Yemeğin güzelliğinin tek bir ölçütü vardır: Aklınızda ve yüreğinizde kalıp kalmaması...
Yıl sonu yaklaşırken 2011’in lezzet muhasebesini yapıyorum. Hangi yemekler hafızamda en çok yer etmiş, nerelerden ayaklarım geri geri giderek ayrılmışım? Kimseye haksızlık etmek istemem. Bu seçimi Türkiye’de geçen sene gittiğim ve yemek yediğim mekanlar arasından yaptım. Benim gidemediğim ama bu listeye girmeyi hak eden birçok yer olduğundan eminim.
Enteresan bir durum var bu seneki seçimlerimde. Listemde ‘Kocadon’ dışında fine-dining olarak tabir edilebilecek hiçbir lokanta yok. Türkiye’de çok az sayıda fine-dining restoranın olması bunun bir sebebi olsa da, yöresel ve yalın yemeklere elimizin ve bilgimizin daha yatkın olduğunu düşünüyorum. İşte listem...
Narlıca Kral Kasabı, Antakya:
Antakya’da yeni sanayi sitesinin içerisinde sadece tepsi et yapan bu lokanta geçen yılki favorim. Narlıca Kral Kasabı bildiğiniz kasaplardan değil. İçerisinde bir taş fırın var. Lezzet dışında, beklentiye girmemenizi tavsiye ederim. Tepsi et Türkiye’nin en güzel lezzetlerinden biri ve Narlıca Kral Kasabı da bu lezzetin isim kralı gibi. Yolunuz Antakya’ya düşerse, mutlaka uğramanızı öneririm.
Karaköy Lokantası, İstanbul:
İstanbul’dan listeme giren tek restoran Karaköy lokantası. Çok sofistike şeyler yapmıyorlar. Zorlamıyorlar. Sadece lezzetli ve mevsimsel yemekler yapıyorlar. Soğuk mezeleri ve yaprak ciğeri benim favorim. İstanbul’da keyifli yemek için banko adresim...
Kocadon, Bodrum:
Listemizdeki tek fine-dining restoranı Kocadon; Türkiye’de güzel şeyler de yapıldığının en önemli işaretlerinden. Bodrum gibi sezonsal iş yapılan bir tatil beldesinde, bu kadar üst düzey bir restoranı 25 yıldır muhafaza etmek büyük alkışı hak ediyor. Türkiye’de eğer bir Michelin Rehberi olsaydı, Michelin Yıldızı’nı alacak restoranlar arasında ilk sıralarda olurdu.
Antiochia, Antakya:
Asmalımescit’deki ilk restoranlarından sonra Antakya’da açtıkları ikinci Antiochia da bir lezzet abidesi. Dürümlerini özellikle tavsiye ediyorum. Takip ettiğim kadarıyla Antakya yemekleri, dünyanın yaşayan kültür mirasları listesine girmeye aday gösterilmiş. Bu haklı davalarında, muhteşem yemekleri ve önderliğiyle Antiochia’nın hakkını teslim etmek gerekiyor.
Dost Pide, Çeşme:
Çeşme’ye sadece Dost Pide’de yemek yemek için bile gidilebilir. Söylediklerine göre, fırınlarında zeytin odunu kullanıyorlar. Acayip bir lezzet. Çeşme’deyken öğlen olmasını beklememin en önemli sebebiydi.
Avşar Büfe, Ayvalık:
Genel anlamda tostla aram olmamasına rağmen, aklımı başımdan alan büfedir. Ayvalık tostunu bir gurme abidesine dönüştürmüştür. Ağzının tadını bilenleri 1-2 tanesi kesmeyecektir. Benden söylemesi.