İdil Yazar

İdil Yazar

idil.yazar@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

AKİDE ŞEKERİ
Ne zaman akide şekeri görsem, gözlerim dolar. Rahmetli anneannem çok severdi, başucunda mutlaka hep ufak bir paket olurdu. Keşke hâlâ hayatta olsaydı da ben yapsaydım ona, ama maalesef olmuyor işte!
Bu sebepten, gözüme ilk büyük kavanozlardaki akide şekerleri çarptı 208 yıllık şekerci Cafer Erol’un Kadıköy şubesinde. Tam 208 yıl! Ne değişiklikler görmüş ama hâlâ yıkılmamış bir işletme. “Ne olur unutulmasın akide şekeri, kaybolmasın” diye geçirdim içimden...
Erol, büyülü bir şekerci. Dükkanda günümüzde daha popüler olan tatlılar da var ama başrol hep geleneksel lezzetlerin... Tertemiz tezgahların arkasında mis gibi görünen lokum, ezmeler, helva, şekerpare ve sıra sıra dizilmiş tulumba tatlısını görünce, denemeden çıkmak mümkün değil.
Gitmediyseniz mutlaka gidin, hem çocukluğunuza dönecek hem de çok lezzetli tatlılar yiyeceksiniz. Özellikle tulumba efsane. Dışı neredeyse bıçakla kesilmeyecek kadar sert, içi ise yumuşacık. Şerbeti ağır, dökünce tatlının üzerinde kalıyor. Pişman olmazsınız.

Üzerinden geçti ama Kadınlar Günü’yle alakalı bir şeyler yazmasam olmaz. Hiç sevmiyorum 8 Mart’ı.
Çiçeğe benzetilmek, anneliğimle yüceltilmek, fedakârdır yükünü taşımak, her şeye boyun eğdiği için güçlü addedilen kadın olmak hiç istemiyorum çünkü.
Hem işi, hem çocuğu, hem evi çekip çevirdiğim hem de bakımlı olduğum için alkışlanmayı da istemiyorum.
‘Kadın gözü’, ‘kadın eli’ diye genellenmek, gözümün ve elimin gereğinden fazla pohpohlanması, beni çok rahatsız ediyor.
Robot değilim, mükemmel değilim, sadece insanım. İyi yaptığım da var, yapamadığım da. Nedir senenin bir günü bu kadar göklere çıkartılmak?
‘Güzel kızım, kibar kızım’ diye yeterince pışpışlanıyoruz zaten büyürken, 30 yaşımızdan sonra abartılı sözlerle daha da pışpışlanmak biraz fazla olmuyor mu?
Sadece eşit şartlar istiyorum. Rahat olmak istiyorum mesela. Suçluluk hissetmeden gönlümce çalışmak ve üretmek...
Bir de çalışırken eşit iş imkanına sahip olayım. Hakettiğim pozisyonu ve maaşı alayım... Aynı toplantıda olduğum adamlar eşit davransın bana. Sonra rahat rahat yürümek istiyorum sokaklarda.
Başımı önüme eğmeden. Gece, gündüz demeden, mahalle gözetmeden sabaha karşı 02.00’de, 03.00’te, 04.00’te korkmadan, koşmadan, her an tacize uğrama riskiyle kalbim küt küt atmadan tadını çıkartabileyim var olmanın.
Mini eteğime, kısacık şortuma da kimse karışmasın. Diğer hemcinslerimin türbanına, başörtüsüne karışmadığı gibi... Bırakın, hangimiz ne istiyorsak giyelim. Kendi bildiğimizi özgürce yaşayalım.
İlla bir şey kutlayacaksak, kadınlığımız değil, insanlığımız kutlansın.
İnsanlığımız da eşit olarak kutlansın.
Bunu kadın-erkek herkes için istiyorum.