CaddeHiKAYELERiMDE BENDEN iZLER VAR

HiKAYELERiMDE BENDEN iZLER VAR

15.07.2014 - 21:39 | Son Güncellenme:

Yeni romanı ‘Yaz’ı çıkaran Kürşat Başar, “Bütün hikayelerimde, kahramanlarda benden bir şeyler mutlaka var. Onlar benim parçalarımmış ya da hayali arkadaşlarımmış gibi hissediyorum” diyor

HiKAYELERiMDE BENDEN iZLER VAR

Kürşat Başar, 11 yıl aradan sonra yeni romanı ‘Yaz’ı çıkardı. Milliyet Sanat dergisine konuşan Başar, yeni kitabını, müziğe olan tutkusunu ve kadın-erkek ilişkilerine bakışını anlattı.
11 yıl aradan sonra beşinci romanı ‘Yaz’ı çıkaran Başar, istediği şeyi yakalamak için beklediğini söylüyor: “Tam olarak istediğim şeyi yakalamadığım sürece yazmak istemiyorum. Son 10 yıldır birbirinden farklı bir sürü iş yaptım. Müzik, televizyon, gazetecilik, köşe yazarlığı, oyunculuk gibi...
Bunların dışında, bir biyografi ‘Sanki Bir Roman Kahramanı/Doğan Hızlan’ ve ‘Çok Güldük Ağlamayalım’ adlı kitapları hazırladım. Bir müzikal olan ‘Bizim Şarkımız’ı yazdım. Kürşat Başar Orkestrası ile son üç yıldır 200’ün üzerinde konser verdik. İki yıl önce de ‘Keşke Burada Olsaydın’ adlı ilk albümümü çıkardım. Bütün bunlar da gerçekten fazlasıyla zaman aldığı için romanı biraz geciktirdi.”

Haberin Devamı

YALNIZ BİR ÇOCUĞUN HİKAYESİNİ ANLATIYOR
‘Yaz’ı 3-4 yıl önce yazmaya başlayan yazar, devam ediyor:
“3-4 yıl önce başladım ama son bir yıl daha çok yoğunlaştım. Sürekli notlar alıyorum, parça parça bir şeyler yazıyorum ve onlar sonunda kendiliğinden bir araya geliyor. Aslında ben kitaplarla yaşayan yalnız bir çocuğun hikayesini anlatmak üzere yola çıktım. Geri kalanı roman yazılırken biraz da kendiliğinden eklendi. Bütün romanlarımda, hikayelerimde, kahramanlarda benden bir şeyler mutlaka var. Onlar benim parçalarımmış ya da hayali arkadaşlarımmış gibi hissediyorum. Bu arada bu kitabı amcama ithaf ettim çünkü kitaplarımı ilk okuyanlardan biriydi. Bu kitabı okumasını çok istiyordum ama ne yazık ki iki ay önce onu kaybettik.”

Haberin Devamı

MÜZİK İŞİNDE DE İSTEDİKLERİMİ YAPTIMMüzik hobisini zamanla profesyonelliğe dönüştüren yazar, şunları söylüyor:
“TV programına ve gazeteciliğe biraz ara verdiğim sırada çok iyi müzisyenlerle çalma fırsatı buldum. Önceleri tamamen keyif için çalarken giderek profesyonel bir hale dönüştü. Sonra orkestramı kurdum sevgili Burçin Büke ile... Derken üst üste konserler geldi. Albüm çalışmaları, haftalık kulüp çalışmaları benim de daha fazla çalışmamı gerektirdi. Müzik her zaman çok keyif aldığım ve istediğim bir şeydi ama gazetecilik, radyo, televizyon programları derken vakit bulamıyordum. Bu nedenle, geç de olsa çok iyi müzisyenlerle çalışma şansı bulmaktan ve istediğim şeyleri yapmaktan çok mutluyum. “

YAŞ ALDIKÇA KENDİMİ TÖRPÜLEDİM
50’li yaşlarla birlikte daha sakin bir insan olduğunu söyleyen Kürşat Başar ekliyor: “50’li yaşlara geldiğimde, çok daha yaşlı bir adam olacağımı düşünürdüm gençken. Şimdi öyle hissetmiyorum. 10 yıl öncesinden fazla farklı değil; yine bir sürü şeyi bir arada yapıyorum, yine koşturup duruyorum. Belki biraz sakinleştim, titizlik, mükemmelliyetçilik gibi huylarımı biraz daha törpüledim. Daha fazla empati yapıyorum. Ivır zıvır şeyleri eskisi gibi dert etmiyorum... “

KADIN-ERKEK İLİŞKİSİ DEĞİL, AŞKIN TANIMI DEĞİŞTİ
Kadın-erkek ilişkilerini de değerlendiren Başar, şöyle konuştu:
“Ben genelgeçer kadın-erkek ilişkileri üzerine hiç yazmadım. Benim kahramanlarım biraz değişik, toplumsal normları sorgulayan, yıkan, karşı çıkan tiplerdi. Genelgeçer kadın-erkek ilişkisinde özellikle ülkemizde fazla bir şey değiştiğini düşünmüyorum. Hülya Koçyiğit ve Türkan Şoray filmlerinde neyse, bugünkü dizilerde de durum aynı... Ama elbette aşk, büyük bir yoğunlaşma ve fedakarlık anlamına gelir ve günümüz dünyasında bu pek geçerli değil. Hem kimse bir şeye, birine fazlasıyla yoğunlaşamıyor hem de fedakarlık etmek istemiyor artık. “