Cadde“Kimbilir, belki Türkiye’ye taşınırım!”

“Kimbilir, belki Türkiye’ye taşınırım!”

06.07.2012 - 18:48 | Son Güncellenme:

Kariyerine 12 yaşında rugby finallerinde ulusal marş okuyarak başlamak, takdir edersiniz ki müzisyenler arasında çok sık görülen bir vaka değil...

“Kimbilir, belki Türkiye’ye taşınırım”

İlk albümü ‘Vows’u geçen yıl yayınlayan ve şimdilerde 22 yaşında olan Kimbra’ya sorularımızı yönelttik.

Haberin Devamı

Müzik kariyerin, 12 yaşındayken başlamış. O kadar genç yaşta müzik dünyasına atılmak bilinçli bir karar mıydı?
Çocukken, müzik kendimi ifade etmenin doğal bir yoluydu ve şansım yaver gittiğinden erken yaşta birkaç fırsat geçti elime. 13 yaşından itibaren şarkı yazma ve gitar çalma konusunda tutkulu hissetmeye başladım, böylece işler biraz daha ciddileşti. Ebeveynlerim de müziğin benim için bir tutku olduğunu fark ettikleri andan itibaren beni desteklediler.

İlk albümün ‘Vows’, geçen yıl yayınlandı ve uluslararası başarı yakaladı. Albümün çıkışının ardından Perez Hilton, müziğini Amy Winehouse, Architecture in Helsinki, Björk ve Florence and the Machine sevenlere tavsiye etti. Çağımızın en yetenekli kadın sanatçılarıyla karşılaştırılmak nasıl bir his?
Bu denli yetenekli isimlerle aynı cümlede anılmak gurur verici. Saydığınız isimlerin hepsi sanatına bağlı kalmış, takdir ettiğim, çalışmalarına dürüstlük ve yaratıcılıkla sarılmış insanlar.

Haberin Devamı

‘Somebody I Used to Know’da Gotye ile birlikte çalıştın ve parça, birçok ülkenin müzik listelerinde bir numaraya oturdu. Nasıl bir araya geldiniz? Onunla çalışırken panikledin mi yoksa rahat mıydın?
Gotye’nin uzun zamandır hayranı olsam da beraber çalışma sürecimiz doğal gelişti çünkü şarkı yazma tekniklerimiz ve müziğe yaklaşımlarımız benzer. Aslında birkaç yıl önce tanışmıştık fakat Gotye beni bu şarkı için arayana kadar tekrar görüşmemiştik. Onunla o zamanlar birlikte çalıştığım prodüktör sayesinde tanışmıştım. Kendisi de birkaç konserime gelmişti. Aslına bakarsanız o zamanlar ben de onun ‘Hearts a Mess’ isimli parçasını cover’lıyordum.

Kariyerini geliştirme sürecinde başka bir ülkeye yerleşmeyi düşünüyor musun?
Bu aralar ABD’de o kadar çok zaman geçirdim ki, dünyanın o kısmına taşınmaya ikna oldum sayılır. Fakat Avrupa ve Kanada’yı da seviyorum, o yüzden karar veremedim. Türkiye’ye gelmek konusunda da heyecanlıyım, kim bilir belki de yeni evim burası olur...

Bildiğim kadarıyla albümün çıkışından önce, sahnede Prince’ın ‘I Wanna Be Your Lover’ını cover’lıyordun. İstanbul’daki performansında da cover’lara yer vermeyi düşünüyor musun?
Nina Simone’un ‘Plain Gold Ring’ isimli şarkısını cover’lıyorum bu ara. Bu şarkıyı çok çalıyoruz ve tüm ekip sahnedeyken farklı bir çalışma oluyor. Yine de şarkı listesini o günkü modumuza göre değiştirmeyi seviyoruz. Bu yüzden her zaman karşınıza beklemediğiniz bir şeyle
çıkma olasılığımız var.

Haberin Devamı


Prince senin için bir kahraman olmalı. Seni etkileyen diğer isimler kimler? Bu isimler, senin müzikal görüş ve zevkini nasıl etkiledi?
Stevie Wonder, Sam Cooke, Minnie Riperton ve Michael Jackson’ın çalışmaları beni çok etkiliyor fakat bunun yanında The Dirty Projectors ve Danimarkalı Mew gibi daha yeni gruplardan da ilham alıyorum. Salvador Dali ve Caravaggio gibi sanatçıların yanında, Tim Burton ve Lars von Trier gibi sinemacılardan da etkileniyorum. Beni dünyaya farklı bakmaya iten müzikal ve sanatsal çalışmaları seviyorum.

Ergenliğinden beri sahnedesin. Kariyerine bu kadar küçük yaşta başladığına pişman oldun mu hiç? İyi ve kötü yanları nedir bu durumun?
Müziğe erken başlamak, bir şarkı yazarı olarak keşfe daha erken başlamamı sağladı, o yüzden pişman olmadım.
Aynı zamanda çok küçük yaştan itibaren birçok farklı müzik türünü deneyimleme ve kendi müziğimi yaparken geniş bir çerçeve dahilinde çalışma imkanı buldum. Bazen çocuk yaşta müziğe başlayanlar çocukluklarını tam olarak yaşayamıyorlar ama ben hiç böyle hissetmedim, çocukluğumu yaşadığımı düşünüyorum. Sanırım Yeni Zelanda’da büyümüş olmamın da bunda payı büyük.

Haberin Devamı

Son zamanlarda neler dinliyor ve neler okuyorsun?
Bu ara George Gershwin ve Rufus Wainwright’ın yeni albümünü dinliyorum. Aynı zamanda T.S. Eliot’ın ‘Dört Kuartet’ini okuyorum.

Daha önce hiç Türkiye’ye geldin mi? İstanbul hakkında herhangi bir bilgin var mı?
Daha yeni Selda’yı (Bağcan) keşfettim ve ona bayılıyorum! Muhteşem müzik yapıyor. Türkiye’deki hayranlarım beni internet üzerinden destekliyor, bu yüzden oradaki konserin eğlenceli geçeceğini düşünüyorum. Şehri görmek için de sabırsızlanıyorum, muhteşem bir yer olduğunu duydum.

Haberin Devamı

Festival programına bakma şansın oldu mu? Favorilerin var mı programda?
Damien Rice’ı dört gözle bekliyorum ve bilmediğim Türk gruplarını görmeyi çok istiyorum. Dünyanın farklı yerlerinden çıkma müzikleri keşfetmeye bayılıyorum.