“Tiyatro her yerde. Biz sokaklarda, parklarda da tiyatro yaptık.” Bu sözler, tiyatronun usta ismi Zihni Göktay’a ait. Geçen sezondan bu yana ‘Cibali Karakolu’nu oynuyor.
‘Cibali Karakolu’, Muammer Karaca ve Nejat Uygur’dan sonra bir başka ustanın, Zihni Göktay’ın ellerinde efsaneleşiyor. Harbiye Açıkhava Tiyatrosu’nun programında Şehir Tiyatroları’nın Yaz Oyunları’nda, seyirci ‘Cibali Karakolu’nun yanı sıra ‘Bir Yaz Gecesi Rüyası’ ve ‘İstanbul Efendisi’yle buluşuyor.
Biletler yok satıyor. Şehir Tiyatroları’nın Genel Sanat Yönetmeni Erhan Yazıcıoğlu, seyircinin gösterdiği ilgiden çok memnun. Özel tiyatro patronu gibi her gün gidip bilet satışlarını, hasılatı kontrol ediyor. Çünkü onlar Şehir Tiyatrolarını ve seyircisini korumak istiyor.
Üstü şekerli politika
Ödenekli tiyatro olmanın zorluğunun farkındalar. Zihni Göktay, “Hiçbir devlet parasını ödediği tiyatronun kendisine kötü sözler etmesini istemez, o yüzden biz de tiyatronun politik olan kısmını üstü şekerli, zülfiyare dokunmadan yapıyoruz.
Bu yüzden bugüne kadar başımıza bir iş gelmedi, bundan sonra da geleceğini sanmıyorum” diye anlatıyor. 52 yıllık tecrübesiyle konuşuyor.
Diğer yandan tiyatronun sosyal çarpıklıklara ilişkin muhakkak söyleyecek sözü var. Onlar da, Şehir Tiyatroları olarak 1951’den bugüne gelen ‘Cibali Karakolu’nu 2015 yılında sahneye koyarken, oyunun sonuna Yazıcıoğlu’nun kaleme aldığı ve Göktay’ın inançla söylediği bir bölüm eklemişler. Şöyle diyorlar:
“Burası Cibali. Biz bu semtte müslümanı, yahudisi, ermenisi, rumu, kürdü ve çerkezi olarak yıllardır kavga etmeden, gül gibi geçinip gidiyoruz. İstiyoruz ki, yalnız Cibali’de değil tüm Misak-ı Milli sınırları içinde bu 780 bin metrekarelik vatan toprağında herkes birbiriyle iyi geçinsin.
Birbirimizi sevelim, sevmesek bile birbirimize katlanmak zorundayız.”
Ustaların sözünün üstüne söylenecek söz yok. Yeter ki, içtenlikle söylenen tüm bu iyi niyetli mesajları gönülden hissedelim. Hepimiz hem tiyatromuza, hem vatanımıza sahip çıkalım. Çünkü Zihni Göktay’ın dediği gibi, “Her dünyaya gelen insan Tanrı’nın bizden hâlâ umudunun olduğunun göstergesi.”