Ülkemizde her önüne gelen restoranları eleştiriyor, hem de amansızca... Yemek, yüksek kültürün bir parçası olmaya başladığından bu yana, insanlar fikirleri olduğunu gösterebilmek için birbirleriyle yarışıyor.
Peki restorancıların hiç mi hataları yok? Hem de nasıl...
Türkiye, her sektörde olduğu gibi, kolay yoldan para ve şöhret peşinde koşanlarla dolu. Bilmedikleri ve içine girince öğrendikleriyse restorancılığın milyonlarca ayrıntıyla gece - gündüz uğraştıktan sonra, sanıldığı kadar para kazanılan bir iş kolu olmadığı...
Üzerlerindeki yükse ağır mı ağır. Bana sorarsanız, restoran açmakla delilik arasında ince bir bağlantı var.
Dünyanın en pahalı et ve balığını sunmak zorunda olan, personel konusunda inim inim inleyen, mülk sahiplerinin karşılarında bir restorancı görünce kirayı ikiye - üçe katladığı bir ülke burası. Uzatabileceğimiz bu listenin en tepesinde de Demokles’in kılıcı gibi eleştirmenler var.
Sığ sularda gurme olmak
Bu konuda net olmakta yarar var. Nasıl ki, eğitimsiz ve donanımsız birçok kişi kolay para ve şöhret uğruna iki kuruşu birleştirip restoran açıyorsa, aynı kafada olup ama risk almaktan korkan birçokları da sığ sularda gurme ve eleştirmen oluyor.
Bilgileri ve tecrübeleri sorgulanmaya muhtaç birçok kişi, acımasızca eleştiri yapmaktan geri durmuyor.
Restoran misafirlerinin olumlu ve olumsuz eleştirilerini açıklayabileceği yüzlerce mecra var. Sosyal medyada, bloglarda, gazetelerde ve web sitelerinde atıp tutmak serbest. Yazılan her bir cümle, restoranla birlikte sonsuza kadar yaşıyor.
Restoranları derecelendirmeye, olumlu veya olumsuz eleştirmeye herkes bu kadar meraklıyken, bizleri birileri derecelendirse acaba nasıl hissederiz?
Bu kez restoranlar eleştiriyor
Geçen günlerde, www.finedininglovers.com isimli bir web sitesinde bazı restoranların bir araya gelerek, misafirlerini derecelendirdiklerini ve not verdikleri bir işbirliğine gittiğini yazıyordu. Açık söylemek gerekirse, fikre bayıldım.
Rezervasyonlarına sadık kalıp kalmadıkları, ne kadar bahşiş bıraktıkları, gereksiz şikayetlerde bulunup bulunmadıkları, personele ne kadar saygılı davrandıkları, bir çay içip restoranın sahibi gibi davranıp davranmadıkları, bir kadeh sonrası sarhoş olup kendilerini ne kadar kaybettikleri gibi birçok madde var...
Sapla samanın birbirine karıştığı yeme içme piyasamızda, elbette işini düzgün yapanlar hak ettikleri yerlere mutlaka gelecek. Bu restorancılar ve aşçılar için de geçerli, televizyonda program yapanlar, gazeteciler, eleştirmenler veya sosyal medyada fotoğraf paylaşanlar için de.
Başarıya giden bu yolda işini iyi yapmak kadar, ahlaklı olmanın da önemini kavrayanlar, bir adım öne çıkacak....