Baştan söyleyeyim, YouTube fenomenleri Atakan Özyurt, Bilal Hancı ve Fatih Yasin’in yeni filmi ‘Kafalar Karışık’a henüz gitmedim. O yüzden film güzeldir, değildir, oyunculukları nasıldır, bilemem. Atakan ve Fatih’i tanımıyorum ancak Bilal’ı tanırım. Efendi, mütevazı, çalışkan ve zıpır bir çocuktur. Anlayacağınız Bilal, tam Türk halkının seveceği ‘tatlı serseri’. Film çekilirken ne kadar uğraştıklarını, ne kadar emek harcadıklarını da Bilal’den biliyorum. Doğruyu söylemek gerekirse kadroda; Perihan Savaş, Metin Akpınar, Cihan Ünal, Erkan Can, Güven Kıraç, Nilgün Kasapbaşoğlu, Erhan Yazıcıoğlu ve Selahattin Taşdöğen gibi Türk sinema ve tiyatrosunun usta oyuncularını görünce başta şaşırdım. Sonra da dedim ki, aferin Kafalar’a!
Sadece YouTube’un getirdiği takipçi rüzgarına güvenmemiş, hakikaten iyi bir iş çıkartmak istemişler. Bu sektörün en iyilerini, öyle ya da böyle ikna etmişler. Kendini geliştirmeye, sağlam ve köklü projeler yapmaya çalışan her gence saygım sonsuz. Bu nedenle, geçenlerde Cengiz Semercioğlu’nun ‘Ayaklar baş olunca bu işte bir sorun var demektir’ başlıklı yazısını okuyunca içim cız etti. Ne kadar sert, acımasız bir üslup değil mi? Semercioğlu, filmin afişinde başrol oyuncuları Kafalar ekibinin ön planda olmasına çok içerlemiş. Belli ki tiyatronun köklü isimlerinin, ‘YouTuber’larla bir araya gelmesini doğru bulmamış. O afişte YouTube üzerinden popüler olmayan herhangi bir oyuncu olsaydı, zannediyorum Semercioğlu bu başlığı atmayacaktı.
Peki milyonlarca izlenmesi olan, ve bu kadar saygın bir kadroyu aynı filmde toparlamayı başaran Kafalar ekibini neden beğenmiyor?
Geleneksel Medya x Dijital Medya
Nedense kimi geleneksel medya öncüleri, sosyal medya öncülerine tepkili. Zannediyorum, “Biz senelerce çalıştık, uğraştık, onlar bir anda popüler oldu” diye düşünüyorlar. Halbuki bu gerçek değil. Bir YouTuber’ın içerik oluştururken; oyuncu, yönetmen, kameraman, ses operatörü, kurgucu, makyöz, editör olarak; televizyon kanallarında 10 kişinin yaptığı işi tek başına yaptığını, hem de televizyona nazaran çok daha az bir bütçeyle yaptığını, dahası dayatılmıştan ziyade, istenen, aranan içerik hazırladığı gerçeğini görmezden gelmeyelim. Kafalar’ın YouTube kanalındaki milyonlarca takipçisi de, sinema filmi çıkarması da ‘hop’ diye şans eseri ortaya çıkan bir durum değildir. Bu çocuklar oturdukları yerden popüler olmadı. Bir medya patronunun akrabası da değiller. Program müdüründen torpilleri de yok. Geleneksel medyada popüler olan kaç kişi bunu söyleyebilir? Geleneksel medyadaki içerikler daha mı güzel? Kimi televizyoncu ve gazeteci de sosyal medyadaki içerikleri eleştiriyor... Boş ve anlamsız buluyor. Ben de sormak istiyorum, geleneksel medyadaki içerikler çok mu güzel? Eskiden, ‘Olacak O Kadar’, ‘Siyaset Meydanı’ ve ‘A Takımı’ izleyen bir ülkeyken; şu an sadece ya kavga programları ya da dizi izleyen bir topluma dönüşmemiz, geleneksel medyanın suçu değil mi?
Tebrikler gençler
Ben Kafalar’ı tebrik etmek istiyorum. “Bizim milyonlarca takipçimiz var, nasıl olsa izleniriz” diye düşünmedikleri için... Bu kadar güçlü bir kadroyu dahil edecek vizyon ve cesarete sahip oldukları için... Bilgiye, deneyime saygı duydukları için... Tiyatronun usta isimleri de belki de bunu gördükleri, gençleri desteklemek istedikleri, onlara bilgi aktarmak istedikleri için projede yer almış, ego yapıp afişte daha arka planda kalmayı sorun etmemişlerdir. Olabilir mi? Tabii başrol oyuncularının her zaman afişte ön planda olduğunu da biliyor olabilirler.