Murat Bozok

Murat Bozok

bozokmurat@gmail.com

Tüm Yazıları

Barselona’daki bir restorandan, yemek süresince tüm hissettiklerinizi detaylarıyla açıklayan bir çıktı alarak ayrılıyorsunuz

Barselona’nın en yüksek teraslarından birinde ‘Dos Cielos’ isimli bir lokanta var. Bu restoranın en ilginç özelliği, müşterilere takılan ‘sensography’ isimli aparat... Sensography’nin Türkçe’deki en iyi karşılığı ‘his ölçer’ veya ‘hissiyatmetre’. Bu aparat, yemek süresince hissettiklerinizi ölçüyor. Tüm duygularınızı tarıyor. Çıkışta da bunları kağıda döküp bir çıktı halinde hediye ediyorlar.
Bunu yaparken felsefelerini şu şekilde özetliyorlar: “Bir yemeği tadarken neler hissedersiniz? Lezzetini nasıl yorumlarsınız? Bu tatlar hangi anılarınızı canlandırır? Biliyoruz ki yemek deneyimini tarif etmek hiç kolay değil... Yemek yerken tattığınız lezzetleri, duygularınızı, hissettiklerinizi, çağrışım yaptıklarını açıklayabilmek ve size grafiklerle gösterebilmek için hissiyatmetre denilen aleti kullanıyoruz.”
Gerçekten bu kadar zor mu yemek yerken hislerimizi ifade etmek? Ömrümüz boyunca ortalama 70 bin kez yemek yediğimizi düşünürseniz daha kolay olmalı... Bir yemek en basit anlamıyla ya güzeldir ya da kötü... Güzellik ve kötülük derecesine göre duygularımız değişir. Yemek yerken ne hissettiğimizi bize söylemesi için başka bir aparata ihtiyacımız var mı?

Haberin Devamı

Müşteriye değil, işletmeciye hizmet
Ayrıca, bir restoran deneyiminde duygularımızı etkileyen tek öğe yemek midir? Patronunuzla kavga ettiğiniz, sevgilinizle aranızın bozuk olduğu bir akşamda yediğiniz yemekten zevk almanız mümkün mü? Veya ailenizden birinin sağlık problemi olduğu bir gün, dünyanın en iyi yemeği olsa boğazınızdan geçer mi? Lokmanızı ağzınıza atarken sevgilinizin gözlerinin içine bakıp ne kadar şanslı olduğunuzu düşünüyorsanız, içinizi kıpırdatan yemek midir acaba?
Bir de anılar var... Mesela rahmetli babaannemin evinin bahçesinde iki tane büyük incir ağacı vardı. Yazın sonlarına doğru ne zaman kendisini ziyarete gitsek, o yoğun incir kokusunu buram buram ciğerlerimize çekerdik. Babaannem, böyle bir günde rahmete kavuştu. Vefatını duyup evine gittiğimizde yine etrafta yoğun bir incir kokusu vardı. O günden bu yana, incir kokusu babaannemin vefatını anımsattığından olsa gerek, bana hep büyük rahatsızlık verir. Yan masada birisinin yediği yemekten aldığım incir kokusunun bana hissettirdiklerinin ayrımını yapabilecek bir makine yeryüzünde var mıdır?
Restoran işiyle uğraşanların en büyük şansı, -belki de şanssızlığı-, misafirlerin tepkilerini hemen görebilmek... Bunun için iki tane gözden başka bir şeye ihtiyaç yok... ‘Sensography’ adlı aleti restoranlarında deneyenler hoş bir atraksiyon yapmışlar. Misafirlerine farklı bir deneyim sunmuşlar. Müşteri olarak herhangi bir lokantada yemek yediğimde zaten yemeklerin bana hissettirdiklerinin çok iyi farkında oluyorum. Bence asıl soru; restoran sahipleri misafirlerinin neler hissettiğinin farkına varıyor mu? O yüzden bu aletin asıl getirisinin, müşterilerden ziyade, bu sonuçları doğru analiz edebilecek lokantacılara olacağını düşünüyorum.