Gile restoran, birinci yılını tamamlarken hız kesmeden “İyi bir restoran nasıl olmalı?” sorusunun cevabını vermeye devam ediyor
En son söyleceğimi başta söyleyerek başlayayım. Gile, benim İstanbul’da en keyif alarak yemek yediğim lokanta. Yemeklerinin geleneksel ile geleceği kucaklaması, kusursuz servisi, hiçbir yerde bulamayacağınız şarap menüsü, kendileri için özel imal ettirdikleri tabakları ve arkasında zerafet yatan tüm detayları ile gıpta ettiğim bir restoran. Gile ilk yılını arkasında bırakırken, yılmadan çizgisini yukarı taşımaya devam ediyor.
Yemeklerde ilk günden bu yana yerel ürünler ön plandaydı. Şimdi ise bir adım daha ileri gidip, Türkiye’nin farklı yörelerindeki sokak yemeklerini mutfaklarına alıp, parlatmaya başladılar. Tatlılardan ‘mesir macunu’, ‘tuhhafiye’, ‘bıcı bıcı’, başlangıçlardan ‘lakerda’, ‘pastırma’, ‘söğüş kelle’ bunun en güzel örneklerinden. Geleneksel lezzetlerin, yaratıcı ve yetenekli şeflerimiz tarafından yeniden yorumlanması, Türk mutfağının dünyada ön plana çıkmasının yegane yolu olduğunu düşünüyorum.
Fark yaratıyorlar
Gile’nin şefleri (aynı zamanda ortaklarından) sevgili Cihan Kıpçak ve Üryan Doğmuş son bir senede fark yaratmak için emin adımlarla ilerliyorlar. Kuyumcu inceliği ile üretilmiş tabak ve servis ekipmanları, hali hazırda görselliği çok zengin olan yemeklerini ayrı bir boyuta taşıyor. Seramik ustası Mehmet Kutlu’nun tasarımı olan bu tabakların yanı sıra duvarları süsleyen Mercan Dede’ye ait tablolar restoranın ruhu ile örtüşüyor. Ayrıca sadece kendi restoranları için ürettirdikleri özel şaraplar ile misafirleri için farklı bir deneyim ortamı sağlıyorlar.
Sevgili Cihan ve Üryan işlerine aşık, kendilerini çok iyi yetiştirmiş iki örnek genç şef. Geçtiğimiz hafta yaptığımız sohbette karınca misali bu yola çıktıklarını, sabır ve disiplin ile hedeflerine doğru gittiklerinden bahsediyorlardı. Son bir yıldır soluksuz bir şekilde nasıl çalıştıklarının yakından şahidiyim. Günün birinde Türk mutfağının dünyada üst lige çıkacağına inancım sonsuz. Bu inancın iki temel ayağı var. Birincisi çok zengin ve olağanüstü lezzetli yemek kültürümüz. İkincisi ise bu yemekleri rafine edip, Edirne’nin ötesine taşıyacak Cihan ve Üryan gibi değerli genç şeflerin varlığı...
“Bugün saat 15.00’te Kanyon Alışveriş Merkezi Remzi Kitapevinde ‘Mimolett’ isimli kitabımın imza günü var. Genç şeflerin sorularını cevaplamak, gastronomi tutkunları ile sohbet etmek üzere beklerim...”