29.01.2019 - 08:15 | Son Güncellenme:
SENEM AYDIN
Sıra dışı, açık sözlü, cesaretli ve eğlenceli... Seda Akgül, kendisini bu sözlerle anlatıyor. Yeni kitap hazırlığında olan deneyimli sunucu, bir yandan da ekrana dönmek için projeleri değerlendiriyor. Akgül’le şu sıralar neler yaptığını, ikinci evliliğinin neden yürümediğini, ilişkilere bakışını ve televizyon sektörünü konuştuk.
Günleriniz nasıl geçiyor?
Hobi olarak bir YouTube kanalı açtım. Kadın-erkek ilişkileri üzerine videolar çekiyoruz. Çok dinlendim ve kendime geldim.
Yeni bir kitap hazırlığında olduğunuzu duydum...
Geliyor ama adını söylemeyeceğim. Bizim meslekte isim çalmak çok karşılaştığımız bir durum. Her kitap yazdığımda, hayatımın farklı bir dönemimde oluyorum. Birinde aşıktım, diğerinde erkeklerden nefret ediyordum. Şimdi ise yaş ve boşanmış olarak olayı çözmüş durumdayım. Artık ilişkilerimde çok verici olmuyorum. Bir adam dünyalar güzeli bir genç kızın geleceğini mahvettikten sonra, kendinden 10 yaş büyük bir kadınla şöhret için evleniyor. Kendimizi korumamız gerektiğini düşünüyorum. O yüzden tüyolar veriyorum. Önce doğru insan olmak önemli, sonra düzgün insanı ararsın... Kadınlara zengin koca bulmayı değil, iş bulmayı öğretsinler! İyi meslek sahibi olup, ayaklarının üzerinde durabilsinler.
Ekrana nasıl bir projeyle döneceksiniz?
Yarışma gibi diyebilirim. Kadın-erkek ve eğlence temalı olabilir. İnsanların buna ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. İçimiz karardı. Aslında bakarsanız, içeriğinin bir önemi de yok... ‘Kısmetse Olur’u sunarken de kendimdim.
Televizyon sektörünün şu anki durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kısırlık yaşanıyor, en büyük sıkıntı format. Taklitçilikten ölüyoruz ve hiçbir seçeneğimiz yok. Eskisi gibi büyük paralar da kalmadı. Şu anda tematik kanallarda bile bulamadığım sohbet programlarını özledim. Magazin programlarına kimin çıktığı belli değil.
Cinayet şovlarına gelirsek... Müge Anlı’yı çok takdir ediyorum ama yerinde olmak istemem. Sabah uyanıp yapılacak en sinir bozucu iş. Bütün kazandığı başarıyı ve parayı hak ediyor. Sözüm ona değil, sabah kuşağında olmaması gerekiyor.
Şu an hayatınızda biri var mı?
Yok ama flörtlerim oluyor. Yemeklere kendi otomobilimle gider, dönerim. Çünkü hoşlanacağımın garantisi yok. Ayaklarımın üzerinde durmak isterim. O masadan istediğim zaman kalkabilecek lüksüm olmalı. Ben cüzdanını yanında götürmeyen kadınlardan değilim. Hatta hiç hoşlanmadıysam hesabı öderim, gebe kalmayayım da ümidi kessin diye. O da doğru bir sinyal. O yüzden genç kızlara, ilk randevularda Burcu Esmersoy’u dinlemeyin, cüzdanınızla gidin, kalkmasını da bilin diyorum. Taksiyle dönemiyorsanız, otobüsle dönün!
İkinci evliliğiniz neden kısa sürdü?
İkinciyi evlilikten saymıyorum. Hem süre, hem evlenme hem de boşanma şekli olarak. Hızlı başladı ve bitti. Duygusal olarak çöktüğüm bir dönemdi. Marifet uzunluğunda değil zaten, işlevinde... Kendimi bu konuda çok cesaretli buluyorum. Kimse bir yılı doldurmadan boşanma kararı veremez. Bu başarısızlık değil, seçimin yanlış olması ve işlevi yitirdiğinde bitirmek. Zararın neresinden dönersen kâr.
Yeniden evliliğe sıcak bakar mısınız?
Bu saatten sonra kim öyle düşündürebilir... Çocuk düşünmüyorum, düşünmeyince de mantıklı gelmiyor.
Hep yanlış adamlara mı aşık oldunuz?
Evet, hep yanlış adamlara aşık olmuşum. Gerçek aşkı yaşamadım hiç. Ama onları suçlamıyorum, çünkü hayatıma alan bendim. Demek ki bende bir eksiklik varmış. Bu Türk kadınının yetiştiriliş biçimi...
Özdeğersiz yetiştiriliyoruz. Alttan almamız öneriliyor hep. ‘Çek kızım, alttan al, her şeyi duyma’ şeklinde...
Bir ilişkiden beklentiniz nedir?
Sevilmek için bir kadın olarak kalıplara girmeye gerek yok. Sıradan değilim, sıra dışıyım, bütün arkadaşlarım da bunu söyler. Normal bir kadından daha sert gözüküyorum zaman zaman, son derece açık sözlüyüm ve netim. Yüzleşmekten, kapanışlardan korkmam. Cesaretliyimdir, rahatımdır kendi kendime eğlenmeyi bilirim. Bu şekilde kabul edilmek istiyorum. Biri için değişmek istemiyorum.