17.01.2010 - 01:00 | Son Güncellenme:
Haber: Ali Mert Alan
Y azar, Mahir Öztaş, 70’lerde Amsterdam’dan İstanbul’a kadar hippilerle takılmış biri. 1960’larda Sultanahmet’in nasıl bir yer olduğunu anlatırken, “Sultanahmet, doğuya gidecek gezginlerin kesişme noktasıydı. Türkiye aslında hippilere yabancı bir semtti. Gezen insanlar tüm dünyayı dolaşırlardı. Ülkelerinde çalışıp biriktirdikleri parayla da çok uzun yolculuklara çıkarlardı” diyor. Yabancı hippiler İstanbul’u çok sıcak zannettiği için kış ortasında sandaletlerle dolaşırmış. Öztaş, hippilerin, Katmandu’dan özel giysilerle geldiğini, önceki yolculuklarından aldıkları giysilerle kendilerine ait bir tarzları olduğunu söylüyor. Semt sakinlerinin yabancı hippilerle arasının nasıl olduğunu gülerek anlatıyor: “Çok para bırakmadıkları için ‘bitli turistler’ denirdi bunlara, aşağılanırlardı.”
“Nescafe’yi onlardan duyduk”
Hippiler demişken, ‘Sultanahmet Pudding Shop’u konuşmamak olmaz. Öztaş orayı farklı kılan özelliğin yabancılar olduğunu söylüyor. “Onlarla tanışmak için Türkiye’den gelen insanlar olurdu. Türkiye o zamanlar daha tutucuydu. Bir yığın genç dil öğrenmek, arkadaşlık kurabilmek oraya gelirlerdi. Pudding Shop’un girişinde bir pano olurdu. Bu pano o yıllarda Avrupa’daki gençlik otellerinde de vardı. Ama Sultanahmet’teki daha enternasyoneldi. Çadır satanlardan, yol arkadaşı arayanlara kadar akla gelecek her türlü ilana burada rastlamak mümkündü. Orası bir buluşma yeriydi.” Pudding Shop’un işletmecisi Adem Çolpan o günlerle ilgili olarak, “Biz hippilere yardımcı olmaya çalışırdık, onlar da bize yardım ederlerdi. Mesela Nescafe’yi onlardan gördük, öğrendik” diyor ve dükkana hala eski hippilerin zaman zaman geldiğini anlatıyor. Gençliğinde Pudding Shop’a gelen Bill Clinton’ın yıllar sonra 2001’de tekrar burayı ziyarete geldiğini de Çolpan’dan öğreniyoruz.
Yerli hippilerle ilgili olarak Öztaş, “Çok yaygın olmamakla beraber hippiliği bir yaşam biçimi olarak seçenler vardı. Ama bunun altyapısı yoktu. Çünkü o zaman daha çok sol eğilim vardı. Onlar da bu yaşam biçimini daha bir boşvermişlik olarak görüyordu. Bir de hippiliğin uyuşturucuyla bağlantılı olduğu düşünülüyordu. En azından dışarıdan bakıldığında böyle bir önyargı da vardı” diye anlatıyor.
ÜÇ KUŞAKTIR ORADALAR
1957’de İdris ve Namık Çolpan kardeşler tarafından kurulan pastane üç kuşaktır faaliyette. Pudding Shop 1979’dan beri lokanta olarak hizmet vermeye devam ediyor. Günümüzde özellikle turistler bu tarihi mekana yoğun ilgi gösteriyor.