Hakkasan’ın bundan kısa bir süre önce New York’ta açılan şubesi üzerine yapılan tartışmalar Türk mutfağının geleceğine de ışık tutuyor. Acaba her mutfak sofistike olmalı mı?
“Eğer New York’ta başarabilirsen, dünyanın diğer her yerinde başarılı olabilirsin” diye doğruluk payı yüksek bir laf var. İstanbul dışında, açıldığı her şehirde büyük sükse yapmış olan Hakkasan da bugünlerde New York testinden geçiyor. Times Meydanı’na birkaç blok uzaklıkta 43. Cadde’de bundan iki ay kadar önce kapılarını açan Hakkasan zorlu New York misafirlerinin yoğun eleştiri bombardımanına tutulmuş durumda.
Servis yavaş
Amerikalılar için Çin mutfağı algısı ucuz, büyük porsiyonlar halinde sunulan lezzetli ve kolay erişilebilir yemek demek. Hakkasan ise küçük porsiyonları, sofistike sunumu, oldukça kabarık hesapları ve yer bulmanın neredeyse imkansız olmasından dolayı New Yorkluların kafasını karıştırmış durumda. Bir de ilk günlerin verdiği kaotik ortamdan dolayı hızlı servisiyle bilinen Çin lokantalarının aksine yavaş ve sorunlu servis verince kıyametler kopmuş.
Bunları okuyunca aklıma ister istemez Türk mutfağı ve restoranları geldi. Bizim kültürümüzde de lezzetli tencere yemekleri dominant. Sunumun ön planda olmadığı, bol kepçe ama parmaklarımızı yedirten lezzetlerimiz var.
Fiyat, her daim restoran seçimlerimizde belirleyici olmuştur. Eminim “Böyle gelmiş, böyle gider” deyip farklı yollara sapmayanlarımız vardır. Katılmıyorum. Başarılı olsun veya olmasın farklı düşünenlerin, mevcut düzeni bir şekilde olumlu yönde değiştirmeye çalışanların yanındayım.
Fark, hayata renk katar
Halihazırda geleneksel tarzda yemek yapan yüzlerce lokantamız var. Bunlardan kimsenin şikayeti yok. Aksine nesiller boyunca bizi beslediler ve memnun ettiler. Umarım bundan sonrasında da kuşaklar boyunca devam ederler.
Bunların yanı sıra değişik bir şeyler deneyenlerin de Hakkasan örneğinde olduğu gibi eleştirilerin odağında olması kaçınılmaz. Farklı olan her şeyi beğenmek zorunda olmasak da farklılıkların hayatımıza renk kattığını unutmamak gerekiyor.
Tıpkı Çin mutfağı gibi Türk mutfağı da yüzyıllardır süre gelen zenginliğine, birkaç deneme yanılmayla kimse zarar veremez. Fikrimce esas ayıp, bu güzel miraslar üzerine herhangi bir şey eklememek veya eklemek için bir şeyler yapmaya çalışanları aşağıya çekmek olur. Eminim değişime çok kolay bir şekilde adapte olabilen New Yorklular, Hakkasan’ın Çin mutfağına kattıklarına da alışacaktır ve takdir edecektir. Bize de bundan ders çıkarmak düşer...