15.09.2008 - 01:00 | Son Güncellenme:
İlknur Taş
16 yaşında liseyi okumak için gittiği ABD’de aldığı oyunculuk eğitimini bir kenara bırakarak Türkiye’de her şeye sıfırdan başlayan Ayça Varlıer, “ABD’deki eğitimim kimseyi ilgilendirmiyordu. Türkçe oynamadığım ve şarkı söylemediğim için telaffuzum bozuktu. 26 yaşında Türkiye’de bu işe sıfırdan başladım ve şu anda 5 yaşındayım” dedi. Star’ın yeni dizisi “Son Bahar’da oynayan Varlıer, güçlü kadınları canlandırmayı sevdiğini söyledi.
Araplar’dan film teklifi yağıyor
“Gümüş” dizisindeki rolüyle Arap dünyasında adını duyuran Ayça Varlıer, “Film teklifleri geliyor. İnanılmaz bir ilgi var Arap camiasından. Bu benim için çok büyük bir artı. Neden olmasın, senaryosu hoşuma giden bir filmde oynayabilirim” diyor
16 yaşında liseyi okumak için gittiği ABD’de Hart School of Music’e giriş sınavını kazanan, ardından da oyunculuk üzerine master’ını tamamlayan Ayça Varlıer “Son Bahar” dizisinde başrol oynuyor. Beş yıl önce ABD’den ailesini ziyarete gelen ancak 11 Eylül olayı nedeniyle Green Card’ını alamayan Varlıer, açtığı davayı da kaybedince Türkiye’de kalmaya karar verdi. Varlıer “ABD’deki eğitimim kimseyi ilgilendirmiyordu. 26 yaşında Türkiye’de bu işe sıfırdan başladım ve şu anda 5 yaşındayım” dedi. Oyunculuğun yanısıra aynı zamandan şarkı söyleyen ve dans eden Varlıer, 2009 yılında ilk albümüyle sevenlerinin karşısına geçmeye hazırlanıyor.
ABD’de hem okuyup, hem oyunculuk yapıyordunuz, neden Türkiye’ye dönüş yaptınız?
Amerika’da başladı benim maceram. Müzikal tiyatro üzerine okudum. Ardından oyunculuk üzerine master yaptım. Harvard Üniversitesi’nin Moskova Sanat Okulu’yla birlikte yaptığı bir programda da 2,5 yıl oyunculuk eğitimi aldım. Hem profesyonel hem de öğrencilik hayatım oldu bu sürede. 5 yıl önce ailemi çok özlediğim için Türkiye’ye geldim. Ama 11 Eylül olaylarından dolayı green card alamadım ve gidemedim Amerika’ya. Çalışma vizemi vermedikleri için dava açtım, kaybettim. Sonra bu bir işaret diye düşünüp zorlamadım ve Türkiye’de kaldım. Bu şanssızlığım bana şans kapılarını açtı. 10 yıl hem şan, hem dans hem de oyunculuk dersi aldım.
Türkiye’ye gelir gelmez oyunculuğa mı başladınız? Ailede sizden başka oyuncu var mı?
Geldikten sonra Fahir Atakoğlu’nun solistliğini yaptım. Japonya’da beraber konserler verdik. Televizyonla “Karım ve Annem” dizisiyle tanıştım. Kamera heyecanımı orada yendim. Ardından “Gümüş” dizisinde 100 bölüm oynadım. Şimdi de “Son Bahar”da oynuyorum. Ailede oyuncu yok ama annem balerin. Babam ruhen sanatçıdır çok güzel gitar çalar. Ablam sahne dekor kostüm okudu. Evde oyuncu olmasa da sanatla uğraşanlar var.
Dans, müzik ve oyunculuk. Oyunculuk mu ağır bastı bu durumda?
Ağır basma durumu değil ama popülarite açısından oyunculuk yönüm ön planda. Albüm çıkarmadım ama konserlerim oluyor, şarkı söylüyorum. Çok güzel, çok kaliteli projelerde yer alıyorum ama o yönümü çoğu insan bilmiyor. Belli bir kitle haberdar şarkıcılık ve dans yönümden. Dans, müzik ve oyunculuk hep olacak, devam edecek.
Beş yıl önce Türkiye’ye döndüğünüzde bugün buralara geleceğinizi hayal edebiliyor muydunuz?
Ben burada bu işi yapmayı hiç planlamıyordum. Sıfırdan başlayacağım dedim, çünkü kamera oyunculuğunu bilmiyordum. Türkçe oynamadığım ve Türkçe şarkılar söylemediğim için diyalektiğim bozuktu. 1.5 yıl boyunca kurslara gittim, diksiyon dersi aldım. Bir palazlanma dönemim vardı. 26 yaşında ABD’den geldim ve Türkiye’de bir sıfırdım. ABD’de yaptıklarımın burada hiçbir önemi yoktu. Şurada okudum, şurada oynadım, şu isimlerle sahneye çıktım dediğim zaman ukala olarak görülüyordum. 26 yaşında Türkiye’de sıfırdan başladım. Ben şu anda 5 yaşındayım. Abdullah Oğuz “Sen dansçısın, müzikal biliyorsun, şarkı söylüyorsun, oyunculuk yapıyorsun seni patlatalım” demişti. Ben öyle bir şey istemiyorum dedim. Ufak ufak öğrenerek ve görerek büyük adımlar atmak istedim. Amerika’da kendime doğru yatırım yaptığım ve doğru strateji uyguladığım için bugün buradayım.
Amerika maceranıza bir sünger mi çektiniz?
Kapıları kapatmadım tabii, sünger çekmedim. Ben orada çok güzel işler yaptım. Yurtdışında bir şeyler yapmak zor bir şey değil. Oyuncu ve şarkıcı olarak pazarı bilip, sistemini nasıl oturttuğun önemli.
“Son Bahar” dizisinde bir çocuk annesi Sabiha’yı oynuyorsunuz. Bu projede sizi en çok ne etkiledi?
Senaryo ve karakter. Sabiha 18 yaşında annesi ve babasını trafik kazasında kaybetmiş, üniversiteye hazırlanırken aşık olduğu Mehmet’le Almanya’ya göç eden bir kadın. 14 yıl orada para biriktirmek için et mezbaasında çalışıyor. Ketum ve methanetli birisi. Çok güçlü ve çocuğu için yaşayan bir kadın. Hayatı çok seviyor. O yüzden önüne gelen bütün zorlukları hazmedip yutuyor ve üstesinden geliyor.
Sabiha sizin görüntünüze biraz zıt bir karakter. Onu ete kemiğe büründürürken zorluk çekiyor musunuz?
Çekmez olur muyum? Hazırlanma evresinde Nihat Durak’la çok çalıştık. Benim bugüne kadar oynadığım en farklı karakter. Ben hep deli dolu kadınları oynadım. Güçlü kadınları oynamayı çok seviyorum. Sabiha güçlü ama iç yolculuğu olgun oturmuş bir karakter. Bu karakteri oynayabileceğimi hissettim. Bu rol bana üç yıl önce gelseydi kabul etmezdim. Başrol teklifleri geldi ama ben hazır olmadığım için birçok projeyi geri çevirdim.
İlk başrolünüzü oynuyorsunuz. Omuzlarınızda daha fazla yük hissediyor musunuz?
Bundan önce “Gümüş”te nasıl sorumluluk hissediyorsam aynıyım. Başrol demek haftanın 6-7 günü çalışmak demek. Yan karakterde oynamış olsaydım yine sorumluluğum olacaktı ama 3-4 gün çalışacaktım. Başrol olduğu için sadece daha çok çalışıyorum.
Erkan Petekkaya ile nasıl bir ikili oluşturduğunuzu düşünüyorsunuz?
Çok iyi anlaştım, çok sevdim Erkan’ı. Benden çok daha kıdemli biri. Bir problem olmadı aramızda. Her şey olumlu gidiyor.
Albümüm seneye çıkıyor
“Gümüş” dizisi Arap dünyasında yayınlanıyor. Geçtiğimiz günlerde Beyrut’a gittiniz. Orada bir star olarak karşılanmak nasıl bir duyguydu?
“Gümüş” dizisinin kariyerimde önemli yeri olduğunu söyleyebilirim. Bir kere Arap dünyası tarafından tanınan isimler olduk. Bir kere Arap dünyasında ben bir starmışım inanamıyorum. Songül Öden’le birlikte Beyrut’a gittik. Basın toplantısı yapıp onların merak ettiklerini yanıtladık. Bayağı bir basının ilgisini çeken proje “Gümüş”. Çocuk Esirgeme Kurumu’nu ziyaret ettik. Benim için çok güzel bir ziyaretti. Bu tip değişiklikler çok sürpriz oldu benim için. Evet Türkiye’de insanlar sokakta beni durdurup güzel şeyler söylüyor ve bu çok hoşuma gidiyor. Doğru bir şey yaptığımı anlıyorum o zaman. “Gümüş” benim için okul gibi oldu.