AKŞAMA NE YEMEK VAR?

Efendim senelerin aşçısıyım, hayatımın büyük bir bölümü mutfakta geçiyor, sürekli araştırıyor, okuyor ve öğrenmeye çalışıyorum ancak inanın artık ne sağlıklı ne sağlıksız ben de bilmiyorum! Bu konuda internette, gazetelerde ve televizyon kanallarında öyle bir bilgi kirliliği var ki, kime inanmalı, kime güvenmeli bir türlü tayin edemiyorum.

Tavuğu mutfaktan çıkardık ama doğru mu yaptık?

Organik diye aldığımız gıdalar gerçekten organik mi?

Aldığımız balık çiftlik mi değil mi?

Peki, ağır metal içerir mi?

Dana mı yemeli, yoksa kuzu mu?

Peki ya dokunduğumuz her şey şarbonlu mu?

İnsanın eve laboratuar kurup, her şeyi tek tek inceleyesi ya da bir bilene inceletesi geliyor.

Kafalar karışık!

Gün oluyor doktorlar “Her gün bir yumurta” diyor, üzerinden ay geçmeden bir başkası “Yumurta yemeyin!” diye açıklama yapıyor. Biri patlıcana “Gereksiz” diyor, diğeri “Mor renkte olan her şey mutlaka yenmeli”...

Süt, peynir ve yoğurt, senelerdir kemik gelişimi için muhakkak gerekliyken, bir anda asla tüketilmemesi gereken yiyeceklere dönüşüyor. Olan, çocukken zorla süt içirilen bizlere oluyor.

Yağ konusu deseniz iyice karışık! Tereyağı Canan Karatay’ın mesleki durumuna göre ya çok popüler, ya hiç değil... Soğuk sıkım zeytinyağı sağlıklı, ancak pişirme için uygun değil, zira toksin üretebilir... Senelerdir sağlıklı diye yediğimiz zeytinyağlı taze fasulyemiz yoksa bir toksin deposu mu? Çok sağlıklı olduğuna herkesin hemfikir olduğu Hindistan cevizi yağı bile, yeni bir araştırmaya göre, kanserojen çıkabiliyor. Dünya para verip aldığımız yağlarla yaptığımız yemekler, boğamızda kalıyor.

“Şeker zararlı, bal pekmez kullanın” deniyor ama onlarla da pişerse sağlıksız oluveriyor...

Sağlıklı diye tükettiğimiz granola ve fıstık ezmesi gibi ürünlerde de şeker bulunduğu için yine bir türlü bize yaramıyor, yarayamıyor. Gluten deseniz apayrı bir konu! Hem “Hayatınızdan çıkarın” diyorlar hem de “Bol bol yulaf tüketin”... Ee peki yulaftaki gluteni ne yapacağız? Onu söylemiyorlar!

“Sadece fındık, fıstık, sebze-meyve yiyelim” desek yine olmuyor. Sebze-meyve ilaçlı mı? Fındık, fıstık işlenmiş mi?

Hangi kapıyı açsanız, ardından bin türlü soru geliyor...

Anlayacağınız işin içinden çıkmak çok zor. Hele anneysen, daha zor!

Samyeli’ye soralım

Duyduğuma değil gördüğüme inanarak, bu konuda sevgili Defne Samyeli’den yardım istiyorum.Neden mi? Geçtiğimiz hafta Alaçatı’nın en havalı plajlarından Spiaggia Grande’de onu dinlemeye gittik. Yaz sezonunun son konserinde, kelimenin tek anlamıyla müthişti. Sesi, hanımefendiliği, enerjisi, repertuvarı ve güzelliğine, hepimiz hayran kaldık.

Samyeli, 46 yaşında ve iki çocuk annesi, ancak yakından görünce, çok daha küçük duruyor. Tahminim, ya gençlik iksirini bulmuş ya da bu beslenme işini etrafımızdaki çoğu uzmandan daha iyi biliyor.