CaddeİÇİNİZİ ISITAN ‘COFFEEBAIN’

İÇİNİZİ ISITAN ‘COFFEEBAIN’

12.07.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:

.

İÇİNİZİ ISITAN  ‘COFFEEBAIN’

Bir dönem öğrenciliğimin geçtiği, daha sonra oturmaya başladığım Nişantaşı Şakayık Sokak’taki nostalji yürüyüşümde tesadüfen tanıştım Coffeebain’le. Kahvenin masaya eski Fransız dekantörleri benzeri gelmesi beni çok etkiledi, Paris yıllarıma götürdü.

Haberin Devamı

Sordum soruşturdum, sahiplerinin kim olduğunu öğrendim. Ahmet Çoban çekirdekten yetişme bir kadın kuaförü, ortağı Sebai Yılmaz tam bir yeme içmeci... Yıllarca komilikten müdürlüğe, her kademeyi yaşamış, sonunda Çapamarka’ya elveda deyip kendi işine ortak olmuş. Çoban tam bir girişimci. Eşiyle birlikte şimdilerde üçüncü salonlarının kapılarını açıyor.

Ünlü mimar Ali Türker’in çizimlerine başlamadan önce yaptığı Fransa ve Belçika gezilerinden esinlendiği ahşap ağırlığı, mekana girer girmez içinizi ısıtıyor.

Tam bir Avrupai köşe kahvesi. Ah o kaldırımlar da biraz geniş olsa...

Bu güzel mekana kimler mi geliyor? Sabahları gençler, 11.00’den sonra Nişantaşı hanımefendileri, öğleden sonraysa özel kahveleri, Fransız pastalarını seven her yaştaki grup, profesyonel servis elemanı Oya Tuncel’in misafiri oluyor. Anlayacağınız burası Nişantaşı’nın yeni trendi buluşma mekanı...

Haberin Devamı

‘Sen dile, biz yapalım’

Sabah kahvaltısında Sebai Yılmaz’ın menüsünde, Tuzla’daki bostanlardan alınan organik köy domatesi, dil peyniri, Ezine’den gelen peynirler, eski - yeni kaşarlar yuvarlak Çin masası misali masayı süslüyor.

Arkasından ‘sen dilediğini seç, biz yapalım’ prensibiyle menemen, fırında köy ekmeği üzeri yumurta, yumurtalı muffin, taze meyve suları, ev yapımı limonata, buzlu çay... Tüm meyve suları anında gözünüzün önünde hazırlanıyor.

Şimdi olayın can alıcı kısmına geliyoruz. İştah kabartan, insanı yoldan çıkartan, Alman pastası, oreolu magnolia, fındık ve badem kremalı ekler, Belçika brownie’si, kavanozun kapağını aç tiramisu sizleri bekliyor.

Ev yapımı mevsimine göre üç değişik soslu cheese kek de var (şeftali, çilek, zencefilli, muzlu ve limon).

Gelelim tuzlu grubuna... Ispanaklı ve keçi peynirli kişler, neredeyse porselenden çok zeytin ağacından yapılmış tahtalar üzerinde tüm tatlar masaya arz - ı endam ediyor.

Peynirli, kepek unlu poğaça, mutlaka denenmesi gereken köy patlıcanı sıcak sıcak masayı süslüyor. Geriye kalan boşluklarıysa Gemlik zeytinleri, simit kulesi, bal, manda kaymağı ve reçeller dolduruyor. Oya Tuncel, bahçe peyzajı mimarı misali, bu yerleşmeyi elleriyle yapıyor.

Menü bunlarla sınırlı değil, bir de lokomotif var. Natürmort’taki objeyi andıran tahıllı, meyveli ve yoğurtlu granola... Bazı misafirler bu spesiyali albenisi ve tadı nedeniyle diş kirası misali evlerine götürüyor.
Müdavimler en çok masalarında damıtılıp, filtreden geçirilerek elde edilen kahveden mutlu oluyor. Hakikaten damıtımı seyretmek ayrı bir zevk, hele kokusu...
Günün her saatinde dinlenmek ve sohbet etmek için ideal bir mekan dersem yanılmamış olurum.