Murat Bozok

Murat Bozok

bozokmurat@gmail.com

Tüm Yazıları

Dilimiz, yani tat alma duyumuz, yapılan tüm bilimsel araştırmalara rağmen gizemini korumaya devam ediyor

Çoğumuz küçüklüğümüzde bırakın patlıcanı yemeyi, kokusuna dahi tahammül edemezken, yaş kemale ermeye başladığında favori yiyeceklerimizin en tepesine yerleştiririz. Yaş ile lezzet arasındaki bağlantıyı gösteren bir diğer unsur da ‘çocuk mönüleri’dir. Restoranlarda verilen çocuk mönüleri, genelde birbirine benzer ve içinde köfte, makarna, tavuk kanadı, patates kızartması ve çikolatalı tatlı vardır. Bu yiyeceklerin hiçbirine hayır demesem de, hepsi lezzet olarak tekdüzeliği temsil eder. İnsanoğlu olgunlaştıkça; yaşadığı tüm acıları, mutlulukları ve farklı renkleri de paralel olarak yediği yemeklerde arıyor. Küçük yaşlarda acı, baharatlı veya ekşi gibi riskli lezzetlerden kaçmak doğal görülebilir. Belki de yaş ilerledikçe ve tecrübe arttıkça, bu riskler esasen hayatın bir güzelliği ve farklılığı gibi algılanmaya başlıyor.
Osaka Üniversitesi’nden Inui Yamamoto’nun fareler üzerinde gerçekleştirdiği ilginç deney de yukarıda belirttiğim düşüncemi doğruluyor. Gözlemlenen fareler, hayatlarının ilk çeyreğinde devamlı tatlı yemekler tercih ederken, son çeyreklerinde daha çok acı ve ekşi yiyecekleri tercih etmişler. Bu gerçek saptansa da, yiyecek tercihlerinin zamanla değişmesinin altında yatan bilimsel nedenler bir süre daha soru işareti olarak kalmaya devam edecek gibi duruyor.

Küçük porsiyonlar, farklı yemekler
Lezzet alma duyumuzla ilgili birçoklarımızın bilmediği bir gerçek daha var. Yapılan araştırmalarda bir yemeğin lezzetini sadece ve sadece ilk üç yudumda alabildiğimizi kanıtlamışlar. Bir başka deyişle, üç lokmadan sonrasını lezzet için değil, sadece karnımızı doyurmak için yiyoruz. İlk üç yudumdan sonra dilimiz ve ağzımızdaki tat alma sensörlerimiz tembelleşip köreldiğinden, beynimize lezzet adına bir sinyal ulaştırmaları imkansızlaşıyor. Bu yüzden yemeği daha keyifli bir deneyim haline dö-nüştürebilmek için, bilimadamları küçük porsiyonlarda farklı yemekler yememizi tavsiye ediyor.
Belki tüm bu araştırmalar sadece karnını doyurmak için, yani yaşamsal ihtiyacını karşılamak için yemek yiyenlere çok fazla anlam ifade etmeyecektir. Bir de farklı aromaların birliktelerini keşfetmekten keyif alanlar var. Bu yolda bilim her ne kadar birçok şeyi açıklamakta kifayetsiz kalsa da, biz lezzet sevdalıları deneme-yanılma yöntemiyle ilerlemeye devam edeceğiz.