Kuzey kürenin dört bir yanında şu anda bağbozumu yapılıyor. Bağbozumu bütün bir yıl boyunca üzümüne gözü gibi bakmış üreticiler için en telaşlı dönem. Sabahın erken saatlerinde başlayan çalışmalar gün boyunca devam ediyor
Dünyanın dördüncü büyük üzüm yetiştiricisi bir ülke olarak, bağbozumu bizim topraklarımızda da ayrı bir önem taşıyor. Hasat mevsimi her üründe olduğu gibi yorgunlukla birlikte kutlamayı da beraberinde getiyor. Bir yıl boyunca akıtılan alın terinin ardından artık üretim ve pazarlama aşamasına geçiliyor. Tarladan toplanan ürün, tüketicinin beğenisine sunuluyor. Bu yıl ülkemizde alkol yasaklarıyla birlikte, üzüm üreticisi bu coşkuyu buruk bir biçimde yaşıyor. Geleneksel hale gelen bağbozumu turları, bu sene yasaklar nedeniyle gerçekleştirilemedi. Her sebze-meyvenin bir festivali olurken, üzüm üreticisi bu anlamda ayrı düştü. Yapılan festivallerin ve bağbozumu turlarının tüketicinin bilinç- lenmesi açısından önemi büyük. Şehirli insanın topraktan giderek uzaklaştığı günümüzde, soframıza gelen ürünün kökenini görememek, hepimizi doğanın gerçeklerinden bir adım daha uzaklaştıyor.
Şarap üreticileri karamsar
Bağbozumu turlarının yapılamamasının bir diğer zarar verdiği sektör ise şarapçılık. Özellikle son dönemde ciddi yatırımların yapıldığı ve bir dünya oyuncusu olma yönünde hızlı adımlarla ilerleyen Türk şarapçılığına bu yasaklar darbe vuruyor. Tüm dünyadaki rakip ülkelerde festivaller düzenlenip, şarap tadım etkinlikleri yapılırken bizim bunu yapamamamız sektörün geleceği açısından karamsarlık yaratıyor. Şarap üreticisinin coşkusu kırıldığı gibi, en önemli pazarlama araçlarından birine de yeni yasalarla birlikte engel olunuyor. Geçimini bu sektörden sağlayan onbinlerce kişinin kafası oldukça karışmış durumda.
Bağcılık geleneğine sahip çıkılmalı
Gittiğim her ülkede, ürettiğimiz kaliteli şarabın “Türkiye markası” üzerinde olumlu etkilerini yaşamış bir kişi olarak, bu hedeften sapmanın bir hata olduğunu düşünüyorum. Kaliteli şarap üretimi ve buna gösterilen hoşgörü, yıllar boyunca müslüman ve modern Türkiye’yi, klasik ortadoğu zihniyeti ve coğrafyasından ayrıştıran bir nüanstı.
Katma değeri yüksek ürünler yapma idealindeki Türkiye için şarap üretimini kösteklemek değil desteklemek gerekir. Bu kadar ciddi yatırımın olduğu ve yüzyıllardır alınteriyle bu topraklarda üretim yapan bağcıların geleneğine sahip çıkmamız gerektiğini düşünüyorum. 2023 hedefi doğrultusunda ilerleyen Türkiye’ye, bu hatadan dönerek daha büyük olacağına dair inancımı sürdürmek istiyorum...