Bizim seyircimiz komedi seviyor. Türkiye’de ana akım sinema, komediyle büyüyor ve rekabet komediler üzerinden yürüyor. Önceleri “Maksat güldürmek” derken, şimdi artık çıta yükseliyor.
Gülse Birsel, bir sinema filmi yazdı. Değerli bir oyuncu kadrosuyla, kendi deyimiyle “Hayal kadro”yla yola çıktı. Filmi Ozan Açıktan yönetti, BKM yapımcılığını üstlendi. Böylece sağlam bir başlangıç yaptı ve yarışa iddialı girdi. Ve ‘Aile Arasında’ bugün vizyona girdi.
Peki film beklentileri ne oranda karşılayacak? Emsallerinden bir adım öne geçmesi mümkün olacak mı? Artıları ve eksileri neler?
’Yalan Dünya’ ve ‘Avrupa Yakası’yla Gülse Birsel’in müdavimi olan kemik seyirci, televizyoncu tabiriyle ‘AB veya AB+’ grubu, filmi sabırsızlıkla bekliyor.
120 dakika olmasına rağmen, derli toplu bir hikayeyle, başladığı noktadan bittiği yere sarkmayan bir senaryoyla ilerliyor.
Birsel’in alameti farikası olan, her biri nevi şahsına münhasır kahramanları, sinema filminde de göz dolduruyor. Baş ya da yan rol demeden, senaryo her karakterin hakkını veriyor.
Demet Evgar ‘Solmaz’ karakteriyle pırıl pırıl parlarken, Engin Günaydın’la sinemanın sürpriz ikilisi oluyor.
Filmin müzikleri, popu ve arabeskiyle geniş bir kesime göz kırpıyor.
Bunlar artılarsa, eksiler neler olabilir?
Hikaye derdi olmayan, olursa ‘Recep İvedik’ olsun diyen ortalama sinema seyircisini ilk anda yakalayamayabilir.
Gülse Birsel’in kendine yazdığı rol çok kısıtlı görülebilir.
Her karakter için yazılmış dolu dolu replikler ve esprilerin, sıklıkla diyalogların içinde geçmesi, kolaya alışmış seyirciyi zorlayabilir.
Nihayetinde, artıyı eksiye denk getirecek olan yine seyirci olacak ama bir cümleyle: ‘Aile Arasında’ beyazperdeye yakışan, seyirciyi hafife almayan, belli bir standardı yakalayan işlerden biri.
Not: Merak edenler için söyleyeyim: Gülse Birsel henüz kanalını açıklamasa da, yeni dizisi şubatta başlıyor.
Ve sırada tiyatro var
Sinemanın dur durak bilmeden ürettiği dönemde tiyatro da göz kamaştırıyor. Tiyatro festivaliyle başlayan hareketlilik, yeni oyunlarla devam ediyor. İşte bu hafta perdelerini açan iki yeni oyun;
‘Göçmenleeer’: Belgesel tiyatroyla en fazla cesaret isteyen konuları gözünü kırpmadan sahnesine taşıyan Genco Erkal, bu kez mülteci sorununu gündemine alıyor. Erkal’ın rejisini üstlendiği, Dostlar Tiyatrosu tarafından sahneye konan ‘Göçmenleeer’ adlı yeni oyun, Kenter Tiyatrosu’nda tiyatroseverlerle buluşuyor. Oyunu kendisi de Rumen asıllı bir göçmen olan Fransız yazar Matei Visniec kaleme almış. Genco Erkal, gerçek görüntülerden oluşan videolar ve absürdle, gerçek arasındaki ince sınırda dolaşan bir anlatımla sunuyor. Ve mülteci dramı konusunda Avrupa’nın ahlaki ve siyasi ikiyüzlülüğünü ortaya sererken, tam zamanında çuvaldızı kendimize de batırmayı öneriyor.
‘Arzu Tramvayı’: Tiyatroda büyük prodüksiyonlar görmek heyecan yaratıyor. Yıllar sonra Türkiye’de yeniden sahneye konan ‘Arzu Tramvayı’, 2017 yılında da dönüm noktası olmaya aday görünüyor. Eserin tüm dünyada hem tiyatro sahnelerinin hem de beyazperdenin vazgeçilmezi olduğu muhakkak. Tenesse Williams’ın 1949 yılında kaleme aldığı ‘A Streetcar Named Desire’, ilk sahnelendiği andan itibaren tabuları yıkan, kadın-erkek olmaya ve hatta insan olmaya dair tüm defoları yüzümüze vuran o sağlam metin, bugün bile tiyatro sahnesinde cesaret göstergesi oluyor.
Geçtiğimiz sezon Oyun Atölyesi tarafından hazırlıklarına başlanan ve epeydir beklenen ‘Arzu Tramvayı’, prodüksiyon anlamında el değiştirerek, BKM ve ID İletişim işbirliğiyle nihayet sahneye konuyor. Ve oyun bu sezon Hira Tekindor’un yönetmenliğinde, Zerrin Tekindor, Onur Saylak, Şebnem Bozoklu ve İbrahim Selim’in müthiş oyunculuğuyla perdelerini açıyor. Bu hafta Uniq Hall’de bin 500’ü aşkın seyirciyle prömiyerini yapan oyun, sezon boyunca Uniq Hall ve Zorlu PSM’de tiyatro seyircisine yepyeni bir deneyim vaadediyor.