Geçen hafta NY Times’ın gurme ekinde yayımlanan bir yazı, Guy Fieri’nin lokantasını yerle bir etti. Eleştirmenin sorduğu şu soru kaldı geriye: “Acaba kalitenin bu kadar kötü olmasının sebebi, turistlere hitap etmesi mi?”
ABD’de en çok dikkate alınan ve restoranların kaderlerini belirleyen şey, ne Michelin Yıldızı ne de Zagat’tır; Demokles’in kılıcı gibi şefleri titreten tek yayın organı, New York Times’ın çarşamba günleri yayınlanan ‘yeme-içme eki’dir. Darısı bizim medyanın başına... Bu ekte, televizyon şovlarıyla tanınan Guy Fieri’nin Times Meydanı’nda açtığı lokantayla ilgili öyle bir eleştiri yayımlandı ki geçen hafta, böyle yerden yere vurmaya hayatımda şahit olmadım. Birden dörde kadar skalada notlar verilirken, klasmanda olmayan ‘zayıf’ notuyla değerlendirilmiş lokanta. İçtikleri içecekten, yedikleri yemeğe kadar restoranın her unsuru o kadar aşağılanmış ki, ne kadar kötü olursa olsun, bir parça acımasız geldi okuyunca.
New York Times’ın internet sitesinde en çok hit alan ve yorumlanan haber olmasının sebebi, yazının acımasız ve sansanyon yaratacağı baştan belli olan üslubudur belki de. Bir diğer sebebiyse, restoran sahibinin ‘her şeyi ben bilirim’ tarzında televizyonda program yapması sanırım. Gordon Ramsay’in restoranlarında çalıştığım dönemde, hem eleştirmenlerin hem de restoranlarda yemek yiyen misafirlerin benzer tepkilerine şahit olmuştum. Gordon Ramsay
televizyon dünyasının en sert eleştirmenlerindendir. Hal böyle olunca, misafirlerin bir kısmı “Nasıl bir eksik yakalarım da Gordon’a giydiririm?” düşüncesiyle yemeğe geliyordu. Gordon Ramsay’inse insanlara amennası yoktu. İngiltere’nin en etkili gurme eleştirmeni A. A. Gills’i bile restoranından kovduğu düşünülürse, derisini bu konuda oldukça kalınlaştırdığını söyleyebiliriz.
Turistlerin iyi yemek yeme hakları
Guy Fieri’nin yeni restoranı meşhur Times Meydanı’nın tam ortasında. Misafir kitlesiyse, tamamen şehre gelen yerli ve yabancı turistlerden oluşuyor. Yazıdaysa en çok bahsedilen, restoranın lokasyonu ve müşteri kitlesiydi. “Acaba kalitenin bu kadar kötü olmasının bir sebebi de turistlere hitap etmesi olabilir mi?” sorusu, sabaha kadar tartışılabilecek bir konu. Dünyanın her ülkesinde (buna Türkiye de dahil), turistik alanlarda malesef yemek ve servis kalitesi inanılmaz ölçüde dibe vuruyor. İşletme sahipleri turistlere ‘bir kerelik müşteri’ gözüyle bakıp, sonrasını umursamıyor. Bu bakış açısı kısa vadede sorun yaratmasa da, uzun vadede işletmenin sonu oluyor. Sosyal medyanın popüler olduğu günümüzde, hiçbir sorun sır kalmıyor. Şahsen tam bu sebepten, turist olarak gittiğim yerlerde, yerlilerin gözdesi mekânları tercih ediyorum. Hem kazık yememek, hem de yerlilerin beğeni ve alışkanlıklarını gözlemlemek adına... Turistlerin de iyi yemek yeme hakları olduğunu işletmecilerin gözden kaçırmaması gerekiyor. Yoksa her memnuniyetsiz ayrılan turist, hem kendileri hem de ülkeleri için olumsuz reklam yapan kötü niyet elçisine dönüşür...