24 Ocak günü Elazığ’da yaşanan deprem, tüm ülkeyi yasa boğdu. Soluğumuz kesilmiş, Elazığ’dan gelecek iyi haberleri beklerken, artçı sarsıntılar ve ülkenin farklı yerlerinde peş peşe gerçekleşen depremlerle diken üzerindeyiz.
Sadece biz mi?
Pek çok ülke doğal afetlerin pençesinde...
Avustralya kıtası gözümüzün önünde cayır cayır yandı, hayvanlar telef oldu. Çin’deki koronavirüs tüm dünyada korku salarken, Küba’dan 7.7 büyüklüğündeki deprem ve tsunami uyarısı geldi.
Nereye bakacağımızı şaşırdık...
2020’nin ilk ayında yaşananları yan yana koyduğumda, aklıma Hollywood’un yıllardır önümüze çevirip çevirip pişirdiği, dünyanın sonu senaryoları geldi.
Farkında mısınız? 2000’li yılların ortalarında geçen, izlerken aklımızın almadığı, ‘Acaba gerçekte olsa ne olur?’ dediğimiz senaryolar, bir bir gerçekleşmeye başladı ki, bilim insanları söylüyor, tüm o bilim kurgu senaryoları bir gün gelecek, gerçek olacak diye...
Mesela 2011 yapımı ‘Salgın’... Ölümcül bir virüs ortaya çıkıyor ve yayılıyor. Hasta sayısı on binleri buluyor ve insan ırkının sonu yaklaşıyor. Bilim insanları ise aşı bularak insanları korumak için deneyler yapıyor. Keza bir başka örnek de 2009 yapımı ‘Megafault’ (Büyük Deprem)... Daha birçok proje sayabilirim.
Bu çağda her birimiz bir bilim kurgu filminin başrol oyuncusu gibiyiz. Umarım sonu filmler gibi mutlu biter...
DUYULSUN İSTEMEDİ!
Ünlü isimler, depremde zarar gören aileler için maddi manevi yardım için kolları sıvadı. Kimi bunu saklı yaptı, kimi göz önünde... Acun Ilıcalı, canlı yayında başlattığı kampanya sayesinde, bir gecede 73 milyon TL topladı. Bağış yapanlardan biri de Hadise oldu... Duyduğuma göre, Hadise, 100 bin TL nakit paranın yanı sıra bir TIR dolusu, yiyecek, içecek ve kıyafet yolladı Elazığ’a...
Sosyal medya öyle bir dünya ki, ne yapsanız yaranamıyorsunuz. Özellikle ünlü isimler böyle zamanlarda nasıl davranacaklarını bilemiyor.
Neden mi?
Yaptığı iyiliği paylaşsa, ‘Bir elin verdiğini diğeri bilmemeli’ yorumlarına maruz kalıyor, paylaşmasa ‘Vatan haini’ ilan ediliyor. Ee be insaf, bırakın insanlar iyiliklerini istedikleri gibi yapsınlar. Ünlü ama onlar da sonuçta sizin, benim gibi insan...
Her konuda yerden yere vurduğunuz bu insanları, bari vicdanlarıyla vurmayın...
TACİZ MEKAN TANIMIYOR
Kadına şiddet, taciz ve cinsel istismarın yaşı, mevkisi, eğitimi, yeri ve zamanı yok maalesef... En lüks mekanda da, ara sokakta da tecavüze uğrayabilir, şiddete maruz kalabilirsiniz.
İstanbul’un en popüler restoran-gece kulübü Lucca’da yaşandığı iddia edilen tecavüz olayı, bunu bir kez daha gözler önüne serdi. İddiaya göre mekanın gece müdürü, bir kadın çalışanı tuvalete kapatarak, tecavüz girişiminde bulunmuş... Lucca, bu çalışanı hemen işten uzaklaştırıp, kadın çalışana sahip çıkmış. İş artık adliyede ama insanların içeriye girebilmek için kuyruk oluşturduğu, kapısında yığınlar halinde saatlerce ayakta durdukları mekanda, böylesine bir olayın yaşanması, “Pes artık” dedirten cinsten...
Bir kadın olarak yolda yürümekten, gittiğim mekanda tacize uğramaktan korkuyorum. Karşındaki insan cahil ya da eğitimli, gittiğin yer ünlü ya da sıradan hiç fark etmiyor. Taciz, tecavüz ve şiddet her yerde... ‘Kadınsan’ diye başlayan cümlelerden nefret ediyorum. Kadın değil, insanız!