Gülay Afşar

Gülay Afşar

gulay.afsar@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Ekim ayı geldi, böyle oldu. Günlerimiz bir filmden diğerine, bir oyundan başka oyuna tatlı bir telaş içinde geçmeye başladı. Öyleyse bugünlerde izlediklerimden kendi en iyiler listemi paylaşarak yola devam edeyim.

Haftaya başlarken, bugün itibarıyla vizyona giren iddialı yabancı yapımlardan biri olan, Ron Howard imzalı ‘Inferno’yu yani ‘Cehennem’i izledim. Dan Brown’ın aynı adlı eserinden uyarlanan filmi Türkiye’deki seyirci epeydir merakla bekliyor. Çünkü kilit sahneler İstanbul’da geçiyor. “Filmde Türkiye’yi nasıl göstermişler?” kısmına geçmeden önce, genel olarak birkaç not paylaşmak gerekirse; ‘Da Vinci Şifresi’, ‘Melekler ve Şeytanlar’ gibi diğer uyarlamalara kıyasla daha basit bir kurgu gibi gözüktüğünü söyleyebilirim.

Haberin Devamı

En azından Boticelli’nin meşhur resmi ‘Cehennem Haritası’ ve hikayenin temelini oluşturan Dante’nin eseri ‘Cehennem’in sırlarla dolu derinliği, filme uyarlandığında seyirciye o oranda geçmiyor. Ama Floransa’dan Venedik ‘e oradan İstanbul’a uzanan mekanların büyüleyiciliği tartışma götürmüyor. Ara ara cehennem tasvirleriyle film sarsıcı olabiliyor. Tom Hanks ise her durumda başımızın tacı olarak aklımızda kalıyor. Mesaj kaygısıysa saygı uyandırıyor. Hızla çoğalan insan nüfusunun içine düştüğü tüketim girdabının bizi nasıl acı bir sona sürüklediği bir ters köşeyle yüzümüze çarpıyor.

Gelelim İstanbul sahnelerine; ilk anda yine Türkiye’yi İran gibi gösterme çabası yüreğimi sıkıştırıyor ama sonrasında Yerebatan Sarnıcı’nda geçen kısımdaki müthiş görsellik içime su serpiyor.

Nihayetinde, “Ron Howard böyle uygun görmüş” diyerek, bu kez fazlaca şifre
çözmeye ihtiyaç olmayan, seyirlik bir aksiyon sizi bekliyor.

Amerikan’ın adı, Fransız’ın tadı

Film ekimi olur da Cannes’dan ödüllü Xavier Dolan imzalı ‘Alt Tarafı Dünyanın Sonu’nu seyretmeden olur mu? “Olmaz” diyenlerin sayısı epeyce çok, çünkü seanslar yetmiyor, kapıda kuyruk geleneği devam ediyor.

12 yıldır ailesinden uzak kalmış genç bir adamın, hayatının son günlerinde
ailesini görmek için annesi ve kardeşlerinin yanına dönmesiyle başlayan bir insan hikayesi... Her biri psikolojik olarak çözümlenmesi gereken karakterlerle, pişmanlıktan öfkeye uzanan duygu halleriyle illa ki etkiliyor.

Haberin Devamı

Marion Cottilard’ın zorlayıcı performansı konusunda kararsız kalsam da genelde oyunculuklarla filmin ağır temposu dengeleniyor. Söz konusu olan Fransız filmi olunca seyretmek emek istiyor.

‘Tatbikat Sahnesi’ taşınıyor

Erdal Beşikçioğlu’yla sıra dışı oyunlara imza atan ‘Tatbikat Sahnesi’ bundan böyle İstanbul’da Uniq Hall’de hafta sonları tiyatroseverlerle buluşacak. Yeni oyunlarıysa yine yakası açılmadık bir metnin sahne uyarlaması. Edebiyatın en aykırı ismi Marquis De Sade’ın hayatının bir bölümünü anlatan ‘Quills’ (Tüy Kalemler) bugün perdelerini açıyor. Erdal Beşikçioğlu’nun yönettiği, ustalarla genç oyuncuların birlikte yer aldığı kadroda başrolü Burak Sergen üstleniyor.