Londra’daki lokanta, önümüzdeki sekiz ay boyunca rezervasyon alamayacak kadar dolu. Bence bu ilginin sebebi; sade ve lezzetli yemekleri uygun fiyata sunmalarıLondra’da şehir efsanesi haline gelen 10 masalık
Dabbaus’un adını bundan sonra daha sık duyacaksınız. Restoranın sahibi ve şefi Oliver Dabbous, böyle çılgınca bir talebi kendisinin de beklemediğini söylüyor. Önümüzdeki sekiz ay boyunca boş yer olmadığı için şu anda rezervasyon almıyorlar. Geçen hafta konuştuğum Financial Times’ta yemek üzerine köşe yazan bir gazeteci, ağustosa rezervasyon yaptırabildiğini anlatıp, yine de yer bulabildiği için şanslı olduğunu söylüyordu.
Oliver Dabbous, bundan önce İngiltere’nin en iyi ve bol yıldızlı restoranlarında çalışmış. En son ‘Texture’ isminde hafif moleküler gastronomi ağırlıklı yemekler yapan lokantada baş aşçılık görevinde bulunmuş. Mayfair bölgesine çok yakın mesafedeki 1 Michelin Yıldızlı Texture’da birkaç yıl önce yemek yemiştim ama çok da etkilenmemiştim. Belki aramın moleküler gastronomiyle iyi olmaması yüzündendir.
Oliver’nin tek başına açtığı ilk restoranı Dabbous ise, konsept-mönü olarak farklı ve etkileyici. Restoranı açarken mottosu ‘temiz ve yerel lezzetler’ sunmakmış. Bunu da başarmış. Kullandığı malzemelerin hepsini Britanya’daki yerel ve butik üreticilerden temin ediyor. Porsiyonları küçük. Fiyatları da, Londra’daki diğer restoranlarla mukayese edildiğinde, oldukça hesaplı. Başlangıçlar 7-8 Pound civarında, ana yemeklerse 15 Pound’u geçmiyor. Birçok yemekten oluşan tadım mönüsünün fiyatıysa
49 Pound.
Lezzetler rafineİki katlı Dabbous’ta, alt katta bar ve lounge var. Giriş katındaysa sade döşenmiş yemek alanı mevcut. Bu yalınlık ve sadeliğe her ayrıntıda rastlayabiliyorsunuz. Özellikle de yemeklerde... Lezzetler oldukça rafine. İlginç kombinasyonlar olsa da tatlarla hiç oynanmamış. Başlangıçlarda tütün yağı, viski ve arpayla tatlandırılan ince dilimlenmiş et çok iyiydi. Ayrıca karışık turunç ve rezene salatası, basitliğinin yanı sıra, olağanüstü lezzetliydi. Somonla aram iyi olmamasına rağmen, tadım mönüsündeki halini çok beğendim.
Fiyatlar hesaplı, yemekler sade ve lezzetli, masa sayısı da az olunca Dabbous, Londra’nın en çok konuşulan restoranı haline gelmiş. Birçoklarına göre, bu sene sonunda Michelin Yıldızı’nı veya yıldızlarını alınca fiyatlar fırlayacak. Bunu hep beraber göreceğiz ama bence Dabbous’un başarısının altında yatan ana felsefe, günün birinde küçük bir lokanta açmak isteyenler açısından ders niteliğinde. Abartıya kaçmadan, sade ve lezzetli yemekleri uygun fiyatla sununca bekleme listeleri de kaçınılmaz oluyor. Müşterilerin, daha çok da trend belirleyicilerin, Dabbous tarzındaki yeni restoranlara açlığı hiç bitmiyor. Bu gelişmelerin ışığı altında, tahminimce, Dabbous yakın gelecekte Noma’yı tahtından indirebilir.