Murat Bozok

Murat Bozok

bozokmurat@gmail.com

Tüm Yazıları

Sayısız Michelin Yıldızlı meşhur şef Alain Ducasse, Katar’da, imza yemeği ‘deve yahni’ olan yeni bir restoran açtı

Alain Ducasse, Fransa’nın dünyaya sunduğu en büyük ve yetenekli şeflerin başında geliyor. Kendisi dünyanın dört bir yanındaki janjanlı restoranları arasında özel jetiyle mekik dokuması, mükemmeliyetçiliği, sayısız Michelin Yıldızı ve iddialı kitaplarıyla tanınıyor. Şimdilerdeyse daha çok Katar’ın başkenti Doha’da ‘Idam’ isimli yeni lokantasıyla konuşuluyor.
Londra’dan Osaka’ya,
St. Petersburg’dan Las Vegas’a kadar değişik coğrafyalarda sayısız restoranı olan bir şefin, Katar’da yeni lokanta açması çok da büyük haber değil. Yalnız, Katar’da açtığı restoranın mönüsü ve konsepti, öncekilerden oldukça farklı ve şaşırtıcı.
Doha’da açtığı restoran ‘Idam’, İslam Sanatları Müzesi’nin içinde konumlanıyor. Dekorasyonuna daha çok oryantal ve modernist çizgilerin hakim olduğu ‘Idam’da, alkol servis edilmiyor. Ayrıca yemeklerin yapımında da alkol kullanılmıyor. Bundan önce yazdığı yemek kitaplarındaki tüm tariflerin içinde alkolü mutlaka kullanan Ducasse’ın bu hamlesi, Batı dünyasında şaşkınlık yarattı. Ayrıca Ducasse’ın daha önceki tüm restoranlarında alkol satması ve adına üretilmiş şaraplar olması da bir parça ‘devrin adamı olmakla’ itham edilmesine yol açtı. Arap Yarımadası’nda ve de üstüne üstlük İslam Sanatları Müzesi’nin içinde alkol satmanın müslüman mahallesinde salyangoz satmakla eşdeğer olacağını, Batılı meslaktaşlarına ve basına açıklamakta güçlük çekti.

Pragmatik ve ucuz polemikler
‘Idam’ın mönüsü de biraz farklı. Örneğin en pahalı ve en çok talep edilen yemek,
48 saat ılık ateşte pişmiş ‘deve yahni’. Ayrıca yerel mezeler oldukça ön planda. Dünyanın farklı ülkelerinde Ducasse’ın yemeğini yemiş biri olarak burada bir parantez açmak isterim. Kendi adıma, bugüne kadar Ducasse’ın lokantalarına, doğduğu ve etkilendiği Güney Fransa’nın lezzetlerini sofistike ve modern bir anlayışla pişirdiği için gittim. Dünyanın her yanında açtığı restoranlarda kendi yemeğini pişiren bir şefin, son açtığı lokantada o coğrafyanın geleneksel yemeklerini yapmaya soyunmasını doğrusu çok anlayamadım. Nitekim, Doha’ya gidecek bir kişi, eğer meze ve deve eti yemeyi arzu ederse, eminim bunu Alain Ducasse yerine yerel bir ustanın elinden yemeyi tercih edecektir.
Ducasse’ın ‘Idam’ hakkında yapılan bir röportajda şöyle bir açıklaması var: “Bundan sonra restoran açacağım ülkelere kendi doğrularımı empoze etmektense, o coğrafyanın yerel değerleriyle bütünleşeceğim.”
Doğrusu bu polemiği bana pragmatik ve ucuz geldi. Gastronomi alanında zirveye oturmuş, bu işten büyük şöhret ve para kazanmış, sayısız Michelin Yıldızlı restoran açmış, boyunu aşan çok kıymetli kitaplar yazmış ve de 60’ına merdiven dayamış bir şef olarak, bu kadar eğilip bükülmesini garipsedim.
Kimbilir Ducasse, günün birinde İstanbul’un çekiciliğine dayanamayıp, bizim ellerde de bir restoran açar. İşte o zaman, bizim felsefemiz ve yerel güzelliklerimizle bütünleşmiş bir halde, ocakbaşlarına, esnaf lokantalarına veya kebapçılara sıkı bir rakip olarak gelmesi kimse için sürpriz olmasın...