07.09.2002 - 00:00 | Son Güncellenme:
Benim dünya güzeli arkadaşım Bahar Öztan Çolak ve dünya iyisi, genç iş adamı kocası Yavuz sonunda İstanbul, Bodrum derken Amerika’ya yerleştiler. Aslında burada kardeş kardeş yaşıyorduk. Gidişleri benim için çok üzücü oldu. Hatta itiraf etmekten utanmıyorum, bayağı da ağladım. Onların amacı, henüz 6 yaşında olan ateş parçası oğulları Yiğit’e iyi bir istikbal sağlamak tabii. Yavuz geçen gün Amerika’dan Türkiye’ye geldi. Ortak dostumuz ve bence Türkiye’de kadın kuaförü olarak imparatorluğunu ilan eden M&M Bahçecik’den sevgili Mehmet ile birlikte soluğu Reina’nın aynı adlı restoranında aldık. Hafta arası olmasına rağmen hayli hareketliydi. Şef Behzat Öztürk karşıladı bizi. Masaya bu kez Celal baktı. Uzun süredir böylesine keyifli bir yemek yememiştim. Sohbetimiz harikaydı. Çok eskilere gittik. Ön yemekte ben pembe biber ve vinaigrette sos ile somon& kılıçbalığı carpaccio aldım. Mehmet mantarla doldurulmuş tavuk göğsü ve tartar sos eşliğinde karides istedi. Yavuz ise karışık yeşil salata yedi. Ana yemekte ben ve Mehmet levrek ızgara, Yavuz porcini mantar ve buket sebze ile taze kekikli kremalı tavuk yedi. Tatlıda ikisi de kırmızı kart gösterdi ve kahveyi tercih etti. Ben mi? Ne siz sorun, ne ben söyleyeyim. Ne yazık ki tatlı yemediğim zaman kendimi doymuş hissetmediğim için buranın özel tatlısı olan ‘cassata’yı (susam ve haşhaş kabuklanmış, dağ çiçeği, kivi, dondurma ve krokan ile) götürdüm. Sohbetin devamını benim evde yaptık. 20 yıldır tanıdığım Mehmet dünya şekeri bir insan. M & M’de çalışan tüm personel de öyle. Hele benim saçımı tarayan Kadir, geleceğin patronlarından. Çocuk tatil bile yapmıyor, tam bir sanatkar. Efendim, reklamlar bitti. Şaka yapıyorum. M&M Bahçecik Kuaför’ün reklama ihtiyacı yok. Sosyete, siyaset ve iş dünyasının tüm medyatik isimleri burada zaten.
Şu an ANS Yapım’da koordinatör olan sevgili Volkan Öksüz ile uzun süredir görüşememiştik. İşlerimizin yoğunluğu yüzünden üç kez randevulaşmamıza rağmen hep erteledik. Sonunda şeytanın bacağını kırdık. Yemek, atmosfer, müzik, servis olarak bende gerçekten ayrı bir yeri olan Gümüşsuyu’ndaki Pucci’ye gittik. Patron sevgili Emrah Hattat da oradaydı. Kendisine ait olan Best TV ile ilgili kışa büyük bombaları varmış. Arka masamda Radikal Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Yeşim Denizel ile kızkardeşi sevgili Şebnem 10 kişilik bir hanımlar grubuyla yemek yiyorlardı. Çok keyifli bir geceydi. Volkan ANS’den çıkan pek çok programa emeği geçmiş iyi bir isim. Benim de İzmir’den hemşerim. Özellikle de atv’de yayınlanan ‘Yarınlar Umut Olsun’ adlı programın reyting patlamasında Volkan’ın rolü büyük. Geçtiğimiz sezon Metin Akpınar tarafından sunulan bu programı artık Esra Ceyhan sunuyor. Burada yapılan tüm yardımlar yerini buluyor, bilesiniz. Neyse, o gece salon şefi Ferit, halkla ve medya ilişkilerini yürüten Aylin Kesir bizi hiç yalnız bırakmadılar. Servisi garson Sedat Yükçü yaptı. Volkan carpaccio aldı. Ben içinde mantar, ıspanak, enginar ve soğan olan euro pizza yedim. Benim ana yemekteki seçimim deniz mahsulleri risotto oldu. Volkan ise şarap soslu, baharatla tatlandırılmış kırmızı etten meydana gelen ‘bistecca alla pizzaiola’ yedi. Tatlı cümbüşünde de tiramisu, frambuaz ve vanilya soslu cheese cake vardı. Yemek mükemmel, risotto çok başarılıydı. Hesap da böylesine şık ve yemekleri mükemmel olan bir İtalyan restoranı için çok ehvendi. Telefon numarası (0212) 293 67 32. Efendim, Uzakdoğu’nun farklı tatlarını birleştiren Tayland mutfağını sevenlere müjde. Hilton, İzmir’de 7 Eylül’e kadar, İstanbul’da ise 09-14 Eylül tarihleri arasında geleneksel Tai dekoru ve müziği eşliğinde Tayland Festivali başlıyor. Bu süre içinde Tayland’dan gelen 6 masaj uzmanı ayak, klasik Tai, Roya Tai masajı çeşitleriyle hizmetinizde olacak. Telefon numarası (0212) 315 60 00.
Laila’nın içinde yer alan Venge’ye uzun süredir yemek sözüm vardı. Buranın halkla ilişkilerini yürüten ve dünya tatlısı bir insan olan Dilek Terzioğlu artık bana ‘gel’ demekten sıkılmış, umudu da kesmişti. Sonunda can dostum İzzet Çapa ile birlikte sürpriz yaptık. Hafta arası olduğu için rezervasyona gerek yoktu. Ortaklardan sevgili Erdem de oradaydı. Diğer ortak olan ünlü playboy İzzet Antebi ise sanırım Hande Demir’in peşinde, Bodrum’daydı. Mönüyü şef Rüstem İzgi, garson Veli Yalçın ve aşçıbaşı İbrahim Özşan’e bıraktık. Önce közde patlıcan, soğan, şakşuka, gavurdağı salatası, çiğ köfte geldi. Ardından da döner ve çöp şiş ile karnımızı doyurduk. Masamız da git gide büyüdü. Önce İzzet’in sağ kolu Tolga Sezgin, yine Laila içinde yer alan Gatto Bar’ın ortağı Süleyman Köse ve işletmecisi Ergun Yıldız geldiler. Bir süre sonra da Le Cigare’ın ortağı Sabi Totah ile Le Select’in sahibi Kemal Koç. Son dönemde ismini sık duyduğum iyi bir balık restoranı olan Çapari’nin sahibi Metin Kocabaş da katılınca sohbet uzadı. Metin Bey’in şahsıma yönelik övgü dolu sözlerini yazamayacağım, "Yine havaya girdi" derler. O gece Park Şamdan’da bir geceliğine Bodrum’dan İstanbul’a gelen Ali Sayar ile iş adamı Erol User ve zarif karısı Berna vardı.
Le Select’de ise Tekofaks ve Panasonic’in Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Barmek, karısı Reyhan ve konukları eğleniyorlardı. Ayhan Ağabey, Amerika’ya check-up’a gitmişti, gayet sağlıklıymış. Reyhan ise son günlerde tansiyon ve şekerden şikayetçiydi, iyileşmiş, kilo vermiş, o gece çok şıktı. Kemal Koç küçük oğlu Serhat’ı da Amerika’ya ekonomi okumaya göndermiş. Ama Kemal çocuğunun istikbali için evini satmış. Çünkü bu yıl Laila’da işleri umduğu gibi gitmemiş. Kemal’i de garsonluktan tanırım, tırnaklarıyla patron oldu. Büyük oğlunu da Amerika’da okuttu. Ama sonunda Türkiye’ye getirdi ve ülkesine yararlı olması için burada çalıştırdı. Kutlamaya değer. Kış, eğlence yaşamında büyük bir hareket ve bereketle başladı. Dilerim yaz aylarında bazı eğlence yerlerinde yaşanan hayal kırıklığı kış sezonunda olmaz. Aslında mekan sahiplerinin çoğu bir yandan seçim, öte yandan gelecek ramazan ayı nedeniyle tedirginler. İlk bomba yine Sellam, Çapamarka, Vodka, Catwalk gibi markaları yaratan can dostum İzzet’den geliyor. Levent’teki eski People’ın yerine 23 Eylül’de ‘Friends& Trends’ diye bir restoran-bar açıyor. Türkiye’nin en iyi mimarlarından Ali Türker yine sanatını konuşturmuş. ‘Friends&Trends’de Rus, İtalyan ve Japon mutfağı hakim olacak. İzzet’in ikinci mekanı ise geçtiğimiz yıllarda Buda olarak açılan kışlık Laila. Burada can dostum, son günlerde yıldızı parlayan bir işletmeci olan Özlem Borgonovi ile birlikte. Konsept şimdilik gizli ama çok şık bir restoran-gece kulübü olacak. Adı ‘Livingroom’. İzzet, Ankara’ya da transfer oldu. Adı bende saklı olan Ankaralı ünlü bir iş adamı ile eğlencenin başkentteki merkezi Arjantin Caddesi’nde, 2003 Ekim’inde ‘Friends&Trends’in şubesini açıyor. Bitmedi; 9 Kasım 2003’de İspanya-Barcelona’da da bir şube açacak. Gelelim birader, pardon ağabey Celal Çapa’ya. Celo, Liman’da köklü bir değişiklik yapacak. Burada Safran, yani Aslı Altan ile birleşiyor. Tabii son anda bir değişiklik olmazsa. Şefik Öztek-Celal Çapa ikilisi dün kışlık Laila’yı açmak üzere ‘Gazinocular Kralı’ Fahrettin Aslan ile anlaşmayı imzaladılar. Maksim Laila’nın dekoratörü, Emin Uras ile Buz Bar’ı yapan Gökhan. İçinde 7 restoran olacakmış ama daha talep yok. ‘Elma Kabare’ olan bölümü, Şaziye’nin ortağı Aykut Kutluel’e gece kulübü yapması için vermişler. Bakalım neler olacak? İster misiniz sezon ortasında Fahri Bey fikir değiştirsin, belli olmaz. Çünkü dedikodulara göre bu proje en az 1 milyon dolarlık bir yatırım gerektiriyormuş ama ortaklarda bu kadar sermaye yokmuş. Celal, Swiss Otel’in yanındaki Taşlık Restaurant’ı aldı. 80 kişilik VIP bir yer açacak. Gümüşsuyu’ndaki Ritz Oteli’nin içinde de Yılmat A.Ş’nin (Türkiye’nin en büyük içki ithalatçısı) patronu Burak Türeci ve son iki aydır Zeynep Aslan ile büyük aşk yaşayan Burak Akkök restoran -bar açıyorlar. Aynı otelin içinde Süleyman Köse, Raşit Karakuş ve Oğuz Kayhan’ın sahibi olduğu kışlık Chocolate, Necdet Göral-Celal Altınel’e ait La Pergola’nın şubesi, Down&Town, Mori Sushi olacak. Beyoğlu’ndaki eski pavyon Casablanca, 1500 kişilik bir kulüp diskotek olarak hizmete girecek. Emre Ergani’ye ait Nişantaşı’ndaki Barlane ise yazlık Havana’nın içinde yer alan İtalyan restoranı Peperoni oluyor. Anjelique yerinde. Karafaki, Çaydanlık gibi eğlence yerlerinin sahibi Göksel Sunter ise Ortaköy’de beş katlı muhteşem bir bar-restoran ve disko açıyor. Reina’nın sahibi Mehmet Koçarslan, yazın olduğu gibi bu kış da bombalarını sona saklıyor. Büyük olasılıkla Çatana ile Baci, Anadolu yakasının yanı sıra Avrupa yakasında da Reina konsepti içinde yer alacak. Köşebaşı ise Mehmet Aksel’e ait olan Maçka’da D’ouef’in yerinde kışlığını açacak. Efendim, haftasonu yine koşturup durdum. Seba’dan çok sevgili arkadaşım Aşkım Sağıroğlu’nun evinde minik bir davet vardı. Hâlâ yakışıklı olan ünlü sinema sanatçısı babası Göksel Arsoy, annesi Sole Hanım, fiziğiyle ve oyun gücüyle dizilerin vazgeçilmez ismi olan erkek kardeşi Gökhan, kocası Ferit ile birlikte muhteşem bir yemek yedik. Aşkım restoran açacak kadar iyi bir aşçı. Yemek sırasında Göksel Ağabey ile güzel bir sohbet yaptık. Geçtiğimiz günlerde rahmetli olan Sami Hazinses’i anlattı. Şok olacaksınız ama 1000’e yakın filmde oynamış. Göksel Ağabey’in hafızalardan silinmeyen ‘Şafak Bekçileri’ndeki asker Memo rolünde müthişmiş. Geçtiğimiz yıl Sami Hazinses rahatsızlanınca Okmeydanı Hastanesi’ne kaldırılmış. 7 kişinin yattığı odada rahat edemez diye, Hülya Koçyiğit ve Göksel Ağabey başhekime ricada bulunmuşlar tek başına bir odaya alınması için. Ama Sami Hazinses kıyameti koparmış. Çünkü hep yalnız bir adam olduğu için o kalabalık onu mutlu ediyormuş. "Ama Şenaycığım, yine yalnız gitti. Cenazede kimseler yoktu" dedi acı acı Göksel Ağabey. Bu arada ‘Şafak Bekçileri’ni 13 bölümlük dizi yapmak istediğini söyledi ama iyi bir sponsor bulamamış. Halbuki b..tan sit-com’ların bir bölümüne 25 milyar filan yatırılıyor. Üstelik bu filmde Göksel Ağabey ailesiyle oynayacak. Neyse. Spor Federasyonu Başkanı da olan Göksel Ağabey 7-8 Eylül’de İstanbul Tenis Kulübü sponsorluğunda halka açık düzenlenen turnuvaya tüm tenisseverleri davet ediyor.
O gün muhteşem bir de parti var. İlgilenenler için telefon numarası (0212) 277 09 90.