Caddeİlker ölüyü bile güldürür

İlker ölüyü bile güldürür

20.11.2008 - 01:00 | Son Güncellenme:

Oğlu İlker İnanoğlu ile çok iyi arkadaş olduklarını söyleyen Filiz Akın “İlker, benim için ölüyü güldüren birisi... Mesela acile çıktığımızda ben bir taraftan ahlanıyor bir taraftan da gülmekten kendimi alamıyordum. Çünkü İlker oradaki herkesi mest etti” dedi

İlker ölüyü bile güldürür

Türk sinemasının zarafeti ve güzelliğiyle yıllara meydan okuyan ismi Filiz Akın, Habertürk’te ekrana gelen kendi ismini taşıyan sohbet programıyla gündemde... Akın’ın Türker İnanoğlu’yla yaptığı evlilikten dünyaya gelen ve “Yumurcak” serisiyle küçük yaşta oyunculuğa adım atan İlker İnanoğlu ise Kanal D’nin dizisi “Arka Sokaklar”da Engin Başkomiser karakterini canlandırıyor. Programında İlker İnanoğlu’nu konuk edecek olan Akın, oğluyla çok iyi arkadaş olduklarını söyledi.

Filiz Hanım, İlker Bey nasıl bir çocuktu?
F. A.: Kelime söylemeden şarkı söyledi. “Huysuz ve Tatlı Kadın” şarkısını seslendiriyordu mesela... Daha sonra kapı açma merakı başladı. Çalan her kapıyı kendisi açmak istiyordu. Üzerinde de papyon, kovboy yeleği süpermen pelerini...

Peki yaramazlık yapar mıydı?
İ. İ.: Bana bakan bayanı çok kızdırırdım. Kadıncağız duş almaya banyoya girerdi, ben kapıları açardım, o da namazında bir kadındı.
F. A.: Kadın duş almak için banyoya girmiş. İlker’in huyunu bildiğinden de kapıyı kilitlemiş, o da girebilmek için durmadan kapıyı tekmelemiş. Derken daha sert bir hareket denk gelince kapı kırılmış. Babasına söylemek lazım dedik. Babasından çok korktuğu için yatağına yattı, yanakları al al olmuş ve ‘Ateşim çıktı’ falan diyor. Babası ‘İlker’ diye bağırdı. Arka odadan tiz bir ses ‘Uyuyorum baba’ dedi. Öyle tatlı bir çocuktu. Tabii her anneye kendi çocuğu tatlı gelir.

‘Ödülümü 5 yaşında aldım’

İlk filmlerinize gelelim.”Yumurcak” filminin setinden bir şey hatırlıyor musunuz?
İ. İ.: Dört yaşlarındaki deneme çekimimi hatırlıyorum. Yamaç gibi bir yerden yukarıdan aşağıya doğru koşmam gerekiyordu. Daha doğru dürüst adım bile atamıyordum, yuvarlanıyordum.

7. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde 5 yaşında en iyi çocuk oyuncu ödülünü aldınız,değil mi?
İ. İ.: Ödülümü Yılmaz Güney’in kucağında almıştım, bu benim için çok önemli çok büyük bir anı... Gece boyunca da kucağından inmemiştim.

Daha sonraki filmlerinizle ilgili neler hatırlıyorsunuz?
İ. İ.: “Küçük Şahit”i hatırlıyorum. Bir cinayete tanık oluyordu. Fakat çok yalan söyleyen bir çocuk olduğu için kimse ona inanmıyordu.
F. A.: Yani biraz hakikate benziyor.
İ. İ.: Evet, o zamanki çocukluk hallerim gibi yani... “Veda” filmi de beni çok etkiledi. Sonunda lunaparkta öldüğüm film.
F. A.: O film beni de çok etkiledi. O sahnede çok hasta ve son dakikaları... O sette çok zorlanmıştım, o sahnede bir ağlamıştım beni susturamamışlardı.
İ. İ.: Roma’da Cüneyt Arkın’la çektiğimiz bir film vardı. Kovboy filmi, 8 yaşında bir çocuk Roma’da film yapıyor. Benim için rüya gibiydi. Hatta Şevket Çoruh’la “Arka Sokaklar” dizisinde tatlı bir rekabetimiz de olur. Oyunculuk hakkında ben de ona derim ki, “Ben Altın Portakalı 5 yaşımda aldım, sen ne yaptın?” diye, çok güleriz.

İlker Bey farklı ülkelerde okudunuz, bu sizi nasıl etkiledi?
İ. İ.: Ailemin verdiği bir kararla ilkokuldan sonra İsviçre’de yatılı okudum. En üzgün, en zor geçen iki senemdi. Hemen hemen her gün ağladığımı hatırlıyorum.
F. A.: Ben de ayrı kaldığımız için çok zorlandım. ‘Telefon etme, çok konuşursan alışamaz’ diye düşünceler olduğundan sık sık konuşamazdım da...
İ. İ.: Daha sonra İngiltere’ye geçtim. İsviçre’de yediğim çikolatalarla çok kilo aldım. İngiltere’de o disiplinle forma girdim. Ama haftasonları hep okuldan kaçardım.
F. A.: Daha sonra da benimle Paris’te kaldı. Bu sefer de benim sıkıntılarım başladı. Tam bir yetişme çağındaydı çünkü...
İ. İ.: 18’imde isyankar bir şekilde evi terk ettim. Ama Paris’te geçirdiğim günler benim için çok iyiydi.

Haberin Devamı

‘Tekstil firmasında kumaş taşıdım, hamallık yaptım’
İlk evliliğinizi Biricik Suden’le yaptınız, o dönemle ilgili neler söyleyebilirsiniz?
İ.İ.: İsyankârlıktan dolayı evden kaçtım. Biricik’le (Suden) beraberdim. Aramızda büyük bir sevgi vardı, ne olursa olsun bu işi başaracağımıza inanıyorduk. Pasaportum yoktu, askerliğim gelmişti. Çalıştım çabaladım, hallettim bu işi ve bir gecekondu tuttuk. Camı bile yoktu. Pasaportu çıkarıp Paris’e gittim, tekstil firmasında çalıştım, kumaş taşıdım, hamallık yaptım. Biricik de barlarda cafelerde çalıştı. Askerliğimi hallettim ve sonra Türkiye’ye geldim.
F.A.: Biricik o kadar güzel bir kızdı ki... Gerçi hâlâ güzel, yolda yürürken bizi durdurup ona “Manken olur musun?” diye teklifte bulunurlardı.
İ.İ.: Buraya döndükten sonra babamla çalışmaya başladım. Sinemayı da okumak ve öğrenmek istiyordum. Amerika’ya gitmeye karar verdim. Cebimde sadece bin dolarım vardı. Garsonluk yaptım. Aynı zamanda bir takım oyunculuk kurslarına gittim ve oyunculuğa konsantre olacağımı anladım. Oradaki en iyi aktör koçuyla çalışmaya başladım. 7 - 8 sene onunla çalıştım. İki sene kadar da asistanlığını yaptım.

Şu an ünlü olan isimlerden o okulda yetişen kimler var?
İ.İ.: Oliver Hudson, Kate Hudson, Carry Moss gibi isimler vardı. Zaten Oliver’ın evinde Tom Cruise’dan Nicole Kidman’a kadar herkesi gördüm. Oradakiler beni tanımadıkları halde İlker olarak sevdiler. Orada aynı zamanda garson İlker’dim de... Oranın en ünlüsü bile her role hazır olmak için derse geliyordu.

Filiz Hanım, oğlunuzla ilişkiniz nasıl?
F.A.: Çok iyi, iki iyi arkadaş gibiyiz. İnsanların “Ölüyü güldüren” dedikleri vardır ya... İlker, benim için ölüyü güldüren birisi... Mesela Amerika’da tedavi oluyordum, kolum çok ağrıyordu, morfin yapılması gerekti. Biz de İlker’le beraber gittik. Acile çıktığımızda ben bir taraftan ahlanıyor bir taraftan da gülmekten kendimi alamıyordum. Çünkü İlker, oradaki herkesi mest etti. Gülmekten yani... İlker’in keyifli olduğu zaman böyle bir durumu vardır.

Haberin Devamı

Orta yaş krizim var ama aşkta mutluyum
ABD’de bir evliliğiniz daha oldu ve bu evlilikten bir oğlunuz var.
İ.İ.: Barda tanıştık ve 6 ay kadar sonra evlendik ve oğlum Berker doğdu. Şu an 12 yaşında. Annesiyle hâlâ çok iyi arkadaşız. Yaşadığım üzüntüyü oğluma yaşatmanın acısını çok çektim. Geçen sene “Neden bizden ayrıldın?” diye sordu. Cevap veremedim.
F.A.: Aşk acısı da yaşadın.
İ.İ.: Çok aşk acısı yaşadım. Şimdi mutluyum, orta yaş krizim var ama aşkta mutluyum. (Gülüyor)