinci sıradalar.
* Ortalama bir İngiliz vatandaşının beğenileri neler?
İ.B.: Amerikalılarla kıyaslarsak, tutucular. Fransızlar ve Avrupa’nın diğer milletlerine göre daha liberaller. Kırmızı olarak Bordeaux, beyaz olarak da Burgonya ilk tercihleri. 2-3 senedir yaz aylarının sıcak geçmesinden dolayı, beyaza biraz daha kayma var. Özellikle beyazda Alman ve Avusturya’nın kolay içimli şarapları çok gözde.
* Türkiye’yi nasıl değerlendiriyorsunuz?
İ.B.: Ben şarap işine başlayalı 10 yıl oluyor.
10 yıl önce yurt dışında Türk şarabını konuşamazdık. Diyecek sözümüz de yoktu. “Bağlarımız çok” diyebilirdik sadece.
G.A.: Türkiye’ye seyahat eden bir kesim var Amerika’da. Genelde olumlu izlenimlere dönüyorlar. İsa’ya katılıyorum. Kalitede çok yol kat ettik. Ama dikkatli olmamız gereken esas nokta, tutarlılık. Rekolteden rekolteye tabi ki farklılıklar olacak. Ama her sene gözle görülen değişiklikler oluyor. Bu da bir şarabın restoran listelerine girmesindeki en büyük handikapların başında geliyor. Müşteri devamlılık istiyor. Bağcılık ve üretim miktarındaki değişiklikler en önemli sorun.
İ.B.: Son 10 yılda göğsümüzü kabartan gelişmeler kaydettik. Belirli bir kaliteyi yakaladık. “Bu işi bitirdik” diyemeyiz. İmajımız şu anda daha nötr durumda. Hafif bir ilgi var. Şaraplarımızın tadına bakınca tatlı bir şaşırmayla karşılaşıyoruz. Bu resmin aydınlık kısmı. Bir de karanlık kısmı var... İhracatımız çok alt seviyede. Üreticilerimizin yurt dışı pazarlarını iyi analiz ettiklerini düşünmüyorum. Bir de kalitede bağcılığın çok etkisi var. Üreticilerin kontratla üzüm aldığı bağlarda eğitim vermesi ya da kendi bağlarını kurması lazım. Sağlam bir kontol mekanizması gerekiyor. Şarap bağda başlar, bağda biter.
G.A.: Çok doğru bir tespit.
İ.B.: Şu an emekleme aşamasındayız. Üzüm çeşitlerinin doğru anlaşılması zaman alacak. Bu da tek nesilde olacak iş değil.
G.A.: Artık üreticilerin çok sesli olması ve birlikte hareket etmesi gerekiyor. Büyük üreticilerin, küçükleri de yanına alıp “Türkiye’nin pazar payını nasıl arttırırız?” diye hareket etmesi lazım. Birkaç oluşum var. Sayılarının artması gerekiyor. Bu şekilde Yunan şarapları son birkaç senede büyük atak yaptı.
İ.B.: Belki bizim Gence’yle ayıbımız; Türk şarapları için bir envanter veya değerlendirme yapmamış olmamız. Üretici sayısı 100’ü geçti. Bilirkişilerin bir araya gelip her sene şaraplarla ilgili rehberlik edebilecek kayıt oluşturmaları gerektiğini düşünüyorum.
* Yurt dışında şarap trendleri nasıl?
İ.B.: Roze şampanyanın önlenemez yükselişi var. Ayrıca İtalyanların köpüklü şarabı Prosecco’ya da oldukça fazla ilgi var.
G.A.: Merlot’nun kaybettiği prestijini, geri kazandığını düşünüyorum. Avusturya beyazları çok önde. İspanyolların da makul fiyatlara kaliteli şarap sunmalarından ötürü önemli atakları var.
* Türkiye’nin yurt dışında rakipleri kimler? Nasıl bir strateji izlemeliyiz?
İ.B.: Fransa, İtalya ve İspanya’nın dokunulmazlıkları var. Onlar ayrı ligde.
G.A.: Amerikan şarabı kendi iç pazarında çok tüketiliyor ancak yurt dışında bu üç ülkeyle boy ölçüşebilecek konuma henüz gelmedi.
İ.B.: Bu üç ülke kremanın en üst tabakası. Onların pazar payından almamız çok zor. Bu gerçekleşse bile geçici bir süre olabilir. Arada kaybolmamamız gerekiyor. Bizim rakiplerimiz daha çok Arjantin ve Şili gibi ülkeler. Mesela,New York’ta Arjantin şaraplarına büyük ilgi var.
G.A.: Evet özellikle doğu yakasında... Şili’de de revaçta.
* Türkiye’nin yurt dışında en çok hangi üzümleriyle iş yapabileceğini düşünüyorsunuz?
G.A.: Benim favorim Öküzgözü. 10 yıl önce de öyleydi. Beyazlarda Emir’i farklı bir yere koyuyorum. Kalecik Karası’nı da joker olarak bu dörtlünün yanına koyabiliriz. İyi yapılınca harika oluyor.
İ.B.: Benimkisi beyazlarda Narince, kırmızılarda Boğazkere. Boğazkere üretilmesi ustalık isteyen bir şarap. Narince ise dünya çapında başarılı olabilecek bir üzüm cinsi. Kalecik Karası ise kaprisli bir üzüm.. Ama Gence’nin de dediği gibi ustaca yapılırsa ortaya iyi bir şarap çıkıyor.