DENEYİM Mİ, ALIŞVERİŞ Mİ?

Yapılan bir araştırmaya göre, Y jenerasyonu (1980-2000 arası doğumlular) yaşayacakları deneyime para harcamayı, alışveriş yapmaya tercih ediyor. Konserler, seyahat etmek, yeni bir çanta, ayakkabı ya da evde güzel bir yemek masasından daha öncelikli oluyor. 1987’den itibaren, dünyada deneyimlere yapılan harcamalar yüzde 70 oranında artmış. Bence nefis bir bilgi. Arkadaşlarınızla yiyeceğiniz güzel bir yemek, sizi yeni aldığınız şık kazaktan çok daha mutlu eder. Deneyimler insanı zenginleştirir.
Ancak deneyimleri gerçekten yaşıyor muyuz?
Hafta sonu İstanbul’un bilinen mekanlarından birinde canlı müziğe gittik. Masalarda herkes şık, kahkahalar yükseliyor, fotoğraflar çekiliyor; eğlenmeye gelinmiş belli... Ancak, sanatçı sahneye çıkınca çoğunluk telefonlarına sarılıyor... Ne gerçekten dinliyor, ne birbiriyle sohbet ediyor, varsa yoksa video çekiyor! Kamera bir sahneye, bir kendine dönüyor. Avaz avaz telefonuna şarkı söylüyor. Sonra o çekilen videoyu anında paylaşmak, kısaltmak, Instagram’a yüklemek derken, bütün geceyi aynı ekrana bakarak geçiyor.
Burunlarının ucunda olan performans, telefonun ufacık ekranından seyrediliyor.
Anı olsun diye gidilen yerden birkaç fotoğraf ya da kısa video çekilir ama saatlerce çekilen o görüntüler ne işe yarayacak, insan merak etmeden yapamıyor. Çağımızın hastalığı hakikaten her yaşadığımız deneyimi sosyal medyada paylaşma güdüsü. Ama sosyal medyada paylaşmak için yaşanan deneyim, hakikaten deneyim mi, onu da kendimize sormak lazım.

Basta Street Food
Geçtiğimiz hafta son zamanlarda çok popüler olan Basta Street Food’da video çekmek için Kadıköy’deydim. Bu semte her gittiğimde yepyeni mekanlar, konsept kafeler keşfediyor, enerjisine bayılıyorum. Kadıköy’ün ruhuna uyan, minnacık, özgün bir dükkan. Menüsünde az kalem var, bu da benim çok hoşuma gidiyor. Zira büyük menülü yerlerde genelde güzel yemek bulmak zor olur. Humus deyince benim aklıma, bol limon, sarımsak ve baharat gelir. Basta’nın az baharatlı, bol tahinli humusu ezber bozuyor. Ancak ipeksi kıvamı ve lezzeti çok yerinde. Bilindik yemekleri değiştirmeye cesaret eden, kendi yorumunu katan şeflere hayranım. Çalışanlar, kaburgadan çektikleri kıymayla yaptıkları hamburgeri çok methettiler, ancak ben dana kaburga dürümü daha çok beğendim. Hamburgerin içindeki köz patlıcanlı mayoneze de bayıldım. Favorim ise portakallı mercimek çorbası oldu. Portakal, karanfil ve mercimeğin uyumu harikaydı. Bu soğuk kış günlerinde tam içinizi ısıtacak cinsten.
Yolunuz düşerse mutlaka uğrayın!

Kitaplarım çıktı!
Tam dört senedir YouTube üzerinden pratik, farklı ve lezzetli yemek tariflerimi paylaşıyorum. Kanalımı açarken hedefim, Türkiye’nin en büyük dijital yemek kütüphanelerinden birini oluşturmaktı. Hem oluşturdum, hem de kitaplarım sayesinde artık sizlerin de kütüphanesinde yer alabileceğim. Yapması maksimum 30 dakika süren, atıştırmalıklar, ana yemekler ve tatlı tariflerim, üç farklı kitap altında bu hafta itibarıyla, tüm online websiteleri ve kitapçılarda satışta. Şimdiden afiyet olsun.

‘Benden Ne Olur?’
Kitap demişken, bu hafta yeni çıkan başka bir kitaptan da bahsetmek istiyorum.
Sevgili Aslı Kızmaz, ‘Benden Ne Olur?’ adında çok eğlenceli, akıcı ve sürprizli bir roman çıkarttı.
B+ir çırpıda okudum. Okurken de, “Keşke filmi de çıksa” diye düşündüm. Sizlere de tavsiye ederim!